BÜYÜMEDE TÜRKİYE G-20 ÜLKELERİ İÇİNDE BİRİNCİ

MHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan USTA sosyal medya aracılığıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan milli gelir sonuçlarının değerlendirildiği bilgi notunu takipçileri ile paylaştı

MHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan USTA sosyal medya aracılığıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan milli gelir sonuçlarının değerlendirildiği bilgi notunu takipçileri ile paylaştı. Paylaşılan dokümanda özetle, şu bilgilere yer verildi:
G-20 ÜLKELERİ İÇİNDE AÇIKLANAN EN YÜKSEK BÜYÜME
Türkiye, TL bazında reel olarak, 2017 yılının 4. Çeyreğinde % 7,3, yılın tamamında % 7,4 büyümüştür. 2017 yılı büyümesi G-20 ülkeleri içinde (açıklanan) en yüksek orandır. Yüksek büyümede, Kredi Garanti Fonu kredileri ve genişlemeci maliye politikası belirleyici olmuştur.
KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRDE DÜŞÜŞ DEVAM EDİYOR
Dolar bazında ise, 2017 yılında GSYH artmamış, %1,4 oranında azalmıştır. Buna paralel olarak kişi başına GSYH, dolar bazında, Dünya Bankası yüksek gelir sınırına en çok yaklaştığımız 2013 yılından beri düşme eğilimini devam ettirerek 2017 yılında 10.597$ olmuştur. Son yıldaki düşüş %2,6’dır. Bu sonuçla, cari fiyatlarla dolar bazında kişi başına milli gelirimiz 2008 yılının bile 334 $ altında gerçekleşmiştir. Dolardaki enflasyon da dikkate alındığında, 2017 yılı kişi başına milli gelirinin 2008 yılının %17,3 altında olduğu görülecektir.
ÜRETİM TARAFINDA EN BÜYÜK KATKI HİZMETLERDEN GELDİ
Enflasyondaki artışa paralel olarak GSYH deflatörü 2008’den sonraki en yüksek seviyesine ulaşarak %10,8 olmuştur. Üretim yöntemiyle büyümeye en büyük katkı 4,1 puan ile hizmetler sektöründen, ikinci büyük katkı ise 1,8 puan ile sanayi sektöründen gelmiştir. 2017 yılında, reel olarak, tarım sektörü %4,7 oranında, sanayi sektörü %9,2 oranında, inşaat sektörü %8,9 oranında, hizmetler sektörü %7,6 oranında, ürün üzerindeki net vergiler %4,4 oranında büyümüştür.
HARCAMA TARAFINDA BÜYÜMEYE KATKI TÜKETİM VE İNŞAATTAN GELDİ
Toplam tüketimin milli gelir içerisindeki payı geçen yıla göre 1 puan azalarak %73,6 olmuştur. Harcama yöntemiyle büyümeye katkılara bakıldığında tüketimin katkısı %4,4, yatırımların katkısı ise 2,1 puandır. 2,1 puanlık yatırım katkısının ise hemen hemen tamamı (1,9 puanı) inşaat yatırımlarından gelmiştir. En nitelikli yatırım kalemi olan makine teçhizat yatırımlarının büyümeye katkısı ise sadece 0,1 puanda kalmıştır. Tüketim ve inşaat yatırımları kaynaklı büyüme, hiç de arzu edilen bir büyüme değildir.
2017 4.ÇEYREK BÜYÜMESİ DENGESİZ
Artan cari açığa paralel olarak, 2017 yılı 4.çeyreğinde Türkiye ekonomisi dengeleneme sorunu ile karşı karşıya gelmiş, 4.çeyrekte net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı azaltma yönünde 3,4 puan olmuştur. 2017 yılı 4. çeyreğinde %7,3’lük büyümenin 3,7 puanının stok değişiminden gelmesi dikkat çekicidir. 2017 yılı 4. çeyreğinde, üretim yöntemiyle büyümenin “stoklanamayan” hizmetler sektöründen, harcama yöntemiyle de stok artışından gelmiş olması birlikte düşünüldüğünde, çelişkili bir durum ortaya çıkmaktadır.
KAYNAK TAHSİSİNDEKİ ÇARPIKLIK RİSK YARATIYOR
2009 yılında %11,6 olan inşaat yatırımlarının milli gelir içerisindeki payı 2017 yılında  %17,2’ye yükselmiştir. Bu yatırımların çoğunun konut ve AVM yatırımları olduğu düşünüldüğünde, yurtdışından borçlanarak elde ettiğimiz kaynakların üretken olmayan bu alanlara bu kadar çok yönlendirilmesi, ekonominin önündeki en büyük risktir.
VATANDAŞIN BÜYÜMEYİ HİSSETMEMESİ NORMAL
Gelir yöntemiyle milli gelir incelendiğinde, ücret gelirlerinin işletme artığı lehine azaldığı görülmektedir. Yani emeğin payı azalmış, sermayenin payı artmıştır. Vatandaşın büyümeyi hissetmemesinin nedeni budur. Bu konuda sağlıklı bir denge bulmak, çalışanlara sadece enflasyon farkı değil, büyümeden de pay vermek gerekir.
BÜYÜMEDE ŞAMPİYONUZ AMA BEDELİ AĞIR
Sonuç olarak 2017 yılındaki yüksek büyümenin bedeli, artan bütçe açığı, cari açık ve dış borç ile yükselen faiz ve enflasyon olarak karşımıza çıkmıştır. Nitekim G20 ülkelerinde sadece büyüme oranında değil bu göstergelerde de en tepedeyiz. Bu sonuçlar, Türkiye ekonomisinin önünü açacak ve sağlıklı, sürdürülebilir, yüksek büyüme sağlayacak ekonomik reformların bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. MHP olarak TBMM’ye getirilecek reform paketlerinin destekçisi olacağız.