BAŞKAN UZUN'DAN TAŞERON AÇIKLAMASI…
Samsun Hak-iş il Temsilcisi Hizmet-iş Şube Başkanı Ziya UZUN; Ülkemizin ve çalışma hayatımızın önemli bir sorunu haline gelen 'Taşeron işçiliği' konusunda Sayın Başbakanımız Ahmet DAVUTOĞLU tarafından
Samsun Hak-iş il Temsilcisi Hizmet-iş Şube Başkanı Ziya UZUN; Ülkemizin ve çalışma hayatımızın önemli bir sorunu haline gelen “Taşeron işçiliği” konusunda Sayın Başbakanımız Ahmet DAVUTOĞLU tarafından kamuoyuna duyurulan ve arkasından Sayın Maliye Bakanımız tarafından ayrıntıları açıklanan Kamu kurumlarında çalışan TAŞERON İŞÇİLER’in kamuda istihdamı ile ilgili açıklamalara yönelik olarak Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve sendikamız HİZMET-İŞ’in itiraz ve önerilerini paylaşmak istiyorum.
Söz konusu itiraz ve önerilerimiz taşeron şirket bünyesinde çalışan işçi arkadaşlarımız açısından hayati önem taşımaktadır.
Kamuda kangren halini almış olan taşeron sisteminin Sayın Başbakanın talimatıyla asıl iş- yardımcı iş ayrımı yapılmaksızın ortadan kaldırılacak olması önemli bir adımdır. Hizmet iş Sendikası ve bağlı bulunduğumuz Hak-iş konfederasyonu bu durumu çalışma hayatı açısından olumlu bulmakta ve desteklemektedir.
UZUN; Kamu kurumlarına bağlı işyerlerinde yıllardır taşeron şirketler yanında çalışan işçilerin bugünden sonra da “işçi” statüsünü koruyarak çalışmalarına devam etmelerini talep ediyoruz. Taşeron işçilerinin “işçi” statüsünde çalışmalarına devam etmelerini sağlayacak yasal düzenlemelerle ilgili hazırlık süreçlerinin, başta işçi sendikaları olmak üzere sosyal taraflarla görüşüldükten sonra başlatılmasının yerinde olacağına inanıyoruz dedi.
UZUN; “Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ’in itirazları ve önerileri Şunlardır” dedi itiraz ve önerilerini maddeler halinde sıraladı.
11 Eylül 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı kanunla, kamuda taşeron şirketler yanında çalışan işçilere, sendikalı ve toplu sözleşmeli olma hakkı tanınmış, kıdem tazminatlarının kamu kurumları tarafından ödenmesi benimsenmiş olmasına rağmen bugün önerilen “özel sözleşmeli personel statüsü “ ile çalışanlara henüz 1 yıl önce tanınan serbest toplu pazarlık ve işçi sendikalarına üyelik hakları ellerinden alınmaktadır.
Hatta getirilmek istenen “özel sözleşmeli personel statüsü” ile yüz binlerce taşeron işçinin halen devam etmekte olan toplu iş sözleşme süreci ortadan kaldırılmaktadır.
Taşeron işçilerinden “özel sözleşmeli personel statüsüne” geçebilmeleri için mevcut kıdem tazminatı ve işçilik haklarından vazgeçmeleri istenmektedir. Açıkçası, 6552 sayılı kanunla verilen haklar, öngörülen yeni statü ile çalışanların elinden geri alınmaktadır.
Yapılmak istenen düzenleme; işçi sendikalarının örgütlenme özgürlüğüne müdahale niteliğindedir bu müdahale sonucunda, Konfederasyonumuz HAK-İŞ, üyelerinin yarısını (220.000 üyesini ) sendikamız HİZMET-İŞ ise üyelerinin yarıdan fazlasını (100.000 üyesini ) Konfederasyonumuz HAK-İŞ’e bağlı üye sendikalardan 6’sı üyelerinin tamamını ve toplu sözleşme imzalama ehliyetini kaybetmektedir.
