76 MİLYONUN AĞLADIĞI DRAM VE ZEYTİN AĞACININ ÖYKÜSÜ

Ferruh ÇETİN'den anılar

76 MİLYONUN AĞLADIĞI DRAM VE ZEYTİN AĞACININ ÖYKÜSÜ
12 Kasım 2014 - 13:34
Ferruh ÇETİN'den anılar...[gallery ids="15672"]



76 MİLYONUN AĞLADIĞI DRAM VE ZEYTİN AĞACININ ÖYKÜSÜ

“Manisa’nIn Soma ilçesinde, Kolin Grubu tarafından termik santral yapılacak diye 6 bin zeytin ağacının korsan şekilde sökülmesi, 3 gündür Türkiye TV’lerinde ve medyada en çok gösterilen ve yorumu yapılan olay oldu.
Bölgedeki zeytin ağaçlarının kesilmemesi için nöbet tutan köylülere şirketin güvenlik görevlileri saldırdı, Şirketin dozerleri alana girdi, 6 bin zeytin ağacı kesildi.  Yırca Mahallesi’nde yaşayanlar, güvenliği sağlamak için bölgeye gelen askerlerin önünde diz çökerek adeta yalvardı... ağladı…”

İşin komik tarafı da ne biliyor musunuz?
6 bin adet zeytin ağacı kesilip etrafa atıldıktan tam 6 saat sonra Mahkeme, oraya santral yapılmasının yürütmesini durdurdu..
Bu olay tam da, “burası Türkiye” dedirten cinsten..
O nedenle zeytin ağaçlarının katliamı konusu bizi insan olarak hem üzdü, hem de efsanelere ve tarihe götürdü.
KUTSAL VE ÖLÜMSÜZ AĞAÇ
Bitki Mitosları, Dünya İnançları Sözlüğü ve
Ölmez Ağacın peşinde kitaplarını inceledik ve Zeytin ağacının başta Kuran-i Kerim olmak üzere tüm dini kitaplarda “Kutsal Ağaç” olduğunu gördük.
Ve bu konuyu (GÜNÜN OLAYI) olarak sizlerin bilgilerine sunalım dedik.
“-Bugün Batı dillerinin tamamında değişik söyleyişleri olan ‘oil’ kelimesi, eski Yunanca’da zeytin ağacı anlamına gelen “eleia” kelimesinden türemiştir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmekte ve “zeytin bütün ağaçların ilkidir” denilmektedir. Zeytinin insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaratılış ve kuruluş efsanelerinde yer verilmektedir.
Klasik mitolojide her tanrıya belirli bir ağaç atfedilir ve bu atıflar incelendiğinde her zaman anlam yüklü oldukları ve ona karşılık gelen ağacın tanrının kimliği ile yakın ilişkili olduğu görülür. Bu konuda  (ağaçlar bilgisi)’ni incelemek gereklidir.
ZEYTİN TÜM AĞÇLARIN İLKİDİR
Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Adem, 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu konuda oğlu Şit’i (ŞİT: Kuran’da ismi geçmeyen peygamberlerden biridir. Adem’den sonra dünyaya gönderilen ikinci, dünyada doğan ilk peygamberdir. Yahudi, Hristiyan ve İslam inancına göre Adem peygamberin üçüncü oğludur. Kabil’in Habil’i öldürmesinden 5 yıl sonra doğmuştur. Diğer kardeşlerinin aksine Şit ikiz olarak değil, tek başına doğmuştur. Şit’in bir ismi de Şis’tir. Şis, İbranice Allah’ın hibesi anlamına gelmektedir.) görevlendirir ve onu cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek Şit’in duası üzerine İyi Kötü Ağacından aldığı üç tohumu ona verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler. Adem kısa bir süre sonra ölür ve Tabor Dağı (Tabor Dağı: İsrail’in kuzeyinde, eskiden Galile olarak anılan ülkede yer alan bir dağ) yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülür.
Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç zeytin, sedir ve servi’dir. Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır. Zeytin ağacının yetiştirilmesi ve bakımı oldukça zordur. Ama zeytin ağacı, insanoğlunun bu emeğinin karşılığını cömertliğiyle öder…
ESKİ AHİT
Eski Ahit’e göre zeytin, refahın ve bolluğun sembolüdür. Ve yalnız Eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.
NUH TUFANI
Eski Ahit’te yer alan efsanelerden biri, Hazret-i Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı âdemoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir.
Ve Hazret-i Nuh’a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazret-i Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir.
Tufan durulduğu zaman Hazret-i Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir.
O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin, bolluğun, esenliğin ve barışın simgesi olur. Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün....
AĞAÇLARIN KRALI
Hâkimler Kitabı’nda geçen bir öykü, ağaçların kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurduklarından bahseder: “Vaktiyle ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler; ve zeytin ağacına dediler: Bize kral ol. Ve zeytin ağacı onlara dedi: Allah’ın ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?” Zeytin ağacından “hayır” yanıtını alan ağaçlar, daha sonra incir ve asmaya giderler. Ancak incir ve asma da, aynı gerekçeyle kral olmayı reddederler. Hâkimler Kitabı’ndaki öyküden, ağaçların kendilerine kral olarak “kara çalıyı” seçtiklerini ve kara çalının da krallığı kabul ettiğini öğreniriz...
“TANRIÇA İSİS’in MEYVESİ”
Mısır inançları, Mısırlıların zeytinyağı üretmeyi Yunanlılardan ve Filistinlilerden çok daha önce bildiğini öne sürer. Efsaneye göre bundan 6.000 yıl önce evlilik tanrıçası İsis Mısırlılara zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden faydalanmayı öğretir.
Eski Mısırlılar zeytini ve bu kutsal meyvenin nasıl işleneceğini kendilerine tanrıça İsis’in öğrettiğine inanırlardı. İsis’in Nil’in suladığı bereketli Mısır topraklarının tanrıçası olması, bu inancın temelini oluşturuyordu.
Eski Mısır’da zeytin, tanrısal erdemlere eşlik ederdi. Firavun Tutankamon’un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü taç, adaletin tacıydı. Çocuk denebilecek bir yaşta hayata veda eden Mısır’ın en çok bilinen firavunu Tutankamon’u zeytin dallarından yapılmış “adalet tacı” ile resmeden sayısız esere rastlamak mümkündür.
“TANRI RA’NIN AYDINLANMA SİMGESİ”
Güneş Tanrısı Râ’ya, aydınlanmanın simgesi zeytin dallarını sunan III. Ramses, bundan duyduğu övüncü şu sözlerle dile getirmişti: “Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”
Mısır’da zeytin üretiminin yapıldığını ortaya koyan tarihi belgelerden biri de, Mısır’daki en eski firavun piramidi olan Sakkara’nın duvarlarında yer alıyor. Milattan Önce 2500 yılında inşa edilen bu piramidin duvarları, zeytin sıkma işlemini gösteren figürlerle süslü. Bu örneklere ek olarak belirtilmesi gereken bir diğer önemli bilgi de, Hayfa’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan zeytinyağı değirmeni.
Yaklaşık Milattan Önce 4 binli yıllara ait olduğu sanılan bu değirmen, Mısır medeniyetinin yeşerdiği coğrafyada zeytini üretildiğini gösteren en eski tanık. Nitekim Eski Ahit bize, Mezopotamya’da yaşayan Sami ırkların zeytini günlük yaşamlarında yoğun olarak kullandıklarını tartışılmaz biçimde gösteriyor.
“ÖLÜMSÜZLÜKTÜR”
Zeytin efsaneleri anlatmakla bitmez. Başka bir efsaneye göre ise savaşçılar tarafından korunan bu ağaç, M.Ö.480’deki Pers işgalinde Akropolis’le birlikte yakılır. İşgalden sonra Akropolis yıkıntıları arasında kalan zeytin ağacı filizlenir, yeniden canlanır ve sürgünleri tüm Yunanistan’a ekilir. Bu nedenle olmalı bütün zeytin ağaçlarının, Athena’nın yarattığı bu ilk zeytin ağacından çoğaldığı söylenir.
