AKCAGÖZ'DEN ÇEVRE MESAJI!
CHP Samsun İl Başkanı Av
04 Haziran 2016 - 14:57
CHP Samsun İl Başkanı Av. Tufan Akcagöz Çevre Haftası nedeniyle yapmış olduğu açıklamada;
1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. O günden bu güne, dünya genelinde çevre sorunları gerilemek yerine gittikçe artmış, doğa ve insan sağlığına ciddi zararlar veren çeşitli felaketler yaşanmış; son dönemde yürütülen kamu yararından ve ekolojik bütünsellikten uzak çevre politikaları sonucu; doğal alanlar ve kentsel çevre istismar edilmiş, doğa ve kent alanlarımız ranta açılmıştır. Bu süreçte şehirlerimiz, dönüşümün getireceği afetlere ve yapısal sorunlara daha açık ve güvencesiz hale gelmiştir.
On yılı aşkın AKP İktidarları döneminde; bütün ülke topraklarında “yağma politikaları” yürürlüğe sokulmuştur. Bu kapsamda koruma alanları, ormanlar, tarım alanları, kıyılar, milli parklar, doğal sit alanları, meraların yer aldığı kentsel ve kırsal alanlar yapılaşmaya açılmıştır. Toprağına, suyuna sahip çıkmaya çalışan köylülerin marjinal olarak lanse edildiği, taş ocakları, madenler nedeniyle sürülmek zorunda kaldıkları ve hak aramanın suç sayıldığı dönemler yaşanmaya başlanmıştır. Tarımı gözden çıkaran politikalarla verimli araziler toprak ve üretim kaybına uğramış ve denetimsiz taş ocakları/madencilik faaliyetleri nedeniyle doğa tahrip edilmiştir. Bu politikalar ve son yıllardaki tüm yasal düzenlemeler sonucu çevre sorunlarına yönelik yürütülen mücadele giderek “Çevre Mücadelesi “ne diğer bir ifadeyle küresel ölçekte “yaşam alanı mücadelesine” dönüşmüştür.
Yaşadığımız şehir Samsun'da da insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olan çevre, büyük ölçüde tahrip edilmiş, bu tahribat insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Rant uğruna, para uğruna, suyumuzun, havamızın, yaşam alanlarımızın tehdit altında olduğu bir süreci yaşamaktayız. Çevreyi hiçe sayan, ekolojik dengeyi bozan karar ve uygulamalarla, yasa ve yönetmeliklerle, doğa hunharca talan edilmekte, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, yaylalar, kışlaklar, rant alanları haline getirilmektedir. Samsun şehrinin doğu yakasında yani, kirazlık, Tekkeköy ve özellikle Çarşamba ovasını kirleten insan ve tarım alanlarını tehdit eden sanayi kuruluşları Toros gübre(eski azot), eti bakır (eski bakır),Doğal gaz çevrim santralleri, demir-çelik üretim fabrikalarının yarattığı ‘’kirletici sanayiler’’ denetlenememektedir. Bu tür kuruluşlar günümüzde, çevreyi kirletmekle beraber Çarşamba ovasında yapılan tarım nedeniyle de gelecek nesillerin sağlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalacağı aşikârdır.
Yukarıda belirtilen sanayi kuruluşlarının günümüzde denetimleri sadece yazılı ve görsel basında yer almaları halinde yapılmaktadır. İlgili sanayi kuruluşlarının eksiksiz ve rutin denetimleri yapılmalıdır. Yapılan denetimlerde insan ve çevre sağlığını tehditleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Gereken önlemler derhal alınmalıdır. Oluşan çevre ve sağlık tehditi hem günümüzü hem de geleceğimizi etkilemektedir. Samsun, 2014 yılına kadar ülkemizin en uzun sahil ve kumsalına sahipti. Artık uzun sahil ve kumsala sahip değiliz. Büyükşehirim Samsun'un batı yakasını tahrip eden sahil yolu projesi, rant amaçlı eyleme dönüşmüş, sahil ve kumsalımız işgal edilmiştir. Büyükşehir Belediyesi'nin bu işgal ve rant projesi ile Kuş cenneti de korkarız yok olacaktır.
Samsun Büyükşehir belediye başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Tekkeköy'deki çevre kirliliğini görmezden geliyor kirli yatırımları görmezden geliyor, dahası Canik'teki viyadüğün kent dokusuna aykırılığını görmezden geliyor. AKP’li başkanın devrinde doğal alanlar ve kentsel çevre istismar edilmiş, doğa ve kent alanlarımız ranta açılmıştır. Ormansızlaştırılan alanlardan kentsel/rantsal dönüşüme, enerji politikalarından madencilik/taş ocakları faaliyetlerine, yaşanan doğal afetlerden tarım ve gıda uygulamalarına kadar geniş yelpazede yaşanan olumsuzluklar tüm gerçekliğiyle ortadadır. AKP iktidarının doğaya yönelik acımasız politikalarının temelinde sadece gözü dönmüş bir büyüme hırsı değil, aynı zamanda demokrasiye ve demokratik tepkilere karşı bir tahammülsüzlük yatmaktadır. Çevre sorunlarını dile getiren, yaşam alanlarına sahip çıkan yurttaşlar ise şiddete maruz kalmaktadır.
Tüm gerçeklerin farkında olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak; yaşanacak Bir Türkiye için söz veriyoruz. Tüm doğal kaynakların ulusal çıkarlar ve toplum yararına, doğaya duyarlılık ilkesi çerçevesinde ve en verimli şekilde değerlendirilmesini sağlayacağız. Çevre ve toplumla uyumsuz projeleri asla uygulamaya koymayacağız. Bugün yaşadığımız adaletsizlikleri aşmak ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak adına tüm yurttaşlarımızın Dünya Çevre Günü'nü kutluyorum.
