ATATÜRK'Ü ANMAK...
ANMAK MI? ANLAMAK MI? ATATÜRK'Ü ANMAK MI? ANLAMAK MI? ÖNGÖREBİLME BECERİSİ VE FIRSATLARA HAZIRLIKLI OLMAK
ANMAK MI? ANLAMAK MI?
ATATÜRK’Ü ANMAK MI? ANLAMAK MI? ÖNGÖREBİLME BECERİSİ VE FIRSATLARA HAZIRLIKLI OLMAK.
Lider kavramını siyasi çerçeveye sıkışmaktan kurtaran en önemli özelliği girişimci yönüdür.
Türk insanının zekâsıyla doğru orantılı olarak girişimci insan sayısı artmıyorsa ilk önce eğitim sistemine bakılmalıdır. Eğitim, farkında olma katsayımızı artırıp önyargılarımızı güncelleyerek bizi çağdaşlaştıran; bu yüzden de yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
Eğitim sisteminde öyle faktörler aktörlüğe soyunmuş ki; kimisi akademik katil, kimisi etik katil, kimisi de girişimci katili olarak önüne gelen muhteşem dimağları bir çırpıda ot biçer gibi biçip geçiyor.
Eğitim sistemimizin, insan kaynaklarımızın verimliliği sürecinde olumlu ve olumsuz etkilerine ilişkin ciddi, bağımsız kuruluşlarca araştırmalar yapılmadan yapılan her reform kendi çocuklarımızı ve geleceğimizin dengesini sarsacaktır.
Eğer bir yerde ölçme yoksa orda durum tespiti yok; hedefler de reel değil demektir; haliyle gelişme yoktur.
Güvenilir ölçme teknikleri, araştırma sonuçların da güvenilirliği açısından önemli, sağlam bilgi sağlam dimağlarda ve iyi niyet atmosferinde tutarlı adımlar atılmasına yarar.
Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde (1934) ifade ettiği fırsat işte böyle sağlam bir dimağ ve iyi niyet atmosferinin ürünüdür.
“SSCB (Rusya) elbet bir gün dağılacak; içindeki dili, dini, tarihi, kültürü bir kardeş Türk toplulukları bağımsızlığını tek tek elde edecektir. Ne var ki o gün bize muhtaç olabilirler, onlara yardım edilebilecek durumda olabilmek için yapacağımız tek şey çalışmak, çalışmak, çalışmaktır” der.
İşte bir lider öngörü yeteneğiyle milletine bir hedef sundu, fırsatlara hazırlıklı olun dedi.1990’lı yılların başı SSCB dağıldı; Türk Cumhuriyetler tek tek bağımsızlığını ilan etti ve biz petrol harcamaları milli gelirimizin %60’ı miktara rağmen Bakü petrollerinin sahibi Azerbaycan’dan gelen “gel petrolü işle, yarısı senin olsun” teklifine evet diyecek güçlü bir ekonomimiz yoktur.
Dolar 600 liradan 1200 liraya çıkmış devalüasyon olmuş, çökmüş bir ekonomiyle karşıladığımız Türk Cumhuriyetlerine sahip çıkamazdık ; “Rusya ne der, Amerika’ya sormak lazım” modundaydık.
Türkmenistan’ dan 40 sente alabileceğimiz gaz yerine 250 sente Rusya’dan alarak adeta Rusya’ya rüşvet verdik, mavi boruyu döşedik; “bizden korkma senin ilgi alanına girmeyiz” dedik.
Atatürk’ün öngörüsüne onun inandığı kadar inanmadık, çalışmadık, alkışla idare ettik, tembellik yaptık.
Evet, fırsatlar hazırlıklı akıllar içinmiş bunu bir kez daha çok ağır bedelle doğrulamış olduk. Şimdi Bakü petrollerine ARAMCO çökmüş durumda…
Girişimciliğe dönecek olursak; liderin en önemli özelliklerinden biri toplumsal faydaları devşirerek fırsatları öngörmektir.
Edison bu anlamda girişimci karakteri ağır basan liderdir. Toplumsal fayda katsayısı yüksek fırsatı öngören, kimsenin inanmadığı kadar bu öngörüsüne inandı ve yılmadan çalıştı. Sonuç malum… Bu toplumsal faydanın bereketi olarak da maddi karşılığını bireysel anlamda aldı.
İşte bizim eğitim sistemi tembelliğimize kader kılıfı uyduruyor. Bir lokma bir hırkayı tevazu diye pazarlıyor ya da asıl parsayı götürenleri perdelemek için kullanılıyor.
Ya da “şehitler ölmez” gibi sloganlarla insanı, hayatının kutsallığını, yaşama hakkını, tedbir bilincini ihmal ediyor.
Çocuklar soruyor ; öğretmenim onu bu, şunu bu icat etti peki biz neyi icat ettik?!
İşte sorunun zoru, cevap çalıştığım yerden; Atatürk toplumsal süreci risk analizi yaparak takip ederek alışıla gelmişin dışında yeni bir sistem icat etti; Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Yaşatmak da yine siz geleceğin liderlerinin en önemli özelliği inovatif düşünüp hayalleri hayata geçirme azmine bağlıdır. Bu anlamda muhtaç olduğumuz kudretin adresi bellidir.
“Tarih tekerrürden ibarettir derler. Hiç, ders alınsa tekerrür mü eder.”(M. Akif)