CEZAEVLERİNDE 668 BEBEK VAR

Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av

Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av. Tufan Akcagöz, cezaevlerinde 668 bebek ve 17 bin kadının olduğunu ve bu rakamların ülke tarihinde bir ilk olduğunu söyledi. Yaşadığımız olağanüstü sürecin de bunda büyük etkisi olduğunu söyleyen Akcagöz, “Cezaevlerinde 668 bebek ve 17 bin kadın olduğu söyleniyor. Bu rakamlar oldukça ürkütücü. Yaşadığımız sürecin ve olağanüstü gelişmelerin de bunda etkisi olduğu şüphesizdir. Ancak, bu sayının üzerinde durulması gerekir. Cezanın şahsiliği unutulmamalıdır. Kaldı ki, ortada bir hüküm de yoksa tedbir olarak uygulanan bir tutukluluktan bahsetmek mümkün ki, Mahkemelerin biraz daha esnek davranması ve alternatif tedbirleri değerlendirmesi gerekir. Yani, bu kadar çok sayıda bebeğin, anneleriyle beraber cezaevlerinde kalması yürek burkan bir olay olarak karşımızda durmaktadır. Adalet Bakanlığı, bu konuda bir çalışma başlatabilir. Bebek yaştaki çocukların cezaevi koşularında yaşamaya mecbur kalması, endişe verici” dedi.
Adalet Bakanlığı’nın, yargının üzerinde baskı oluşturabilecek ve yargının tarafsızlığını zedeleyecek tutum ve açıklamalardan kaçınması gerektiğinin altını çizen Tufan Akcagöz, “Adalet Bakanı, yargı mekanizmasının iyi işlemesi için gerekli tedbirleri almakla mükelleftir ama bunu, amir sıfatıyla yapıyor değildir. Bunun iyi anlaşılması gerekir. Yargı görevini ifa edenlerin, yargının bağımsızlığını zedeleyecek baskılara maruz bırakılması, insanların bu kurumlara olan güvenini de zedeler. Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte, kuvvetlerin birbirinden keskin biçimde ayrılacağı ve yargı bağımsızlığının da tam olarak sağlanacağı iddia ediliyordu. Henüz bu rejime geçmiş değiliz. Henüz geçmeden bile, bunun doğru olmadığı ve yasama, yürütme ve yargının kaderinin, tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğunun işaretlerini görüyoruz. 15 Temmuz’dan sonra, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, liyakata dayalı bir sistemden bahsetmiştik. Yani, birlerinin adamı olan değil, o işin adamı olan, o göreve layık olan kişi o göreve gelsin demiştik. Aradan geçen zamanda, bunun hiçe sayıldığını gördük. Toplumun bütününü kapsamayan, sadece kendisine oy ve destek veren kişileri himaye eden bir yapı, ötelenen kesimin idarecisi olma özelliğini kaybeder. Devlet, hangi siyasi partiye oy verirse versin, tüm vatandaşlarına eşit mesafede durmak zorundadır. Aksi, kaos doğurur. Şimdi, yerel seçimler gelmeden yerel yönetimler dizayn ediliyor. Belediye başkanları istifaya zorlanıyor. Tek bir kişinin iradesi, tüm kurumların üzerinde hissediliyor. Demokrasi, kitapta var, uygulamada yok” diye konuştu.