Doğu Türkistan'da Vakit; Zulmü Görme ve Bitirme Vakti
Samsun Memur-Sen İl temsilcisi Nejdet Güneysu, Doğu Türkistan'da yaşanan zülüm ile ilgili yaptığı açıklamada; Bugün Cenevre'de BM İnsan Hakları Komisyonunda Çin Hükümetiyle karşılıklı olarak Çin'deki
Bugün Cenevre’de BM İnsan Hakları Komisyonunda Çin Hükümetiyle karşılıklı olarak Çin’deki insan hakları ihlallerinin değerlendirileceği bir toplantı düzenlenecek.
Bugünkü yapısına rağmen BM’nin, Çin’in Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği jenosidi/soykırımı en azından dünya kamuoyuna duyurması bakımından önemsiyoruz.
Çin, Doğu Türkistan’da bir soykırım gerçekleştiriyor.
Bunu yaparken de kendince meşrulaştırıcı bazı politik argümanlar geliştiriyor.
Zaten modern dünyada bütün katliamlar, zulümler bu kılıf altında, yani masum gibi görünen teoriler ve politik söylemlerle gerçekleştiriliyor.
Bu söylemin altında neler gizli, gelin birlikte bakalım.
Yükselen ejderha olarak gösterilen Çin, komünist parti oligarşisi altında tam bir kölecilik düzeni kurmuştur. Bu yüzden, insan hakları ihlalleri bütün ülke sathına yayılmıştır.
Bugün Çin’in zenginlerinin kimliğine baktığınız zaman hep Çin Komünist Partisinin yöneticilerinin çocukları olduklarını görürsünüz. Bunlara küçük prensler denilmektedir. Çin rüyası pazarlanan budur.
İşte, “sosyal-ekonomik reformlar” bu küçük azınlık için geliştirilmiş sömürü politikalarının kılıfıdır.
Değerli dostlar, bu gerçek anlaşılmadan, Doğu Türkistan’da neler oluyor sorusunun cevabını tam olarak anlayamayız.
Peki, sosyal-ekonomik reformlar adı altında nasıl bir politika izleniyor?
Yukarıda dediğimiz gibi Doğu Türkistan’da 1949 yılından bu yana yaşanan bir zulüm var.
Bir noktada bu zulmün temelinde Doğu Türkistan’ı Müslüman Uygur Türklerinden arındırmak yatıyor. Bu politika işgalin ilk yıllarından bugüne kadar aralıksız uygulandı.
Özellikle 1960’la 1990 arasında başkent Urumçi’nin güney doğusundaki Lop Nor çölünde yapılan atom denemeleri neticesinde onbinlerce Uygur Türkü radyoaktif maddeler yüzünden ölmüştür.
Şimdilerde ise bizzat Çin Komünist Partisinin geliştirdiği politikalarla insanlar, ya ölüme sürükleniyorlar ya da yerlerinden yurtlarından ediliyorlar.
Çin fikri ıslahat adı altında bir milyondan fazla insanı hapishanelerde tutuyor.
Çin komünist yönetimi ‘Kardeş Aile’ projesi adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek Uygurların aile birliğini dağıtıyor.
2003 yılında Doğu Türkistan’daki bütün okullarda Uygurca yasaklandı. O tarihe kadar eğitimini Uygurca yapmışların diplomaları elinden alındı. Mühendis, doktor, profesör, öğretmen bütün akademik kadro bir günde “vasıfsız işçi” yapıldı.
Çin’in Doğu Türkistan’da tek orijinal ürünü işkencedir, zulümdür. Bu yönüyle “Çin işkencesi” tabirinin bugünkü somut karşılığı Doğu Türkistan’da her gün değil her an yaşanıyor. Çin sadece yaşayanları öldürmüyor; doğacak olanların da hayata gelmesine engel oluyor.
Nüfus planlaması altında anne karnındaki dokuz aylık bebeği sezeryanla alıp katleden Çin hükümeti, terör söylemleriyle oluşturduğu sahnede İslam medeniyetinin kadim bölgelerinden biri olan Doğu Türkistan’ı insansızlaştırmaya ve müslümansızlaştırmaya hunharca devam ediyor.
Kur’an okumanın, terör eğitimi, namaz kılmanın terör eylemi ve oruç tutmanın devlete başkaldırı olarak ilan edildiği Doğu Türkistan fotoğrafı Çin’in bu yüzyıla hediye ettiği utanç tablosudur.
Buradan SAMSUN MEMUR-SEN ailesi adına Çin hükümetine seslenmek istiyoruz.
Doğu Türkistan İslam Medeniyetinin kadim bölgelerinden biridir.
Hangi politikaları uygularsanız uygulayın, hangi söylemin arkasına gizlenirseniz gizlenin; Biz insanlığın vicdan sesi olarak Doğu Türkistan’ın yanında Çinin ve zulmünün karşısındayız.