Bilindiği gibi, iki gün önce Türk ordusu başarılı bir operasyon...

Ferruh ÇETİN'den anılar

Ferruh ÇETİN'den anılar...

Bilindiği gibi, iki gün önce Türk ordusu başarılı bir operasyon yaparak, uzun zamandan beri Işid tehdidi altındaki Suriye toprakları içindeki Süleyman Şah türbesine girerek oradaki mevcut 40 askerimizi kurtardı, kutsal emanetleri de alarak mevcut yeri bombalayarak yok etti.
O nedenle bugünkü yazı konumuzu Süleyman Şah Türbesine ayırdık.
TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ NEYDİ?
Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye’nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçasıydı.
Türbe’de Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin büyükbabası ve Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın ve iki askerinin naaşları bulunmaktaydı. Türbede yatan Süleyman Şah’ın Osman Gazi’nin büyükbabası olan Süleyman Şah değil, I. Kılıçarslan’ın babası Kutalmışoğlu Süleyman olabileceği konusunda farklı görüşler de bulunmaktadır, ancak bu konumuzun dışındadır.
FIRAT’TA BOĞULMUŞTU
Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alp Arslan’ın Malazgirt Zaferi’nden sonra yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı Boyu da bulunmaktaydı.
Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere çıktığı bu yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesi’ne gelir ve Fırat Nehri boylarına yerleşir. Buradan tekrar yeni yurt aramak üzere yola çıkar, ancak 1227 yılında Fırat Nehri’nin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile birlikte Fırat sularında boğulur.
Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerine bir kümbete defnedilir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya “Türk Mezarı” adı verilir. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştı.
LOZAN’DA TÜRK TOPRAĞI  OLARAK KABUL EDİLDİ
20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile berâber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiş ve Türkiye’ye burada muhâfız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanınmıştı.
Ankara Hükûmeti ile Fransa’nın 20 Ekim 1921’de imzaladıkları ve Caber Kalesi ile türbenin Türk toprağı olmasını öngören Ankara Anlaşması’nın görüşmeleri devam ederken son Halife II. Abdülmecid, TBMM’ne gönderdiği bir mektupta kendisinin ve Osmanlı Hanedanı’nın “atası” olan Süleyman Şah’ın mezarı konusunda Meclis’in gösterdiği alâkaya teşekkür etmişti.
YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
Süleyman Şah Türbesi’nin eski yeri Caber Kalesi, Suriye’nin Rakka kenti yakınlarındaydı.
Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı’nın 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah’ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükümeti’nden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye’ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye’ye bir nota verdi ve Keban Barajı’nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye’ye su akışını engelledi. Karşılıklı bu restleşmenin ardından Türkiye bölgeye Devlet Su İşleri’nde (DSİ) görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye taşınabileceğinin tespit edilmesini istedi. Ankara ve Şam hükûmetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre; Türbe, müştemilatı ile birlikte Halep–Hasseki yolu üzerinde bulunan Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledilecek,
Barajın kenarında türbenin bu günkü konumuna en yakın yerde mermerden bir kitabe dikilecek,
Türbenin bugünkü yerini tespit etmek maksadıyla göl üstüne bir şamandıra konacaktır.
1973 yılında türbe ve karakol, Halep’e 123, Şanlıurfa’ya 92 km uzaklıktaki Fırat’ın doğu kıyısındaki Karakozak köyündeki 10.096 m²’lik yeni yerine taşınmıştı. Bilinenin aksine günümüzde Türbe Caber Kalesi’nde değil, Halep’in Karakozak köyü yakınındaki yeni yerindeydi.
İKİNCİ KEZ YERİ DEĞİŞTİRİLMEK İSTENDİ
1995 yılında, Suriye Hükûmeti bu kez de Fırat Nehri’nin daha üst kotlarında inşasına başladığı Teşrin Barajı sebebiyle Karakozak bölgesindeki Süleyman Şah Türbesi’nin bölge dışında başka bir alana ya da Türkiye’ye taşınması hususunu yeniden gündeme getirdi.
Bunun üzerine Türkiye ile Suriye arasında yapılan görüşmeler sonucunda türbenin mevcut yerinin baraj gölünün olumsuz tesirlerinden korunması için tahkim edilmesine karar verildi. 2001 yılında Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajı’nın tamamlanması nedeniyle türbenin taşınması bir kez daha gündeme geldi. Suriye tarafı bu defa türbenin şimdiki yerinden de kaldırılarak gösterecekleri ve Türk tarafının da kabul edeceği bir yere taşınmasını istedi.
Ancak 57. Türkiye Hükümeti’nin girişimleriyle proje, türbenin mevcut yerinin korunması yönünde değiştirildi.
23 Ocak 2003 tarihinde Ankara’da “Süleyman Şah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına İlişkin Ana Tutanak” imzalandı. Bu çerçevede 10 dönümlük türbe arazisi sınırları tahkim edilmiş, türbe binasının içi ve dışı onarılmış, karakol binası da yeniden inşa edilmiş ve Süleyman Şah Türbesi yeniden ziyarete açılmıştı.
