Diyanetin Açıklaması Doğru Da...

Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, 24 Nisan'daki Cuma Namazı hutbesinde zina ve eşcinsellikle ilgili söylediği sözler, biranda coronavirus tartışmalarının bile önüne geçti.

Kimileri Ali Erbaş'ı eleştirdi, kimileri de destekledi.
3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren tek başına iktidar olan Ak Parti, AB Normları adı altında gerek Anayasa, gerekse de kanunlarda birçok düzenlemeler yaptı. Bu milletin yıllardır kabullendiği normlar yok sayılarak, AB Normları kabul edildi.
İşte bu AB Normlarından biri 2004 yılında TCK'da yapılan düzenleme ile zinanın suç olmaktan çıkarılması, diğeri de İstanbul'da 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 24 Kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı Kanun'la onaylanan, 66 maddeden ibaret olan ve LGBTİ'yi meşru hâle getiren İstanbul Sözleşmesi'dir.
Zina suç olmaktan çıkarılırken, LGBTİ meşru hâle getirilirken hiç sesi çıkmayan Diyanet, bir anda hiç gündem olmamasına rağmen zina ve eşcinsellik hakkında konuştu. Hem de en yetkilisi ile...
22.06.1965 tarih ve 633 sayılı Kanun'la "İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur."
Aslî görevi bu şekilde belirlenen Diyanet İşleri Başkanlığı, din konusunda toplumu aydınlatma görevini; camiilerde verdiği vaazlar ile yerine getirebilmektedir. Bu vaazların içeriği ve konuları, Anayasa'ya ve Kanunlara aykırı olamaz.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yapmış olduğu son konuşma, yukarıda bahsettiğimiz Kanunlara aykırılık teşkil ediyor mu?
Kur'an; zinaya giden yolları, faizi, içkiyi, kumarı, eşcinsel ilişkiyi, domuzu, Hristiyanları ve yahudileri dost edinmeyi vb. tüm malayani işleri yasaklamışken, Kanunla serbest kılınan bu haramlara karşı Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet personeli ne yapmalı? Sonuçta 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi Devlet Memuru değiller mi?
Diyanet İşleri Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet İşleri Personelleri her kurum ve personelleri gibi eleştirilebilir. Ama "sesi çağlar öncesinden gelen bu şahıs, söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşaa ederek, zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak" gibi cümlelerle; inanç değerlerimize hakaret etme, alaya alma, küçümseme de hiç kimsenin haddi değildir, olamaz da.
Ayrıca, gerek zinanın suç olmaktan çıkarılma aşamasından bu zamana kadar, gerekse de İstanbul Sözleşmesi'nin imza ve devamı sürecinde, iktidara bu anlamda en sert tepki ve eleştiriyi Saadet Partisi yapmışken, her dönem kendine bir sahip bulma meziyetine sahip bazı aymazların, Saadet Partisi'ni ve Genel Başkanı'nı, Ali Erbaş'ın açıklamalarının karşısındaymış gibi göstermeleri, en basit ifadeyle aşağılık bir davranış "değil midir?"