Başbakan bu ülkeyi temsil etmiyor mu?...
Başbuğ'un Başkanlık Sistemi! Bizler çocuk yaştan beri merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'i yakından izledik
Başbuğ’un Başkanlık Sistemi!
Bizler çocuk yaştan beri merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’i yakından izledik. Türkeş’in savunduğu başkanlık sisteminde, güçlü Meclis var…
Yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirini denetler ve kesinlikle çatışmaz.
Bakanlar Kurulu teknokratlardan oluşur, milletvekili olmadıkları için bakanlara kesinlikle dokunulmazlık verilmez.
Türkeş’in savunduğu sistem padişahlık getirmez, bilakis demokrasiyi geliştirir.
Mevcut parlamenter sistemimizde eksiklikler olduğu doğrudur.
Şöyle ki; Bu ülkenin cumhurbaşkanı, ay yıldızlı bayrağımızı fors olarak kullanıyor ama başbakan kullanamıyor!
Buna rağmen içişleri bakanına bağlı valiler kullanabiliyor!
Çünkü valiler, cumhurbaşkanını temsil ediyorlarmış.
İyi de yürütmenin başı olan başbakan bu ülkeyi temsil etmiyor mu?
Cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanını, tüm kuvvet komutanlarını, müsteşarları, müşavirleri, genel müdürleri, bölge müdürlerini, il müdürlerini üçlü kararname ile atıyor.
YÖK'ten yargıya kadar birçok önemli kuruma da atama yapma yetkisi olan Cumhurbaşkanlığı makamı için halen ‘Semboliktir’ diyoruz!
Üç büyük erk olan yasama, yürütme, yargı iç içe girmiş, yürütme görevi yapan bakan aynı zamanda milletvekili, adalet bakanı ve müsteşarı aynı zamanda HSYK' da bulunduğu için yargı erki elinde…
Silahlı Kuvvetlerin hesabını TBMM'ye Milli Savunma Bakanı, jandarmanın hesabını ise İçişleri Bakanı veriyor!
Üstelik bu bakanlar hiçbir atamaya karışamıyorlar!
Zira bu terfi ve atamaları yılda iki kez Başbakan başkanlığında toplanan Yüksek Askeri Şura yapıyor…
Peki, Başkanlık sisteminde nasıl olacak?
Başbakanlık makamı olmayacağı için güçler çatışmayacak…
Cumhurbaşkanını yine halk seçecek.
İki turlu seçimle halkın en az yüzde 51 oyunu alan cumhurbaşkanı seçilecek.
TBMM dışında oluşturduğu, hiçbir dokunulmazlığı olmayan bakanlar kurulu TBMM'den güvenoyu alacak.
Hakkında soruşturma açılan, yolsuzluk, hırsızlık yapan bakan, müsteşar ya da genel müdür, dokunulmazlığı olmadığı için anında TBMM gerekirse ilgili bakanı düşürecek…
Milletvekilleri millet adına yürütmeyi denetleyecek, gerekirse savcıya gönderecek, suç işleyen anında yargılanacak.
Büyük iş adamları ve üst düzey sendikacılar bakan olamayacağı için siyasete girmeyecek, milletvekilliği meslek olmayacak!...
Her an sine-i millete dönmeye hazır olacak ve kendi kendine yönetim biçimi olan demokrasi rayına oturacak.
Tabii bütün bu anlattıklarım, merhum Alparslan Türkeş’in istediği başkanlık sisteminde mümkündü.
Şimdi, ‘Türkeş de başkanlık sistemi istiyordu’ diyenlere soruyorum.
Bugün getirilmek istenilen sistemle bunun ne ilgisi var Allah aşkına?