Sayın Başbakanımız tarafından, 23 Ekim 2015 tarihinde yapılan HAK-İŞ Genel Kurulunda, yüz binlerce taşeron işçisinin toplu iş sözleşmelerinin imzalanması hususunda yetkililere talimat verilmiştir. Ne yazık ki Sayın Başbakanımızın talimatına rağmen toplu iş sözleşmeleri bugüne kadar imzalanamamıştır. Sendikamız Hizmet iş, taşeron işçilerin toplu iş sözleşmelerinin bir an önce imzalanmasını talep etmektedir.
Taşeron işçiler, kadro düzenlemesi ile iş güvencesi ve refah seviyelerinin yükseltilmesini beklemektedirler. Ancak öngörülen düzenleme ile taşeron işçilerin bekledikleri iş güvencesine kavuşmaları ve refah seviyesine ulaşmaları mümkün görülmemektedir.
Hükümetimiz bir yandan 657 sayılı devlet memurları kanununda “personel reformu” ile çalışanların statülerinde yeknesaklık sağlamaya çalışırken, aynı kanun çerçevesinde “özel sözleşmeli personel statüsü” oluşturulmak istenmesi çelişkilidir.
Taşeron işçilerin, kıdem tazminatı ve kazanılmış diğer haklarından vazgeçmeleri karşılığında özel sözleşmeli personel statüsüne geçirilmek istenmesi, anayasal güvenceler, ILO normları ve Avrupa sosyal şartıyla birebir çatışmaktadır.
Kadro çalışmaları sırasında üçlü danışma mekanizması işletilmemiş, çalışanlar, sendika ve konfederasyonlar ile sosyal taraflar sürece dâhil edilmemiştir.
Hükümet döneminde,2015 yılında karayollarında çalışan binlerce taşeron işçisi, Karayolları Genel müdürlüğünde sürekli işçi kadrolarına geçirilmişken, bugün yüz binlerce taşeron işçisinin 657 sayılı kanuna tabii özel sözleşmeli personel statüsüne geçirilmek istenmesi ciddi bir çelişkidir.
Kamu kurumlarında yıllardır taşeronlar yanında çalışan işçiler, statü değişikliğiyle, işçi olmaktan çıkarılmak istenmektedir. Bunun sonucunda, kamuda taşeronlar yanında çalışan işçilerin, anayasanın 53. Maddesi ile güvence altına alınan ve 6356 ve 6552 sayılı kanunlardan doğan serbest toplu pazarlık ve işçi sendikalarına üyelik haklarına son verilmek istenmektedir. Bu yönde yapılacak düzenleme, anayasanın 53. Ve 128. Maddelerine, Avrupa sosyal şartına, ILO’nun 98 sayılı sözleşmesine ve 198 sayılı tavsiye kararına uygun olmayacaktır.
Belediyeler ve il özel idareler bünyesinde çalışan taşeron işçilerin durumu yeni düzenleme ile iyileştirilmiş ise de bugüne kadar dile getirdiğimiz taleplerimiz bu düzenleme ile tam olarak karşılanmamıştır.
Sendikamız Hizmet-iş’ in bağlı bulunduğu HAK-İŞ konfederasyonu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında imzalanan 04/06/2015 tarihli kamu toplu iş sözleşmesi çerçeve anlaşması protokolünde taahhüt edilmesine rağmen; 5620 sayılı kanuna tabii olarak çalışan mevsimlik ve geçici işçilerin çalışma sürelerine ilişkin bugüne kadar müspet bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durum, kamuda 5 ay 29 gün süreye çalışması sınırlandırılan geçici ve mevsimlik işçilerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir. Söz konusu protokol çerçevesinde taahhüt edilen düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesini talep etmekteyiz.
Sonuç olarak, gerek kamuda çalışan taşeron işçilerinin işçi statüsünde kamu kurumlarında istihdamı, gerekse de 5620 sayılı kanuna tabi işçilerin sorunlarının yukarıda dile getirdiğimiz itiraz ve önerilerimiz doğrultusunda sosyal diyalog çerçevesinde sosyal taraflarla görüşülmesi yoluyla çözüme kavuşturulmasını talep etmekteyiz.