TÜRBE VE ÖZELLİKLERİ
Suriye’nin 1973’teki baraj inşaatının yükselen suları bölgeyi tehdit edince Suriye ve Türkiye’nin ortak çalışması ile türbe, Halep’in Karakozak köyü yakınına taşınmıştır. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Etüd Proje Dairesi Müdürü Prof. Dr. Ünal Demirarslan, Dışişleri Bakanlığı’nın da talebiyle Süleyman Şah Türbesi’nin mimarı olarak görevlendirildi.
Türbe, karakol ve lojman, iki Türk mimar ve yirmi işçisinin çalışmalarıyla dört ayda tamamlanmış ve masrafların tamamı Türk Hükûmeti tarafından karşılanmıştır. Süleyman Şah Türbesi hem geleneksel Türk mimarî motiflerini, hem de modern mimarî özelliklerini taşımaktadır. İnşaat çalışmaları sırasında Suriye Hükûmeti, yeni yapılacak türbenin Caber Kalesi’ndeki türbeden daha büyük olmaması şartını getirmiştir. Türbe’de ayrıca o dönemde dışarıdan gelen taciz ateşleri sebebiyle Türk askerlerinin nöbet tuttuğu yerler içe dönük olarak inşa edilmişti.
ÇOK GÜZEL BİR MEKÂN HALİNE GETİRİLMİŞTİ
2008 yılında Teşrin Barajı’nın yükselen su seviyesinin yeniden türbeyi tehdit etmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı çevresindeki duvarların altına 11,5 m, boylarında 880 adet fore kazık ve geçirimsiz tabaka yerleştirmiştir. Ayrıca, türbenin çevresine beton duvar örülmüş ve iki bayrak direği dikilmiştir. Karakoldan çıkan atık suların Fırat Nehri’ni kirletmemesi için karakol binasının arka bölümünde paket arıtma sistemi kurulmuştur. Bunun yanında türbenin etrafı, Türkiye’den gönderilen ağaçlar ve hazır çim ile yeşil bir alan haline getirilmişti.
SAYGI KARAKOLU
Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram Kıtası’nın ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir karakol yaptırıldı. 1949’da Caber Kalesi Jandarma Karakolu’nda bir astsubay, bir onbaşı ve sekiz er, türbeyi korumaktaydı.
Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14’ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7’sinde değiştirilmesi kabul edilmişti. Günümüzde her ayın 7 ve 20’sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı 25 asker tarafından korunmaktaydı.
SURİYE İÇ SAVAŞI VE IŞİD TEHDİDİ
13 Mart 2014 tarihinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile El Kaide’nin Suriye kolu Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı grup arasındaki çatışmalar sonucu Karakozak köyü ve türbenin bulunduğu bölge IŞİD kontrolüne geçti. 20 Mart 2014 tarihinde IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride Süleyman Şah Türbesi’nin üç gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulunmuştu.
Bunun üzerine Türkiye, güvenlik tedbirlerini artırarak en üst seviyeye getirdi. Gaziantep Beşinci Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan da araç ve personel takviyesi yapıldı. Sınır hattında bulunan mevcut nöbet kulübelerine ilave kulübeler yapılarak askerler konuşlandırıldı. Ayrıca o gün Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu, Süleyman Şah Saygı Karakolu için kriz masası kurulduğunu açıklamıştı.
SAVAŞ SEBEBİ OLUR
25 Mart 2014’te  o gün Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik tehdit ile ilgili soruya “Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır. “şeklince cevap vermişti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise yaptığı açıklamada “Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu toprakların uluslararası hukuk gereğince Türk toprağı olduğunu ve bir tehlike söz konusu olması hâlinde her türlü karşılığın verileceğini” belirtmişti.
26 Mart 2014’te Genelkurmay Başkanlığı, yaptığı yazılı açıklamada “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Süleyman Şah Saygı Karakolu hariç Suriye topraklarında herhangi bir birliği bulunmadığını” açıklamıştı.
28 Mart 2014’te Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Bordo berelilerin bölgeye takviye edildiğini, her türlü tedbirin alındığını ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teyakkuz hâlinde olduğunu” açıklamıştı.
...VE SON OPERASYON
22 Şubat 2015’te (bir gün önce) TSK, Şah Fırat isimli bir operasyon ile türbede bulunan 40 askeri ülkeye geri getirmek için Suriye’ye girdiğini açıklıyordu. Operasyonda 572 asker ve 20. Zırhlı Tugay’a bağlı 50 M-60 A3 tipi 50 adet tank ile birlikte sınırda devriye görevi yapan F-16 uçakları görev almıştı. Türbede bulunan Süleyman Şah’ın naaşı ve diğer manevi değeri bulunan eşyalar alındıktan sonra Süleyman Şah Türbesi ve yakındaki karakol patlayıcılarla havaya uçurulmuştu.
Türbe imha edildikten sonra bölgedeki Türk askerleri, Şanlıurfa üzerinden Türkiye’ye geri çekildi. Operasyonda bir asker hayatını kaybetti.
YENİDEN İNŞA EDİLECEK
Önümüzdeki günlerde, imha edilen Süleyman Şah türbesindeki bayrak, Türkiye’ye çok yakın bir yere dikildi ve burası telle çevrildi. Muhtemelen Süleyman Şah türbesi burada yeniden inşa edilecek...
Türbenin yeni yeri Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinin sınır bölgesindeki Eşme köyünün tam karşısında yer alıyor. Türbe bundan önce iki defa, 1939 ve 1975 yıllarında taşınmıştı.