ÇOCUK HAKLARI...

ÇOCUK HAKLARI

ÇOCUK HAKLARI...

20 Kasım tarihi “Dünya Çocuk Hakları” günü olarak kutlanmaktadır.
Müslüman bir toplumda böyle bir güne ihtiyaç yoktur.
İslam, başta insanlar olmak üzere,  her varlığın olduğu gibi, insanlar içindeki her grubun hakkını da doğuştan tanzim etmiştir.
Çocuklar, İslam fıtratı üzerine doğar.
Fıtrat üzere doğan çocukların en büyük hakkı, bu fıtrat üzere eğitilip, büyütülmeleridir.
Zira çocukların doğuştan sonra farklı din ve inanç mensubu olmaları anne-babalarının etkisiyle olmaktadır. Peygamberi tarif böyledir.
Bir toplumda çocuklardan şikâyetçi olunuyorsa, şikâyetçi olanlar, üzerlerine düşen temel sorumlulukları yerine getirmemişlerdir.
Şikâyetçi olmak, sorumluluk değil aksine acziyettir.
Her çocuk, anne kucağından, baba ocağında topluma açılır.
Yine her çocuk, öğretmenin önünden, imamın yanından geçerek topluma karışır.
Bu süreçlerden geçerken, hiç bir sorunları ve haksızlıkları söz konusu değildir çocukların.
Fıtrat üzere doğan çocuklar,  fıtrat üzere eğitilip, büyütülmezlerse hiç şüphesiz çok sevilen çocuklar, çok nefret edilen bir duruma geçerler.
Nedir  çocuk hakları?
Çocuklar, haklarını kimden alacaklar?
En önemlisi de, çocukların haklarını kim neye göre belirleyecek?
Çocukların hakların belirleyen aktörlerin zihni kodları çocuk haklarına yansıyacak mı?
Bu soruları hem çoğaltır, hem de kapsamını genişletebiliriz.
Ancak, ne yaparsak yapalım, beşeri arayışlarla, ilahi lütuf olan çocukların hakları, onları yaratan Rablerinin sunduğu haklara ulaşamaz.
En önemli hakkın eğitim olduğunu düşünüyoruz.
Eğer, çocuklar fıtrat üzere yaşayacaklarsa, eğitimlerinin de fıtrat merkezli olması gerekir.
Fıtrata uygun eğitilmeyen çocuklara sunulan hiçbir beşeri hak doyurucu olmayacaktır.
Hele, beşeri hakları belirleyenlerin zihniyet kodları fıtrat değerlerine ters düşüyorsa, onların sunduğu hiç bir hak huzur ve çözüm merkezli olamaz.
Çocuklara sunulan sosyal ve maddi merkezli haklar, onların fıtrat yaratılışlarına uygun değilse, onlara hak bile diyemeyiz. O hak diye sunulanlar, günü kurtarmanın, tribüne oynamanın yansımasıdır ki, çocuklar için değil, esasta o hakkı sunanların kendi gizli hesapları içindir.
Çocuklara hak sunulacaksa, doğuş fıtratlarına uygun eğitilip, büyütülmelerinin onlara hak olarak sunulması yetecektir. Bu da doğuştan Rablerinin onlara sunduğu haklarıdır.
Öyleyse! Çocukların doğuştan gelen haklarını ellerinden almamak, onlara hak olarak yeter. Eğer verilecekse, fıtrat merkezli hakların önünün açılması onlar için en büyük hak kazanımı olacaktır.
Müslümanların, İslami değerlerin dışında başka değerlerin ürünü olan haklar peşinde koşmasına ihtiyaç yoktur.
İslam, kendisine inananların huzur ve mutluluğunu tanzim etmiştir.