78'lilerden İç Güvenlik Yasasına Tepki

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına , çürüyen diş, dökülen et , bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.

Basına ve Kamuoyuna;
Bir süredir ülke gündemini meşgul eden ve Devletin saldırılarına altyapı hazırlayan iç güvenlik paketi yasalaştırılmaya çalışılıyor.

Kendisi de bir darbe ürünü olan AKP, kaynağını 12 Eylül askeri faşist darbesinden alan bu uygulamaları daha da çoğaltarak halkımıza özgürlük gibi sunmaya çalışıyor.

Bakanlığın ve valilerin, kaymakamların yetkilerini olağanüstü genişleten, onlara adli makamların görevlerini devreden, savcıların görevlerini valilere, kaymakamlara veren, özgürlüklere darbe vuran bir yaklaşım 12 Eylülde de vardı.

Ayrıca, polise, kolluk güçlerine; istediği kişiye ‘tehlike oluşturuyorsun’ diye uzaklaştırma adı altında bir il, ilçe ya da bölgeye girmesini engelleme yetkisi 12 Eylülde de vardı. Zorunlu ikametleri ve sürgünleri unutmadık.

Başkasının can güvenliğini tehlikeye düşürüyor bahanesiyle, vatandaşları koruma altına alma yakalama yetkisi, makul şüpheli, potansiyel suçlu diye gözaltına alma yetkisi 12 Eylül’de de vardı.

Sebep ve sınırları tarif edilmemiş ‘koruma altına alma’ ve ‘uzaklaştırma’ yetkileriyle 80 li 90 lı yılların olağanüstü hal şartlarını yürürlüğe sokup ülkeyi yeni bir toplama kampına, yeni bir yarı açık cezaevine dönüştürmek istiyorlar.

12 Eylül şartları da böyleydi.

Polisin ve tüm kolluk güçlerinin silah kullanma yetkisini genişleten düzenleme ‘yargısız infaz’ ve ‘orantısız güç’ kullanmasının önü açılmaktadır. Geçmişte de böyle olmuştur.

Yine yüzünün yarısını kaşkoluyla belki soğuktan belki hükümet kuvvetlerinin kimyasal saldırılarından korunma amacıyla kapatmış barışçıl göstericiye 2 yıl 6 aydan, 4 yıla kadar ceza verilmesini savunmak ve yasalaştırmak korku imparatorluğu kurmaktır. Bu yasayla yargısız infazlar artacak, çocuk ölümleri artacak, çocuk cezaevleri çoğalacaktır.

Savcılara ait ‘Suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması’na ilişkin yetki ve görevlerin, vali ve kaymakamlara devredildiği, bu durumda iktidar yandaşlarının işlediği suçların soruşturulmasının mümkün olmayacağı açıkça görünmektedir. Yapılan hırsızlığı yolsuzluğu kimse soruşturamayacaktır.

Tasarıyla valilere kaymakamlara olağanüstü hal yetkisi verilerek “ süper vali, süper kaymakamlar “yaratılmaktadır. Ve ülkede adı konmamış bir sıkıyönetim ve olağanüstü hal şartları oluşturulmak istenmektedir.

AKP bu yasa teklifi ile polis devletini kurumsallaştıran adımlar atmaktadır.

Böyle yasalar ancak, halktan korkanların kendi iktidarlarını halktan korumak için çıkarılabileceği yasalardır. En açık örneği 12 Eylül günleridir.

Bireysel hak ve özgürlükler yasa korumasından yoksun hale gelecek, iktidarın, polisin ve valinin insafına terk edilecektir. Mülki amire ve polise tanınan hukuk dışı ve olağanüstü yetkilerle birlikte yaşam hakkı, kişi güvenliği, ifade özgürlüğü, toplantı gösteri ve yürüyüş hakkı özel hayatın gizliliği ilkesi gibi hak ve özgürlükler tamamen ortadan kalkacaktır.

Bu yasa bir saldırı yasasıdır.

Şimdi susarsan yarın çok geç olabilir.

12 Eylül yasaları Derhal geri çekilsin.