ESKİ ROMA
“Tanrıça Minerva da bu değerli meyveyi Romalılara sunmuştur.”
Ekonomik değeri ve günlük yaşamda çoklu kullanım olanağına bağlı olarak tarihi boyunca insanlar tarafından büyük ilgi gören zeytin, birçok kültürde bütüncül bir rol oynamış ve tabii ki Akdeniz ekonomisinin gelişmesine de önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle, zeytin tarımını yayan ve yağ üretim tekniklerini de geliştiren Roma İmparatorluğu’nun güçlenmesinde zeytinyağı ticaretinin etkisi büyük olmuştur.
ÜLKEMİZDE ZEYTİN
Ülkemizde zengin tarihsel geçmişi ile kandillerde, yemeklerde, sabunculukta, şifa kaynağı olarak yaygın şekilde kullanmış olan zeytin ve zeytinyağı Anadolu’nun kültürel zenginlikleri arasında özel bir yere sahiptir.
“Aslında, zeytin kültüründe, Anadolu coğrafya olarak hep vardır.”
Ön planda görünen ise Ege’nin karşı yakasıdır. Çünkü Homeros’un  Batı Medeniyeti’ndeki tartışmasız ağırlığından ötürü, zeytin kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan yerleştirilir. Ve Helen Medeniyeti’nin sadece Ege’nin karşı kıyısını değil, Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur.
• Milet’in (Milet:(Klasik Yunanca: Miletos ve Latince Miletus) Anadolu’nun batısında, Ege bölgesinde (klasik adı Meander olan) Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın’ın Söke İlçesi’nde Akkoyun’un 5 km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harebe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir),
• Efes’in (Ephesos) Anadolu’nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içerisinde bulunan, daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi. Klasik Yunan döneminde İyonya’nın on iki şehrinden biriydi. Kuruluşu Cilalı Taş Devri MÖ 6000 yıllarına dayanır.),
• Foça’nın (Foça: İzmir’in kuzeyinde yer alan bir sahil ilçesidir. Kent Antik Çağda bir İyon yerleşimi olarak ortaya çıktığında civar denizde yaşayan foklardan dolayı Phokaia adını almış, sözcük günümüze Foça olarak gelmiştir.),
• Klazomenai’nin (Klazomenai: İzmir Körfezi’nin güney sahil şeridi üzerinde, İzmir’in 38 km batısında, Urla belediyesi sınırları içinde bulunan tarihi İyonya kenti. Oniki İyonya kenti arasında anılır.),
• Erythrai’nin (Ildırı: İzmir’in ilçesi Çeşme’nin 20 km. kuzey doğusunda uç kısımda yer alan, adını verdiği körfeze bakan bir turistik yerleşimdir. Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunanca’da “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythra’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır.),
• Assos’un (Behramkale), Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, Edremit Körfezi’nin kıyısında yer alan bir antik kent. Tarih boyunca Yunan, Makedon, Pers dönemlerinde yerleşim gören bölge Orta Çağ’da terk edilmiştir. Assos, Paylus tarafından ziyaret edilmiştir ve kent bu nedenle Hıristiyanlarca kutsal olarak kabul edilir. MÖ 900’lerde kurulan bu kentin en gözalıcı yeri en tepesine yapılmış olan, Dorik yapılı, Athena Tapınağı’dır.),
Anadolu’da olduğu ihmal edilir.
(Ezoterizm: Bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir.)
