EYLÜL AYI ENFLASYONU MEMURLARIN CEBİNİ KEVGİRE ÇEVİRDİ!...
BASK Samsun İl Temsilcisi Bayram UZUNOĞLU Eylül ayı enflasyon oranının açıklanması nedeniyle yaptığı basın açıklamasında; açıklanan oranın başta memurlar olmak üzere ücreti ile geçine
Yeni Ekonomi Programı adıyla kamuoyuna sunulan Orta Vadeli Program (2019-2021) öngörülerinin şimdiden çöktüğünü, belirten UZUNOĞLU, basın açıklamasında şöyle dedi:
“TÜİK tarafından açıklanan rakamlara göre Eylül ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) bir önceki aya göre % 6.30, Aralık ayına göre ise % 19.37 oranında artmıştır.
Temmuz ayında memur ve emeklilerine verilen % 3,5 artış dönemin bitmesine üç ay kala erimiş, memur ve emeklileri % 5,84 alacaklı hale gelmiştir.
MEMURLAR YOKSULLAŞIYOR
BASK/AR-GE Birimi tarafından yapılan araştırmaya göre; TÜİK’in açıkladığı Eylül ayı enflasyon oranı, bekâr memurlar üzerinden (çalışmayan eş ve çocuk yardımları hariç) değerlendirildiğinde kayıpların özeti şudur:
12/1 derece ve kadrodaki bir hizmetlinin aylığının, sadece Eylül ayı enflasyonu ile 179,26 TL’lik kısmı erimiştir.
Aynı şekilde;
* 9/1 derece ve kadrodaki bir memurun sadece Eylül aylığındaki erime 192,10 TL,
* 7/1 derece ve kadrodaki bir öğretmenin sadece Eylül aylığındaki erime 246,22 TL,
* 8/3 derece ve kadrodaki bir pratisyen doktorun sadece Eylül aylığındaki erime 314,16 TL,
* 12/3 derece ve kadrodaki bir hemşirenin sadece Eylül aylığındaki erime 210,76 TL,
* 1/4 derece ve kadrodaki bir mühendisin (büro) sadece Eylül aylığındaki erime 333,70 TL olmuştur.
Asgari ücretlilerin Ocak ayında aldıkları 199,06 TL tutarındaki artışın tamamı, yılın ilk dokuz ayında erimiş, asgari ücretle çalışanlar cepten yemeye başlamıştır.
TOPLU SÖZLEŞME REVİZE EDİLMELİDİR
Açıklanan TÜİK oranları, 2018 yılı için öngörülen % 20.80’lik enflasyon hedefinin tutmayacağını göstermektedir.
Memurlar ve emeklileri yoksulluk sarmalı ile karşı karşıyadır.
Yüksek enflasyon, memurların satın alma gücünü azaltmakla kalmayıp yoksulluk riskinin tabanını genişletmektedir.
Kredi ve kredi kartı faizleri hızla yükselmeye devam ederken, bankalar memurlara verilecek kredi miktarını sınırlama yolunu seçmiştir.
Okulların açılmasıyla eğitim harcamalarının arttığı, kışın yaklaşması nedeniyle ısınma maliyetlerinin yükseldiği, % 15’lik vergi diliminden % 20’lik vergi dilimine geçiş nedeniyle vergi yükünün arttığı bir dönemde, yılın bitimine 3 ay kala memurlar gerçekten büyük bir sıkıntı ile, geçim sıkıntısı ile, yoksullaşma korkusu ile karşı karşıyadır.
Hükumet ile imzalanan ve artık komik hale gelen 4. Dönem Toplu Sözleşmesi, Ekim ayından itibaren revize edilmeli, 2018 yılının kalan bölümü için ek ödeme, 2019 yılı için ise yeniden belirleme ile memurların ve emeklilerinin kayıpları karşılanmalıdır.
Memur ve emeklilerinin satınalma gücündeki kayıplar artarak devam etmekte olup iç talebi de etkilemektedir. Piyasada daralma meydana gelmektedir. Faiz oranları yükselmektedir. Büyüme yavaşlamakta, işsizlik artmaktadır.
Bu şartlarda Orta Vadeli Programda öngörülen vergi gelirleri artışının gerçekleşme şansı bulunmamaktadır.
Kriz bahane edilerek ücretlerde baskılama yöntemine başvurulması iflas ve konkordatoya başvuranların sayısı artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Acil olarak tedbir alınması gerekmektedir.
Piyasanın dopinge ihtiyacı vardır.
TÜKETİCİ KREDİLERİNDE YENİDEN YAPILANMA KAÇINILMAZ
Memur ve emeklilerin enflasyon kayıplarını karşılanması halinde, piyasada canlanma meydana geleceği açıktır. Zira memur ve emeklilerine yapılacak ödemeler anında piyasaya dönecek, piyasa hareketlenecektir.
Kayıtdışı ekonominin önlenmesi için çalışmalar yürütülürken memur ve diğer ücretlilerin vergi yükünün azaltılması, hafifletilmesi gerekmektedir.
Vergi borçlarında yapıldığı gibi tüketici kredilerinde de yeni yapılanmaya ihtiyaç vardır.
Gelir dağılımında adaletin sağlanması ve yoksullukla mücadele için yeni sosyal politikalara ihtiyaç vardır.
Aksi halde piyasadaki iflaslara memur iflasları eklenecek, yüzbinlerce memur sadece icralık olmakla kalmayacak, icralık oldukları için disiplin süreçleri işletilecek ve çalışma barışı bozulacaktır.
Bu nedenlerle, bir kere daha toplu sözleşme hükümlerinin revize edilmesi ve memurların kayıplarının karşılanması böylece memurların ve emeklilerinin rahatlatılarak yoksullaşmalarını önlenmesi gerektiği görüşümüzü hatırlatarak istiyorum.”