BİR ANANIN İKİ OĞLU…!

Bir tarafta Feto örgütü tarafından çete suçlaması ile 9,5 yıl hapis almış gazeteci arkadaşımız Necmi Hatipoğlu, Diğer tarafta Feto örgütüne üye olan komedyen sanatçı Atalay Demirci… K

Bir tarafta Feto örgütü tarafından çete suçlaması ile 9,5 yıl hapis almış gazeteci arkadaşımız Necmi Hatipoğlu, Diğer tarafta Feto örgütüne üye olan komedyen sanatçı Atalay Demirci…
Kardeşi kardeşe vurduran bu yapı ülkem insanını ne hale getirdiğinin bir öyküsü!!!…
Bu ikilinin yaşamlarında ilginç bir rastlantı olsa gerek kaderlerinde bir bağlantı vardı...
Yaşamlarındaki bu rastlantıyı kaleme alan Gazeteci Necmi Hatipoğlu sosyal medya hesabından yayınladı.
Bir Ananın İki oğlu..!
Daha evvel biri dağa, diğeri askere giden ve nihayet bir çatışmada iki kardeşin birbirini vurduğu Kürt çocuklarının hikâyeleri TV dizilerine, sinema filmlerine konu olmuştu hatırlarsanız...
Bu Fettullah Gülen denen vatan hainine inanmış, güvenmiş, onu ve hareketini milletimizin, vatanımızın hizmetkârı olarak görmüş ve nihayet bu amaca hizmet etmek için Fetö'cü olmuş kardeşimin hikâyesini anlatacağım size...
Atalay Demirci...
Düne kadar milleti kahkahadan kırıp geçiren yetenekli bir komedyendi. Bugün ise terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla gözaltına alındı.
Atalay aynı zamanda benim annemin 'doğurmadığı oğludur' biliyor musunuz?
Nereden bileceksiniz ki?
Ben bile henüz bizzat tanışmadım kendisiyle.
Atalay'ın ağabeyi Ramazan benim öğretmen olan kız kardeşlerimin üniversiteden arkadaşlarıdır. Dünya'da görüp görebileceğiniz en saygılı, en efendi, en dürüst insanlardan biridir Ramazan.
İki kardeş anne ve babalarını kaybedip amca zulmüne maruz kaldıktan sonra devletin yetiştirme yurtlarında yaşamak zorunda kalmışlar.
Malum ben baba ocağından erken ayrıldım. Önce Ramazan, ardından da kardeşi Atalay annemle tanışıyorlar. Özellikle Atalay, anneme deyim yerindeyse "âşık" oluyor.
"Ben anasız büyüdüm, sen benim anam olur musun Gülcan teyzem" diyor anneme. Yaklaşık 20 sene evveline dayanan bu tanışıklık yerini ana-oğul münasebetine bırakıyor.
Henüz sahneye çıkmadığı dönem dâhil olmak üzere, özellikle annemin hastalık nedeniyle yatağa düştüğü son 2,5 yılda Atalay, her fırsatta annemi ziyaret etmeyi, Hasbihal etmeyi hiç bırakmamış.
Annemi hal hatır sormak için ne zaman arasam, "Atalay geldi oğlum, şunu getirdi, şunu dedi, şuraya davet etti, dün Atalay'ın oyununa gittik" diye bin tane hikâye anlatmıştır onunla ilgili.
Uzaktan söylediğim selamı, "henüz tanışamadığım abime selam söyle anacığım" diye cevaplarmış.
Yetenek sizsiniz programında özellikle seyirci oylarıyla (büyük bir çoğunluğunun paralelcilerden geldiğini o gün de tahmin ediyordum) birinci olup, "meşhur bir adam" olunca, annemin anlattığı kadarıyla Atalay'da zerre kadar kibir oluşmadığı gibi, daha da tevazu sahibi olduğunu işitince, anamın "henüz tanışmadığım emeksiz oğluyla" ne yalan konuşayım ben bile gurur duyuyordum.
Anamın kaderine bakar mısınız?
Bir yanda Fetö'cü polis ve yargı mensuplarınca "çeteci" diye suçlanarak 9,5 sene hapis cezası almış karnında taşıdığı oğlu yani ben, diğer yanda bilerek ya da bilmeyerek girdiği cemaatten "Fetö'cü terörist" suçlamasıyla gözaltına alınan manevi oğlu Atalay...
Benim yargılanma sürecimi benimle dakika dakika yaşayan ve uğradığım haksızlıklar karşısında yatağa düşecek kadar ağır hastalanan Annem, çok şükür diğer oğlunun düştüğü şu hazin durumu yaşamadı.
Zira beynine giden pıhtı, onu yatağa düşürmekle kalmadı, akli melekelerini de zayıflattı. Şimdi ne olup bittiğinin pek farkında değil sizin anlayacağınız.
Ayrıca iyi ki de değil. Yoksa ikinci bir travmayı kaldırması zor olurdu.
Fakat bir yerde bir yanlışlık var. Orası kesin!
Ya, gayet saf ve temiz duygularıyla tercihini "cemaat sandığı gizli bir terör örgütüne inanmaktan yana kullanan" Atalay yanlış yaptı, yada ben onların tertemiz bir dini cemaat olarak gördüğü örgütlerine hizmet etmediğim için hapis cezasına çarptırıldım...!
Bu ne yaman çelişki Anne?
Uçurtmam tel örgülere takıldı…
Hiç tanışmadığım kardeşim de şimdi benimle aynı kaderi paylaşıyor.
Oysa ne ben bir suç işledim, onların mahkemelerinde yargılanıp cezalandırılacak kadar, ne de yüzünü canlı olarak görmediğim manevi kardeşim suçlu, onlara inanarak..!
Filler tepişirken çimenlerin ezilme halidir bizimkisi.
Aramızda ne fark var peki?
O şimdi, cemaate giriyorum sanıp terör örgütüne girdiğini bilmeden yaptığı yanlış tercihinin sonuçlarını yaşıyor.
Yani, sizin anlayacağınız dün onların cemaat arkadaşlarının bana yaptıklarını, bugün devlet onlara yapıyor.
Bense bütün bu yaşadıklarımızı ne onun ne de benim hak etmediğime inanıyorum.
Umarım bize yapılanlar ona yapılmaz, inşallah adil bir şekilde yargılanır ve vicdanları sızlatmayacak bir cezayla kurtarır kendisini.
Bir ananın talihsiz iki oğlunun kısa ve hazin hikâyesini okudunuz sevgili dostlar.
Umarım bizim yaşadıklarımızı bundan böyle bu ülkede kimse yaşamasın...
şokhaber.net