“ARINMA VE KUTSANMA”
Bugün zeytin ile ilgili elimizde bulunan belgelere bakıldığı zaman, zeytinyağının ağırlıklı olarak dini ayinlerde arınma ve kutsama maksadıyla kullanıldığı göze çarpıyor. Eski Mısır ayinleri, antik Yunan’da yapılan Eloisis şenlikleri bunun en belirgin örnekleri. Bugün bile, kimi ezoterik (batınî: Bâtınîlik ya da Bâtın’îyye (Arapça:El-Bainiyyeh); Ayet ve Hadislerin ilk görünür anlamlarının dışında ve daha derinde gerçek anlamları bulunduğu, bu anlamları ancak Tanrı ile ilişki kurabilen masum imamların bilebileceği görüşünü savunan fırkaların ortak adıdır. Yani İslam dünyasında, Kur’an Ayetlerinin görünen mânâlarının yanı sıra gizli anlamlarının da olduğunu ileri sürerek ayetleri buna göre yorumlayan akıma Bâtınîlik, bu akımın düşüncesini benimseyen kişiye de Bâtınî denir.) toplulukların ritüellerinde zeytinyağının bulunması, belki de bu yüzden. Eski metinler incelendiğinde, zeytinyağının diğer bir kullanım amacının da günlük vücut temizliği olduğu dikkat çekiyor.
“MÜKEMMEL DÜNYANIN AĞACI”
İnsanlar için zeytin ağacı kutsaldır. Onu Yehova’nın en değerli armağanı olarak düşünürler. Zeytin ağacının kutsallığı onlardan Araplara ve İslam’a aktarılmıştır. Zeytin ağacı mükemmel Dünya’nın ağacı, onun merkezi ve destek sütunudur.
“GÜZELLİK İKSİRİ”
Beslenmede, eczacılıkta ve güzellik iksiri olarak yaygın bir şekilde kullanılan zeytin ağacı akıl ve zaferin, zeytin dalı barışın, zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolü olmuştur.
Zeytinyağı ayrıca “huzur”, “bereket”, “yardımseverlik”, “evrensel iyilik” “barış ve birliktelik” kavramlarının simgesi olarak da benimsenmiştir.
Antik çağda yeşil zeytin dalı, diğer yeşil bitkiler gibi “Ölümsüzlük ve Yeniden Doğuş” simgesi sayılmıştır.
KUTSAL KİTAPLAR
Medeni dünyanın ilgisini çok az şey zeytin ve zeytinyağı kadar çekebilmiştir. Geçmişi günümüzden 10 bin yıl öncesine dayanan zeytin, birçok efsanenin de kaynağı olmuştur. Yunanlı sporculardan, azizlere ve ilk hekimlere kadar eski tarihin tanrı ve tanrıçaları tarafından kutsal sayıldı zeytin.
Tüm semavi dinlerde adı geçen 5 meyve vardır!
• Zeytin, İncir, Hurma, Üzüm ve Nar…
Zeytinyağı; Allah’ın bütün kutsal kitaplarında anılır.
• Tevrat ve İncil de Zeytin kelimesi 140 kez geçer,
• Kuran-ı Kerim de Zeytin kelimesi 4 Surede 6 kez geçer. (Tin Suresi, Nur suresi, En’am suresi, Nahl Suresi)
Kudüs’ün doğusunda kalan “Zeytinlik Dağı” da üç semavi din olan Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık için kutsal sayılır.
ESKİ AHİD’DE
”Ve onlara diyeceksin: Bu nesiller buyunca bana kutsal mesh yağı olacaktır.”(Eski Ahid; Çıkış, 30:31).
Mesih;”Kutsal yağda meshedilmiş” anlamına gelir. Bu gün batı dillerinin tamamında değişik söyleyişleri olan ”oil” kelimesi, Eski Yunanca’da zeytin ağacı anlamına gelen ”eleia” kelimesinden türemiştir. Elez ise eski İyon dilinde zeytin anlamına gelmektedir. Kısacası yağ demek zeytinyağı demektir. Bedene sağlık katar zeytinyağı; dünyaya gözlerini açmış bir bebeğe tanrısal kutsallığı taşır.
