696 SAYILI KHK SUÇU ÖZENDİRİYOR!

Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av

Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av. Tufan Akcagöz, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan ve bir takım düzenlemeler getiren 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili konuştu. Kararnamenin, birçok hukuk dışı uygulamayı beraberinde getirdiğini belirten Akcagöz, “Kanun Hükmünde Kararname içinde bir madde var ki, adeta milletin can güvenliğini tehlikeye atıyor ve suçluyu koruyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında resmi görevlilere getirilen yargı zırhı, artık sivilleri de kapsıyor. ‘Darbe girişimini ve bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden sivil kişiler hakkında, resmi sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, hiçbir idari, mali veya cezai işlem yapılamayacak.’ hükmü, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan suç ve ceza prensiplerini de ortadan kaldırıyor. Asıl ürkütücü olan ise, buna benzer olayların bir daha yaşanması halinde, suç işleme düşüncesinde olanların devlet tarafından korunacağı algısı ortaya çıkıyor ki, devlet kendi eliyle suç işlemeyi özendiriyor demektir. Hukuk devleti, suçluyu suçsuzdan ayıran ve herkes için adil bir hukuk düzeni öngören devlettir. Bir suç varsa, her ne sebeple olursa olsun cezasını mutlaka görmelidir. Ancak, bir suçun cezasız kalması devlet eliyle sağlanıyorsa, ortaya çok vahim bir tablo çıkmış demektir. 15 Temmuz 2016 gecesi, İstanbul’da Boğaz köprüsünde ve belki de birçok mahalde, sivil şahıslar tarafından askerlere saldırıldığını gördük. Bunların bir çoğunun videosu ve fotoğrafı var. Hatta ciddi anlamda şiddet uygulandığına şahit olduk. Bütün bunlar, henüz kim suçlu, kim suçsuz belli değilken yaşandı. Şimdi ise bu şahıslar, KHK ile korunuyor. Yani, o gece ‘FETÖ’cüdür’ diye bir cinayet işlese bir kişi, yargı zırhından yararlanabilecek. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Türkiye her geçen gün, insan haklarına dayalı hukuk sisteminden uzaklaşıyor. Bir suç, ceza kanunu hiçe sayılarak cezasız bırakılamaz“ dedi.
 696 sayılı KHK'ya göre, 5275 sayılı "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"a eklenen maddeyle, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü bulunanlara, duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda, ceza infaz kurumu idaresince verilen giysileri giyme zorunluluğunun da getirildiğini hatırlatan Tufan Akcagöz, “Bunların bir kısmı badem kurusu, bir kısmı da gri renkli elbise ile Mahkeme’ye çıkacak. Henüz suç sabit değilken, insanların infaz edilmesi anlamına gelen bu uygulamayı, başka ülkelerde de var diye savunmak insani değildir. Hele ki Guantanamo ve Amerika örneği vermek, sizi haklı çıkarmaya yetmez. Cumhurbaşkanı, ‘başka ülkelerde ayaklara da zincir vuruluyor’ diyor ve adeta ‘buna şükredin’ demeye getiriyor. Amerika’nın neyi nasıl uyguladığından bize ne? Ceza hukukun temel prensipleri belli. Faşizan bir uygulama olarak beliren tek tip elbise zorunluluğu, bir dayatma olarak gelmiştir ve hiç bir haklı gerekçesi de yoktur. Bu karar, masumiyet karinesine de aykırıdır. İddia edilen suç sabit olana kadar masum sayılacak olan kişi bundan sonra başından beri o suçu işlemiş gibi muamele görecektir. Bunun anlamı budur. Hele ki bu durumu savunurken Guantanamo örneği vermek, başlı başına trajiktir. Guantanamo, evrensel hukukun işlemediği bir kapalı alandır ve Amerikan vandallığının göstergesidir. Buna göre, tarikat yurtlarında çocuklara tecavüz edenler takım elbise kravatla Mahkeme’ye gelebilecekken, devlete karşı suç işlediği iddia edilen Ahmet Şık, tek tip kıyafetle gelecek. 12 Eylül döneminde uygulandığını bildiğimiz bu tek tip kıyafet zorunluluğu, baskıcı bir anlayışı yansıttığı kesin olan totaliter bir uygulamadır. Amerika’dan örnek verirken, çizgi film karakteri Daltonları da unutmayın. Bugün, adı hırsızlık ile anılan ve milyonlarca lira, dolar, avroyu ayakkabı kutularında saklayanlar, onlara destek çıkanlar ve canı pahasına onları koruyanlar da bir gün gelir Dalton kıyafeti ile Mahkemeye çıkarlar, kim bilir.” diye konuştu.
Tek tip kıyafet zorunluluğu Türkiye’de, 12 Eylül yargılamaları içinde görülmüş, siyasi tutuklular bu durumu protesto etmek için iç çamaşırlarıyla mahkemeye çıkmışlardı.