AÇILA (S)AÇILA GELDİK (!)

AÇILA (S)AÇILA GELDİK (!) Ne oldu da sokağa çıktılar? Kim bunlar? Ayn el Arap'ta yani PKK'nın 'Kobane(!)' dediği bölgede, IŞİD ile PKK arasındaki çatışmalar sonrası ülke kaos ve çatışma

AÇILA (S)AÇILA GELDİK (!)

Ne oldu da sokağa çıktılar?

Kim bunlar?

Ayn el Arap’ta yani PKK’nın “Kobane(!)” dediği bölgede, IŞİD ile PKK arasındaki çatışmalar sonrası ülke kaos ve çatışma ortamına sürüklenmek için eylemler, gösteriler ve çatışmalarla adeta yangın yerine çevrildi.

Ülke genelinde onlarca vatandaşımız öldü(rüldü).

27 il merkezi ve 68 ilçede olaylar…

35 den fazla ölü, linçler, linç girişimleri, gözaltılar, yüzlerce yaralı, yakılan halk otobüsleri, okullar, yurtlar, bankalar, kamu binaları, petrol istasyonları, yağmalamalar, 12 yıl aradan sonra OHAL ilanı, sokağa çıkma yasakları, sokak çatışmaları, 12 Eylül ihtilaline benzer askeri müdahale görüntüleri

Bu kritik dönemde Türkiye etnik ve mezhepsel çatışma ortamı ile savaşın içerisine çekilmeye, PKK ve BOP planlarını yürüten küresel güçler, Türkiye’yi Suriye ve Irak’ta savaşa sokarak Ortadoğu’da oluşturdukları bataklığa/çukura çekmek,

Ülke içerisinde de PKK’lı Kürt gruplar ve destekleyecek olan sol fraksiyonlar ile Milliyetçi Türkler/Ülkücüler arasında çatışma ortamı yaratmak planı/çabasıdır.

Bu savaş ortamının/zemininin hazırlığını ise taşeron yapılanma olan IŞİD tarafından yapmaktadır.

Çözüm süreci” denilen “(s)açılım” işleri sırasında PKK’nın uzantısı olan KCK yapılanması güçlen(diril)miş olarak ülke içerisindeki olayları/çatışmaları yönetir olmuştur.

Türkiye içerisine çekilmek istenilen bu stratejik çukura kesinlikle girmeyerek, muhtemel bir Irak ve Suriye savaşından uzak durmalıdır.

Oluşturulan/oynanan bu senaryo Türkiye’nin I.Dünya savaşına giriş hikâyesine benzemekte ve sonuçları da, bu durum böyle devam eder ise bir o kadar endişe verici olacak gibi görünmektedir.

Şunu kabul etmek/görmek gerek; PKK ve türevleri olan yapılar; KCK, YPG, YPJ, PYD, PJAK gibi yapılar daha önce hiç olmadıkları kadar güçlü durumdalar.

Bu durum, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve üniter yapısı açısından endişe vericidir.

PKK’nın kurulduğu günden bugüne değişmeyen talepleri olan; “Kürtlerin temel haklarına anayasal güvence(!)”,“Anadilde eğitim(!)” ve “Demokratik özerklik(!)” noktasında verilen tavizlerin son aşamasına ulaşarak maalesef “Demokratik özerklik” seviyesine “Çözüm süreci” denilen “açılım” işleri ile getirilmiştir.

Özellikle son dönemde, “Analar ağlamasın” sloganı ile yola çıkılan süreçte “Özerklik verilecek algısı” ile verilen taviz ve cesaretlendirilmelerle, son çıkarılan “Büyükşehir yasası” gibi düzenlemeler, bu ayrılıkçı zihniyetin güçlen(diril) mesine, dolaysıyla bugünün çatışma ortamını yaratılmasına neden olmuştur.

Ülkenin geldiği bu nokta, bin yıllardır mücadele ve savaşlarla “son yurdu/obası Anadolu”’ya gelmiş bir millet olan Türkler için ne ilk, ne de son olacaktır.

“Tehdit büyüktür, ama asla önlenemez değildir.”