1 Ay İçerisinde Geçmeyen Reaksiyonlar Post-Travmatik Stres Bozukluğuna İşaret Ediyor
OMÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı ve İl Sağlık Müdürlüğü çatısında depremzedelere psiko-sosyal destek hizmeti veren Prof. Dr. Ömer Böke, “Uyku kaybı, iştah zorluğu, iletişim zorluğu, odaklanamama gibi durumlarda travma sinyalini saptayıp hemen ruh sağlığı profesyoneline başvurmalıyız” dedi.
10 Mart 2023 - 19:34
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı ve İl Sağlık Müdürlüğü çatısında depremzedelere psiko-sosyal destek hizmeti veren Prof. Dr. Ömer Böke, ’’Uyku kaybı, iştah zorluğu, iletişim zorluğu, odaklanamama gibi durumlarda travma sinyalini saptayıp hemen ruh sağlığı profesyoneline başvurmalıyız” diyerek deprem etkileri ile bu etkilerin ne kadar sürdüğü ve depremden yakinen (tamamıyla) veya uzaktan etkilenmiş kişilere nasıl davranmamız gerektiği hakkında tecrübelerini paylaştı.
Uzun süreli destek sistemimizi, güven duygusu üzerine kurmalıyız
Depremin ciddi bir travmayarattığı için güven duygusunun sarsılmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Böke, ‘‘Bunun için bizim yapmamız gereken; uzun süreli destek sistemini güven duygusu üzerine kurarak depremzedelere yanlarında olduğumuzu hissettirmemizdir. Samsun’a 20 bin dolayında depremden etkilenmiş vatandaşımız geldi. Bu insanlarımızın birçok ihtiyacı var ve bu ihtiyaçların tutarlı biçimde karşılanması için çabaladığımızı onlara göstermemiz lazım” dedi.
Depremin yarattığı bazı belirtilerin devam etmesi; tedavi edilmesi gereken post-travmatik stres bozukluğu ile psikiyatrik rahatsızlıklara sebep olur
İl Sağlık Müdürlüğü çatısı altında psiko-sosyal destek hizmeti veren ve depremzedelerle bire bir iletişimdeki gözlemlerini aktaran Böke, bu sürece ilişkin “Deprem gibi olağanüstü durumlarda herkes farklı biçimlerde reaksiyon gösterir, bu da normaldir. Tedirginlik, huzursuzluk, yeniden deprem olacak endişesi, televizyon izleyememe ve her yerde kendini güvende hissedememe gibi durumlar ilk 1 ay sürebilir ve bu davranışlar insani tepkilerdir. 1 aydan sonra da aşırı uyarılmış reaksiyonların olması, kaçınma belirtileri ve yeniden yaşantılama işaretlerinin işlevselliği bozacak şekilde devam etmesi; tedavi edilmesi gereken post-travmatik stres bozukluğu ile psikiyatrik rahatsızlıklara sebep olur. Bu konjonktürde takip etmekte olduğumuz psikotik bozukluklar, duygu durumu bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve önceden var olan hastalıklar deprem ile daha da tetiklendi şeklinde konuştu.
Bu olağanüstü durumda bireyler yüzde 30 – 40 oranında travmasonrası stres bozukluğu hastalıklarına maruz kalabilir
Mevcut durumda önceliğin, depremzedelerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve onlarla yakından ilgilenmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Böke, deprem travmasının uzun soluklu olabileceğine dikkat çekerek şunları dile getirdi; Bireylerin bizlere ihtiyacı, ilerleyen zamanlarda da mutlaka doğacaktır. Olaylardan etkilenme ölçeği üzerinden araştırma yapmak mümkün, ama en önemlisi temel işlevselliği değerlendirmektir. Depremzede kendisini nasıl hissediyor, uykusu, iştahı, iletişimi nasıl, uzaktaki yakınlarıyla iletişim kurabiliyor mu soruları ışığında tirajdeğerlendirmelerini yaparak ve mevcut tabloyu çok etkilenmiş ve orta düzeyde etkilenmiş şeklinden sınıflandırarak sürece zamanında müdahil olmalıyız. Çünkü travmalar uzun süre sonra reaksiyon gösterebilir ve nitelikli tedavi almadıkları takdirde psikolojik hastalıklara yakalanmış kişilerin 3’te 1’inin bu travmaları atlatmaları 10 yılı bulabilir. İçinde bulunduğumuz olağanüstü durumda bireylerin, yüzde 30 – 40oranında travma sonrası stres bozukluğu hastalığıyla karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu söyleyebiliriz.”
