ABD VE NATO TÜRKİYE'YE SALDIRIYOR
"Dün Rıza Sarraf dosyasında Türkiye'de yapılan konuşmaların tapelerinin mahkemede okunacağı; dinleme yapanların mahkemede beyanının alınacağı ifade ediliyor
Bugün NATO tatbikatında Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan hedefe konularak kurşunlanıyor.
Biz geç anlasak da emperyal Batı tam bağımsızlığı savunan iki önemli Türk liderine birlikte saldırıyor. Her ikisini de hedef alıyorlar. Bizim anlamamız gereken budur.
Daha önceki konuşmalarımda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki duygudaşlığı açıklamıştım. Bu iki büyük Türk Lideri de halkının, milletinin yararına canları dâhil her türlü riski göze almıştı. Aralarındaki uygulama farklılığı sadece zamanın ister ve gereklerinin değişmesindendi. Çünkü aynı amacı hedeflemişlerdi.
Son zamanlarda millet olarak küresel bir tehditle karşı karşıyayız. Esasen, küresel tehdit dünyanın pek çok ülkesine ilişkin.
ABD kendi iç hukukuna ve kendi mahkeme kararlarına dayanarak tüm dünyayı hizaya getirmeye çalışıyor. Kendi iç hukukunu esas alarak hiçbir ülke hakkında karar verilemez. Bu ilkeye ceza hukukunda mülkilik ilkesi denir.
Bu tavrıyla ABD yargısını araçsallaştırmıştır. Gelişmemiş ülkeler için sözü edilen hukuk ve mahkemeler üzerinden siyaseti tanzim etme hastalığının taşkın ve vahim bir halini ABD uygulamalarında görmekteyiz.
Bu bir haydut devlet yaklaşımıdır. Çünkü açıkça hukuk kurallarına aykırı davranılmakta, hukuk ihlal edilmektedir. Hukuk ihlalleri ile dünya ülkelerini hedef haline getirmektedir. Ekonomik düzeni bozmaktadır. Örneğin, Türkiye Cumhuriyetinin bankacılık düzenini tahrip etmeye çalışmaktadır.
Bağımsızlığa doğru ilk adımlar atıldı; ancak daha son sözler söylenmedi. Uzun yıllar bu ülkeyi değersiz hissettirdiler. İlk olarak, Mustafa Kemal Atatürk ile bu millet kendini değerli hissetti. Şimdi ise Recep Tayyip Erdoğan ile bu hissi yaşamaktaydı. Batı ise her ikisini birden hedef tahtasına koymuş durumla. Bununla yapmak istedikleri şey milletin kendine güvenini, azmini kırmak. Ona paryalaştırmak ve bu yolla kontrol altına almak. Destek ve direnç noktalarını ortadan kaldırmak.
Bugün gücümüzü ve cesaretimizi toplama zamanıdır. Çünkü Türkiye kendini özlüyor. Kendini gerçekleştirmeye azimli. Bu yolda kısmi doğrular Türkiye’nin yükünü taşıyamaz. Başarmanın imkânlarının yanımızdan geçip gitmesine izin veremeyiz. Bu kez başarmak zorundayız.
Tarihin oluştuğu bir zamandayız. Sykes-Picot Anlaşması ve bunu takip eden diğer anlaşmalar ile Yalta Konferansı hükmünü icra etti. SSCB glasnost ve perestroika ile yeniden yapılandırıldı ve milletler çatışmasından çekildi. ABD bazı ülkelerle birlikte bütün dünyaya tek başına nizam verme isteğine kapıldı. Bugün bu istek ve hırsın ilk sonuçları ile karşılaşıyoruz. Yarın daha vahim sonuçları ile yüzleşeceğiz.
Oysa, sanki bu ülke için özel bir başarısızlık bir şeması çizmişler ve daha kötüsü bazı yarı aydınları buna inandırmışlar. Bize dayatılan bu başarısızlık şemasının yeri düşünce hayatımız değil tarihin çöplüğüdür. İşte tam bu nedenle uluslararası planda boyun eğicilerin bu ülkeyi yönetemeyeceğini söylüyoruz.
Bu ülke nasıl kendisi olur? Özgürlüğün ve bağımsızlığın kemali Allah’a kullukta; Allah’a kulluğun kemali özgürlük ve bağımsızlıktır. Bunun için bedel ödenecekse ödemeye hazırız. Özgürlüğün ve tam bağımsızlığın riskini göğüsleme için yılmaz ve yenilmez bir irade inancımızın temelidir. Çünkü irademiz imanımızdır."