BEDİA AKARTÜRK'ÜN ÜVEY KIZI FUNDA'NIN SAMSUN'DAKİ DANSÖZLÜK GÜNLERİ..!

Ferruh ÇETİN'den anılar














Ferruh ÇETİN'den anılar...

BEDİA AKARTÜRK'ÜN ÜVEY KIZI FUNDA'NIN SAMSUN'DAKİ DANSÖZLÜK GÜNLERİ..!

Türkiye'nin Türk halk müziği dalında eriştiği noktada bugün tartışılamayan sanatçılarımızdan Bedia Akartürk aslında çok fedakâr bir kadın…
Nereden biliyorsun derseniz bunun cevabını verebilirim.
1983'lü yıllardı. 12 Eylül olmuş, Samsun'un sokaklarında her gün 2-3 gencin kurşunlanarak öldürüldüğü günler geride kalmıştı.
Samsun'daki eğlence hayatı doruk noktasındaydı. Samsun'daki 8 otelin de Roof'ları ülkenin ünlü ses sanatçılarını getiriyor ve adeta birbirleriyle yarışıyorlardı.
Ayrıca Samsun'da Yıldız, Çağlayan ve Saray gibi büyük gazinolar vardı.
Onlar da otellere inat, kalburüstü de olsa bazı isimleri programlarına dâhil etmeye başlamışlardı.
Mesela Muhterem Nur Çağlayan gazinosunda program yapıyordu.
Saray gazinosu da Funda Akartürk ismiyle genç bir kızı programına katmıştı.
Funda gerçekten güzel bir kızdı. Kendisiyle Turban otelde tanışmıştım.
"Ben Bedia Akartürk'ün kızıyım" demişti.
Bedia Hanım’ın kızı olmak benim için haber değeri olan bir durumdu ve bir gün kendisini ikna ederek yazının içinde (Kupürünü) gördüğünüz resimleri çektim ve gazetede yayınladım.
BEDİA HANIMDAN FIRÇA
İşte ortalık o zaman karışmıştı.
Bedia hanım beni telefonla aradı, ağzına ne geldiyse sayıp durdu. Funda için hangi sıkıntılara katlandığını adeta ağlarcasına anlatmıştı.
Meğerse Funda, Bedia Akartürk'ün üvey kızıymış.
Funda ise üvey annesini kızdırmak ve ondan intikam almak için Pavyonlarda dansözlük yapmaya başlamıştı.
Samsun'da bir ayın üstünde Saray gazinosunda dansöz olarak çalışmıştı.
Kendisiyle daha birçok anımız vardır. Ancak, size bu kadarını eski bir anı olarak anlatabiliyorum.
3 ÜVEY ÇOCUKTAN BİRİ FUNDAY'MIŞ
Ünlü türkücümüz Bedia Akartürk, Funda'nın yaşamına çok üzülmüştü.
Bir röportajında başından geçenleri anlatmış ve o röportajın en sonunda 3 üvey kız büyüttüğünü, ama kendisini en çok Funda'nın davranışlarının üzdüğünü belirtmişti..
Şöyle anlatmıştı hayatının o kısmını :
"Benim için hiçbir şey kolay olmadı. Küçük yaşta evlendim. Daha 20 yaşında bile değildim. Eşimin hali vakti çok iyiydi. Aşk evliliği yaptım. Çay bahçesinde tanıştım Atilla Bey'le.. Halktan biriydi, beni dinlemeye gelmiş, orada tanıştık. 1960 senesiydi evlendiğimde. 47 yılı beraber geçirdik.
Evliliğim çok mutlu geçti. Benim sesime ve sanatıma önem veren bir kişiydi. Onun desteği olmasaydı, ben bu kadar muvaffak olamazdım. Biliyordu benim mesleğime olan aşkımı, bu yüzden elinden geleni yaptı.  Kıskanç değildi, sadece ilk 10 yıl bana çizgili çorap giydirdi. Günlük kıyafetlerimin altına çizgili çorap giydirdi. Ben ikinci hanımıydım onun.
Üç tane de üvey çocuk büyüttük beraber. Yeni ayrılmıştı karısından, benimkiyle 4 çocuk büyüttük. Mücadeleyle geçen bir hayattı bizimki."