Çarşamba Ovası ve Biyokütle Santrali Meclis gündeminde...
CHP'nin, Çarşamba Ovası'nda başta biyokütle enerji santralinin yarattığı kirlilik olmak üzere, ovanın tarımsal niteliğini kaybetme riskinin bütün boyutlarıyla incelenmesi ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi istemiyle Meclis Araştırması açılması önerisi verdi.
CHP'nin, Çarşamba Ovası'nda başta biyokütle enerji santralinin yarattığı kirlilik olmak üzere, ovanın tarımsal niteliğini kaybetme riskinin bütün boyutlarıyla incelenmesi ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi istemiyle Meclis Araştırması açılması önerisi AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Genel Kurul'da önerge hakkında, iktidar partisi adına Samsun milletvekillerinden birinin değil Kars Milletvekili Yunus Kılıç'ın konuşma yaparak, santrali savunması dikkat çekti.
TBMM Genel Kurulu'nda dün, CHP Parti Meclisi Üyesi ve Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu'nun hazırladığı ve 20 milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığına sunduğu Çarşamba Ovası ve Biyokütle Santrali konulu araştırma önergesinin gündeme alınması talebi görüşüldü. CHP'li Hancıoğlu, Genel Kurul'daki konuşmasında tarımsal SİT alanı statüsündeki bir ovanın orta yerine biyokütle enerji santrali kurulduğunu, bu yapılırken her şeyin ‘oldu-bitti’ye getirildiğini ifade ederek şöyle devam etti; "Bu oldu-bitlilerin en somut ve en güncel örneğiyse tarımsal SİT alanı statüsündeki bir ovanın ortasına enerji santrali kurulurken, bu santral için “ÇED raporu gerekli değildir” diye bir karar alınmasıdır. Düşünebiliyor musunuz; santral, günde yaklaşık bin 500 ton yeraltı suyu kullanacak, yakma işleminden arta kalan sıvı atıklar dereye deşarj edilecek, ovanın suyu, toprağı, havası kirlenecek ama burası için ÇED gerekli olmayacak! Bunu asla kabul etmiyoruz! Zaten, bilim de kabul etmedi… ‘ÇED raporu gerekli değildir’ kararının iptali istemiyle açılan davada görevlendirilen bilirkişi heyeti, ÇED Raporu'nun bu tesis için bir zorunluluk olduğuna hükmettiler."
Santralin, proje tanıtım dosyasında olmamasına rağmen, taahhütlerini yerine getirmeyip atık suyunu da Abdal Deresi'ne deşarj ettiğini belirten Hancıoğlu "ovada, halk sağlığı bakımından, su kaynakları bakımından, tarımsal açıdan, son derece olumsuz ve geri dönüşü imkânsız etkiler oluşmaya başladı" dedi.
Yeraltı Suyu Bitiyor, Sondaj Maliyeti Cep Yakıyor
Konuşmasında, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün SPI metodu ile hazırladığı yıllık meteorolojik kuraklık haritasını da gösteren Hancıoğlu "Bu haritada, ‘olağanüstü kuraklık’ yaşanan bölgeler siyah renkle işaretli ve Çarşamba Ovası simsiyah durumda. İşte bu kuraklık, Çarşamba Ovamızın yeraltı su kaynaklarını da olumsuz yönde etkilemektedir" ifadelerini kullandı. Kuraklığın, yeraltı sularını azalttığını, birkaç yıl öncesine kadar 3-5 metreden sondaj yapan çiftçilerin bugün artık 10 metre, 15 metre derinlikte su bulabildiklerini vurgulayan Hancıoğlu "5 metreden çıkarılan suyla 15 metreden çıkarılan suyun maliyeti arasında dağlar kadar fark var. Yani Çarşamba Ovasında, tarımsal sulamada kullanılan enerjinin mali yükü, daha bugünden can yakmaya başladı. Elektrikle Samsun'da, birilerinin cebi doldurulurken; çiftçimizin cebi boşaltılıyor" dedi.
Türkiye'nin enerji üretim kapasitesinin yarısı atıl durumdayken Çarşamba Ovası'nın ortasına kurulan bir santralden üretilecek enerjiye ihtiyaç olmadığını ifade eden Hancıoğlu sözlerini şöyle tamamladı; "Milletin Meclisi’nde bir araştırma komisyonu kurulsun, Çarşamba Ovası'nın maruz kaldığı kirlenme ve tarımsal niteliğini kaybetme riski bütün boyutlarıyla incelensin, alınması gereken önlemler belirlensin istiyoruz. Takdiri, yüce meclisimize; değerlendirmesini de milletimize bırakıyoruz."