HÂKİMLER KİTABINDA;
Zeytinin yararlılığını yücelten sözlere rastlanmaktadır. Efsanelerden biri de yazımızın ilk satırlarında bahsettiğimiz “Zeytin ağacının krallık” efsanesidir.
TEVRAT’TA
Hz. Davut kendisini bir zeytin ağacına benzetir “Fakat ben Allah’ın evinde yeşil zeytin ağacı gibiyim; Daima ve ebediyen Allah’ın inayetine güvenirim”. (Mezmurlar 52:8)
Musevilerin zeytin ağacını kutsal olarak benimsemesi zeytin ağacının Tevrat’ta çok kere iyi şekilde anılmasından ileri gelmektedir.
Zekerya Bap 4:11-14’te zeytin ağaçları tanrının yanında yer alan mesholunmuş ağaçlar olarak tanımlanır: “Ve cevap verip ona dedim: şamdanın sağında ve solunda bu iki zeytin ağacı nedir? Ve yine ona cevap verip dedim: iki altın oluğun yanında olan ve kendiliklerinden altın gibi yağ akıtan bu iki zeytin dalı nedir? Ve bana söyleyip dedi: Bunlar nedir biliyor musun? Ve dedim: Hayır, efendim. Ve dedi: Bunlar mesholunmuş o ikilerdir ki, bütün dünyanın Rabbi yanında durmaktadırlar.”
İNCİL’DE;
Hıristiyanlık açısından zeytin dalı taşıyan güvercin, ölenlerin ruhlarını gagasıyla Allah’a taşıyan bir vasıta olarak yorumlanır.
Pavlos’un Romalılara mektubunda İsa Zeytin Ağacını bir benzetme aracı olarak kullanmıştır. “…Eğer kök kutsalsa dallar da kutsaldır. Ama iyi cins zeytin ağacının kimi dalları budandıysa ve sen yabani bir zeytinken onların arasına aşılanıp, onlarla birlikte ağacın yaşam sağlayan özüne ortak oldunsa sakın önceki dallara karşı böbürlenme!

Sen yabanıl zeytin ağacından kesilip doğaya aykırı olarak iyi cins zeytin ağacına aşılandınsa, iyi cins ağaçtan budanan dallar ne denli kolaylıkla kendi ağaçlarına aşılanacaklardır! (Romalılara mektup 11:16-24)
Kudüs’te Zeytindağı’nın batı eteklerinde bulunan Cetsımani adında bir zeytinlik vardır. Burası Hz. İsa’nın sıkça uğradığı Kidron vadisinin yakınlarındadır. Suyu gür akan çeşmeleri, geniş ve güzel yolları olan bu bahçede tarihi 8 zeytin ağacı bulunmaktadır ve bölge halkı bu ağaçların Mesih döneminden kaldığına inanırlar. Zahitler bu ağaçlardan topladıkları zeytinlerin çekirdeklerini ipe dizerek tespih yaparlar. Bir inanışa göre Hz. İsa Romalı askerlere bu zeytinlikte yakalanmıştır. Pek çok insan sıkıntıya düştüğünde Cetsımani’ye sığınarak dua eder ve burada huzur bulacağına inanır.
VE KUR’ANİ KERİM’DE;
• Nur Suresi’nde; zeytin şöyle geçmektedir: “Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. ” der (Nur suresi 35. Ayet).
• Tin Suresi’nde; “İncire ve Zeytine ant olsun”. Tin Suresi insan yaradılışının Ahsen-i Takvim sırrını açıklaması yönünden anlamlıdır. Bazı yorumculara göre de Tin; İncir ağacını anlatır. Ayetin Batıni yorumunda incir çekirdeğinin erkeğin üreme hücresini, zeytinin kadının yumurta hücresini simgelediği varsayılır.
• En’am Suresi’nde; Ayet 99. O gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğunda da aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Herbiri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.
• Nahl Suresi’nde; “Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.” (Nahl Suresi, 10–11)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum