CANİK'TE 28 ŞUBAT ANLATILDI!
Canik Belediyesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'na Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi sürecinde katkı sağlamak amacıyla düzenlenen Yeni Türkiye Yolunda Konferanslar Seri
Canik Belediyesi tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'na Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi sürecinde katkı sağlamak amacıyla düzenlenen Yeni Türkiye Yolunda Konferanslar Serisinin üçüncüsünde 7-28 Şubat Süreci anlatıldı. Konferans öncesi konuşan Başkan Genç, kendisinin de 28 Şubat mağduru olduğunu söyledi.
Canik Belediyesi'nce düzenlenen Yeni Türkiye Yolunda Konferanslar Serisi'nin üçüncüsü Canik Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı ve Başbakana Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi sürecinde katkı sağlamak amacıyla düzenlenen konferanslar serisi kapsamında düzenlenen 7-28 Şubat Süreci konulu konferansta, gazeteci ve yazarlar önemli açıklamalar yaptı. Moderatörlüğünü Güneş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Turgay Güler’in yaptığı konferansa Siyasetçi-Yazar Savcı Sayan, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Ziya Cömert ve Star Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç konuşmacı olarak katıldı.
[gallery ids="45058,45059,45060"]
BEN DE 28 ŞUBAT MAĞDURUYUM
Konferans öncesi yaptığı konuşmada kendisinin de 28 Şubat mağduru olduğuna işaret eden Canik Belediye Başkanı Osman Genç, "Canik Belediyesi olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza Yeni Anayasa ile Başkanlık Sistemi sürecinde katkı sağlamayı görev bildik ve Yeni Türkiye Yolunda konferanslar serimizi başlattık. Biz bunu kendimize dert edindik. Çünkü belediye olarak bizim görevimiz sadece yol, kaldırım yapmak, çöp toplamak değildir. Yeni Türkiye’nin milli bir anayasa ve milli bir sisteme geçişi gerçekleşirse, 7 Şubatlar, 28 Şubatlar, 17-25 Aralık, 1960 ve 1980 darbeleri gibi bu ülkeyi zora sokacak girişimler olmaz. 28 Şubat bu ülkenin karanlık defterlerine karanlık bir yapı olarak geçmiştir. Sadece 28 Şubat değil, 17-25 Aralık da aynı bir darbedir. Dolayısıyla bunlar ülkemizin geleceğine vurulan önemli bir darbedir. Ben de 28 Şubat’ın mağdurlarından birisiyim” dedi.
ZAMAN VE CUMHURİYET SÜREKLİ PİŞTİ OLUYOR
Konferansta moderatörlük yapan Güneş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Turgay Güler de, Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği kararı eleştirerek, "Bugün Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Bu kararla birlikte Anayasa Mahkemesi ‘artık Türkiye’de casusluk yapılabilir’ demiş oldu. Türkiye'de artık casusluk yapmak serbest midir? Bu bir skandal. Verilen bu karar konuşulur. Paralel yapının yayın organlarında zil takıp oynamaya başladılar. Burada paralel yapıya mensup içeride olan FETÖ elemanlarının da benzer bir kararla dışarı çıkacağını zannediyorlar. Cumhuriyet Gazetesi bugün artık cemaatin bir yayın organı gibi. Manşetleri sürekli pişti oluyor. Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Türkiye dışarıda hedef alınmış, sürekli saldırılara maruz kalıyor. Asıl problem içeride. TBMM çatısı altında bulunan bir milletvekili 28 kişiyi öldüren bir teröristin taziyesine katılıyor. Bir başka milletvekili PYD’nin terör örgütü olmadığını söylüyor. CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi bir başka teröristin cenazesine katılıyor. CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem ‘İran ile Türkiye karşı karşıya gelirse ben İran’ın safında yer alırım’ diyor. Bunu toplum görüyor, her şeyin farkında. Farkında olduğu için de büyük bir sağduyu ve sabırla olan biteni izliyor. Bütün mesele milli ve yerli olmak. Mesele şu kumaşı Anadolu tezgâhında dokunanlarla dokunmayanlar arasında son 100 yıldır devam eden mücadele bu noktaya geldi” diye konuştu.
GALİP ÖZTÜRK'ÜN DOSYASINA NEDEN BAKILMIYOR?
Siyasetçi-Yazar Can Dündar da, Can Dündar ile Erdem Gül'ün Anayasa Mahkemesi'ne başvurusu ile Samsunlu işadamı Galip Öztürk'ün AYM'ye yaptığı başvuruyu karşılaştırdı. Galip Öztürk'ün 2-3 yıldır dosyasının bekletildiğini, ancak Can Dündar ile Erdem Gül'ün dosyalarının bekletilmediğini ileri süren Savcı Sayan, "Çok samimi bir itirafta bulunayım. Bugünkü kararla birlikte artık Şubat ayından nefret ediyorum. 7 Şubat operasyon, 28 Şubat hakaret. Bugün 25 Şubat, casusluk yapan insanları sen kalk bırak, ondan sonra da de ki 'ben Türkiye'de hukuku savunuyorum.' Türkiye’de eğer hukuk böyleyse, hukuk yoktur. Üstünlerin hukuku vardır. Hukuk sadece üstünlere işliyor. Demek ki Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir değişiklik oldu. Altına bir madde eklediler. ‘Bütün kanunlar sadece sivil halka uygulanır’ diye. Çünkü siyasetçinin dokunulmazlığı var. Gazetecinin dokunulmazlığı var. Memurun, askerin dokunulmazlığı var. Cezayı kime uygulayacaksın? Olsa olsa Canikli Mehmet ağaya uygulayacaksın. Başka kim kaldı ki? Var mı başka kimse? Eğer mesleğin gazeteciyse, adında Can ise isterse vatanı satsın. Sana suç yok. Ben buradan isyan ediyorum, böyle bir karar olmaz. Anayasa Mahkemesi kendini yerel mahkemenin yerine koyamaz. Mahkemelerde hukuk olarak neticelendikten sonra memnun değilsen, nasıl 1. mahkeme dururken Yargıtay’a gidemiyorsan Anayasa Mahkemesi’ne de gidemezsin. O zaman da bizim köydeki Ahmet de kız kaçırsın. Hiç mahkemeye gitmeden Anayasa Mahkemesi’ne gitsin. ‘Ben hak ihlaline uğradım. Kız kaçırdım. Kızı elimden aldılar beni cezalandırmayın’ desinler. Böyle bir şey olamaz. Bütün bunlar Türkiye’ye bir oyundur. Türkiye’ye tuzaktır. Demek ki Türkiye’nin yargısı da kuşatılmıştır. Ama herkes bunu net bir şekilde anlasın ki hiç bir kurum devletten ve Türkiye Cumhuriyeti’nden üstün değildir” şeklinde konuştu.
BAŞBAKANI AMELİYAT MASASINDA ÖLDÜRMEK İSTEDİLER
7 Şubat'ın çok önemli bir tarih olduğuna vurgu yapan Star Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç ise, “7 Şubat, baktığımız zaman ‘Ne var canım bir MİT Müsteşarı tutuklanmak istenmiş’ geçiştirilmeye çalışılır. 7 Şubat çok çok mühim bir tarihtir. Bu tarihte, ülkenin başbakanı ameliyat masasına yatacaktı. Bu ülkenin başbakanını ameliyat masasında öldürmeyi planlayan bir heyet, konsorsiyum vardı. Sağ çıkmaması üzerine siyasi projeksiyon yapan bir heyet vardı bu ülkede. Bereket geç yattı, hastaneye giderken yolda önceden söz verdiği bir tanıdığına uğramayı akıl etti. Bu sebeple hastaneye 1 saat gecikme ile gitti. Bu arada MİT Müsteşarı’na yönelik olarak savcıların girişimi ortaya çıktı. Mesele dönemin Başbakanı’na ulaştırıldı. Başbakan, bundan sonra sakın ifadeye gitmesinler talimatı verdi. MİT Müsteşarı ve tutuklanmak istenen diğer mensupların kendilerini korumaları, gizlenmeleri gerektiği söylendi. Eğer gözaltına alamaya gelen olursa, vur emri verilmesini talimatla duyurdu. Bu tür polisiye işler oldu. 7 Şubat’ta Türkiye direkten döndü. Bu tarihte darbeyi başaramayanlar, ayrıca bu tarih ‘One Minute’in bir tür rövanşını almaya kalkıştılar. Bunu 7 Şubat’ta başaramayanlar, hemen Gezi provokasyonunu devreye soktular. Gezi olayları baktığınız zaman çevreci eylemi gibi gözüküyor ama köprüden, havaalanlarından ve santrallerden rahatsızlarmış. Bunları bize duyurdular” dedi.
ERDOĞAN BU ÜLKENİN KİLİT TAŞIDIR
28 Şubat sürecinde özellikle başörtülü kadınların çok zorluklar yaşadığını dile getiren Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, "Ahmet Kekeç'in dediği gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekten hayatına kast ettiler. 7 Şubat günü Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına ameliyat masasında bizzat onun yaşamına kast ettiler. Bir saatlik gecikme onun hayatında ikinci bir aşamaya geldi. Yani kilit taşını oradan sökmek için bir hamle yaptılar. Yani bin yıl sonra Fatih'in torunu olarak vücut bulmuş ve bize liderlik yapan, gerçekten yolda yürümemizi bile değiştiren bir adamın hayatını almak istediler. Çünkü o kilit taşını oradan almak istediler. 28 Şubat sürecinin üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen anısı hala anıları taptaze olan bir kadınla konuşurken ağlamaya başladı. Kadıncağız, ‘Ben bunu travmayı atlattığımı düşünüyorum’ dedi. Ancak bana göre atlatamadığı her halinden belli idi. Bence bu travmanın ana merkezinde başörtülü imam hatipli ve üniversiteli kızlar vardı. Fakat aynı zamanda ‘biz başörtüsü ile üniversitelere girmek istiyoruz’ diye çabalarken ekranlarda bir Fadime Şahin vardı. Ağlak ama nedense ismi Müslüm Gündüz ile anılan, nedense ismi Ali Kalkancı ile anılan yani bir tarikat lideri olarak lanse edilen bir kadın vardı. Başörtülülerin tamamı Fadime Şahin olarak anlatıldı” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN SALDIRILARI USTALIKLA ATLATTI
28 Şubat'in herkes için bir facia olduğunu belirten Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Ziya Cömert, şunları söyledi: "Aslında hukukun olmadığı durumlar, olağanüstü yönetimlerin olduğu zamanlar her halükarda millet için, vatandaş için faciadır. 'Adalet mülkün temelidir' sözü hakiki bir sözdür. Benim bu zamana kadarki okuma ve yazma hikâyemin içerisinde yönetimle ilgili olarak gördüğüm en kıymetli söz budur. Adaletin ortadan kalktığı dönemler faciadır. 28 Şubat biraz böyle bir şeydi. Kendi çocuklarım üniversite için sınavlara girmeye çalışırken kızlarımın kapıdan içeri girmesini seyredemiyordum, ortadan kayboluyordum. Çünkü kızlarım başörtülüydü ve kapına neyle karşılaştıklarına şahit olmak istemiyordum. Bunun daha şiddetlisini birçok insanımız yaşadılar. Bu milletin çocuklarına bu kadar adilik yapılmaz. Bu ülkede başında örtü olan herkesi mahcup edecek bir başörtüsü tablosu çizdiler. Çünkü bizi görenler bizi Fadime Şahin gibi biri olduğumuzu düşünebilirler. Böyle bir atmosferi yaşadık. Gezi hadiselerinde devlet ricalinin bocaladığına da tanık olduk. 17-25 Aralık’a da tanık olduk. Bunlar çok şiddetli devlete ve millete kast eden, cana kast eden saldırılardı. Bu saldırılardan şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan çok büyük bir ustalıkla ve başarıyla çıktı. Erdoğan’ın bu tür şiddetli cana kast eden saldırılar karşısında bunlarla baş etme kabiliyeti var. Bu şimdiye kadar Türkiye’de hatta dünyada başka bir siyasetçide böyle bir kapasite ve kabiliyet yok. Başka birisi olsaydı düşerdi. Obama ve Putin olsaydı düşerdi. Bu saldırıları yapanlar her harekete geçişlerinde düşüreceklerinden emin olarak harekete geçtiler.”
SAMSUN'UN HAKKI İADE EDİLMELİDİR
Konferansın ardından Canik Belediye Başkanı Osman Genç, Ülke TV'de moderatörlüğünü Güneş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Turgay Güler’in yaptığı, Siyasetçi-Yazar Savcı Sayan, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Ziya Cömert ve Star Gazetesi Yazarı Ahmet Kekeç'in de yer aldığı "En Sıradışı" programına katıldı. Programda gazeteci ve yazarların sorularını yanıtlayan Genç, Canik'te 12 yılda eğitimden kültüre, kentsel dönüşümden ticarete kadar çok önemli yatırımlar yaptıklarını söyledi. Başkan Genç ayrıca, geçmişte hakkı yenilen Samsun'un hakkının iade edilmesi gerektiğini de dile getirdi.
şokhaber.net