şokhaber.net
1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. O günden bu güne, dünya genelinde çevre sorunları gerilemek yerine gittikçe artmış, doğa ve insan sağlığına ciddi zararlar veren çeşitli felaketler yaşanmış; son dönemde yürütülen kamu yararından ve ekolojik bütünsellikten uzak çevre politikaları sonucu; doğal alanlar ve kentsel çevre istismar edilmiş, doğa ve kent alanlarımız ranta açılmıştır. Bu süreçte şehirlerimiz, dönüşümün getireceği afetlere ve yapısal sorunlara daha açık ve güvencesiz hale gelmiştir.
On yılı aşkın AKP İktidarları döneminde; bütün ülke topraklarında “yağma politikaları” yürürlüğe sokulmuştur. Bu kapsamda koruma alanları, ormanlar, tarım alanları, kıyılar, milli parklar, doğal sit alanları, meraların yer aldığı kentsel ve kırsal alanlar yapılaşmaya açılmıştır. Toprağına, suyuna sahip çıkmaya çalışan köylülerin marjinal olarak lanse edildiği, taş ocakları, madenler nedeniyle sürülmek zorunda kaldıkları ve hak aramanın suç sayıldığı dönemler yaşanmaya başlanmıştır. Tarımı gözden çıkaran politikalarla verimli araziler toprak ve üretim kaybına uğramış ve denetimsiz taş ocakları/madencilik faaliyetleri nedeniyle doğa tahrip edilmiştir. Bu politikalar ve son yıllardaki tüm yasal düzenlemeler sonucu çevre sorunlarına yönelik yürütülen mücadele giderek “Çevre Mücadelesi “ne diğer bir ifadeyle küresel ölçekte “yaşam alanı mücadelesine” dönüşmüştür.
Yaşadığımız şehir Samsun'da da insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olan çevre, büyük ölçüde tahrip edilmiş, bu tahribat insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Rant uğruna, para uğruna, suyumuzun, havamızın, yaşam alanlarımızın tehdit altında olduğu bir süreci yaşamaktayız. Çevreyi hiçe sayan, ekolojik dengeyi bozan karar ve uygulamalarla, yasa ve yönetmeliklerle, doğa hunharca talan edilmekte, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, yaylalar, kışlaklar, rant alanları haline getirilmektedir. Samsun şehrinin doğu yakasında yani, kirazlık, Tekkeköy ve özellikle Çarşamba ovasını kirleten insan ve tarım alanlarını tehdit eden sanayi kuruluşları Toros gübre(eski azot), eti bakır (eski bakır),Doğal gaz çevrim santralleri, demir-çelik üretim fabrikalarının yarattığı ‘’kirletici sanayiler’’ denetlenememektedir. Bu tür kuruluşlar günümüzde, çevreyi kirletmekle beraber Çarşamba ovasında yapılan tarım nedeniyle de gelecek nesillerin sağlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalacağı aşikârdır.
Yukarıda belirtilen sanayi kuruluşlarının günümüzde denetimleri sadece yazılı ve görsel basında yer almaları halinde yapılmaktadır. İlgili sanayi kuruluşlarının eksiksiz ve rutin denetimleri yapılmalıdır. Yapılan denetimlerde insan ve çevre sağlığını tehditleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Gereken önlemler derhal alınmalıdır. Oluşan çevre ve sağlık tehditi hem günümüzü hem de geleceğimizi etkilemektedir. Samsun, 2014 yılına kadar ülkemizin en uzun sahil ve kumsalına sahipti. Artık uzun sahil ve kumsala sahip değiliz. Büyükşehirim Samsun'un batı yakasını tahrip eden sahil yolu projesi, rant amaçlı eyleme dönüşmüş, sahil ve kumsalımız işgal edilmiştir. Büyükşehir Belediyesi'nin bu işgal ve rant projesi ile Kuş cenneti de korkarız yok olacaktır.
Samsun Büyükşehir belediye başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Tekkeköy'deki çevre kirliliğini görmezden geliyor kirli yatırımları görmezden geliyor, dahası Canik'teki viyadüğün kent dokusuna aykırılığını görmezden geliyor. AKP’li başkanın devrinde doğal alanlar ve kentsel çevre istismar edilmiş, doğa ve kent alanlarımız ranta açılmıştır. Ormansızlaştırılan alanlardan kentsel/rantsal dönüşüme, enerji politikalarından madencilik/taş ocakları faaliyetlerine, yaşanan doğal afetlerden tarım ve gıda uygulamalarına kadar geniş yelpazede yaşanan olumsuzluklar tüm gerçekliğiyle ortadadır. AKP iktidarının doğaya yönelik acımasız politikalarının temelinde sadece gözü dönmüş bir büyüme hırsı değil, aynı zamanda demokrasiye ve demokratik tepkilere karşı bir tahammülsüzlük yatmaktadır. Çevre sorunlarını dile getiren, yaşam alanlarına sahip çıkan yurttaşlar ise şiddete maruz kalmaktadır.
Tüm gerçeklerin farkında olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak; yaşanacak Bir Türkiye için söz veriyoruz. Tüm doğal kaynakların ulusal çıkarlar ve toplum yararına, doğaya duyarlılık ilkesi çerçevesinde ve en verimli şekilde değerlendirilmesini sağlayacağız. Çevre ve toplumla uyumsuz projeleri asla uygulamaya koymayacağız. Bugün yaşadığımız adaletsizlikleri aşmak ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak adına tüm yurttaşlarımızın Dünya Çevre Günü'nü kutluyorum.
şokhaber.net
FACEBOOK YORUMLAR