Uzun süreli destek sistemimizi, güven duygusu üzerine kurmalıyız
Depremin ciddi bir travmayarattığı için güven duygusunun sarsılmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Böke, ‘‘Bunun için bizim yapmamız gereken; uzun süreli destek sistemini güven duygusu üzerine kurarak depremzedelere yanlarında olduğumuzu hissettirmemizdir. Samsun’a 20 bin dolayında depremden etkilenmiş vatandaşımız geldi. Bu insanlarımızın birçok ihtiyacı var ve bu ihtiyaçların tutarlı biçimde karşılanması için çabaladığımızı onlara göstermemiz lazım” dedi.
Depremin yarattığı bazı belirtilerin devam etmesi; tedavi edilmesi gereken post-travmatik stres bozukluğu ile psikiyatrik rahatsızlıklara sebep olur
İl Sağlık Müdürlüğü çatısı altında psiko-sosyal destek hizmeti veren ve depremzedelerle bire bir iletişimdeki gözlemlerini aktaran Böke, bu sürece ilişkin “Deprem gibi olağanüstü durumlarda herkes farklı biçimlerde reaksiyon gösterir, bu da normaldir. Tedirginlik, huzursuzluk, yeniden deprem olacak endişesi, televizyon izleyememe ve her yerde kendini güvende hissedememe gibi durumlar ilk 1 ay sürebilir ve bu davranışlar insani tepkilerdir. 1 aydan sonra da aşırı uyarılmış reaksiyonların olması, kaçınma belirtileri ve yeniden yaşantılama işaretlerinin işlevselliği bozacak şekilde devam etmesi; tedavi edilmesi gereken post-travmatik stres bozukluğu ile psikiyatrik rahatsızlıklara sebep olur. Bu konjonktürde takip etmekte olduğumuz psikotik bozukluklar, duygu durumu bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve önceden var olan hastalıklar deprem ile daha da tetiklendi şeklinde konuştu.
Bu olağanüstü durumda bireyler yüzde 30 – 40 oranında travmasonrası stres bozukluğu hastalıklarına maruz kalabilir
Mevcut durumda önceliğin, depremzedelerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve onlarla yakından ilgilenmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Böke, deprem travmasının uzun soluklu olabileceğine dikkat çekerek şunları dile getirdi; Bireylerin bizlere ihtiyacı, ilerleyen zamanlarda da mutlaka doğacaktır. Olaylardan etkilenme ölçeği üzerinden araştırma yapmak mümkün, ama en önemlisi temel işlevselliği değerlendirmektir. Depremzede kendisini nasıl hissediyor, uykusu, iştahı, iletişimi nasıl, uzaktaki yakınlarıyla iletişim kurabiliyor mu soruları ışığında tirajdeğerlendirmelerini yaparak ve mevcut tabloyu çok etkilenmiş ve orta düzeyde etkilenmiş şeklinden sınıflandırarak sürece zamanında müdahil olmalıyız. Çünkü travmalar uzun süre sonra reaksiyon gösterebilir ve nitelikli tedavi almadıkları takdirde psikolojik hastalıklara yakalanmış kişilerin 3’te 1’inin bu travmaları atlatmaları 10 yılı bulabilir. İçinde bulunduğumuz olağanüstü durumda bireylerin, yüzde 30 – 40oranında travma sonrası stres bozukluğu hastalığıyla karşı karşıya kalmak zorunda olduğunu söyleyebiliriz.”
FACEBOOK YORUMLAR