Ferruh ÇETİN'den anılar... ŞEYTANA KÜLAHİ TERS GİYDİREN

Ferruh ÇETİN'den anılar

Ferruh ÇETİN'den anılar...

ŞEYTANA KÜLAHİ TERS GİYDİREN OF'LULAR KİMDUR ? ( 1)

Bizim gazetenin yazı işleri müdürlerinden Nedim Aydın da Ofludur malum. Benim bu gibi enteresan konuları dizi olarak gazete sayfalarına taşımamdan bu yana takılıp duruyordu; "Of'luları da yaz" diye…
İşte 3 gün sürecek bu araştırma yazı dizimizde Of'luları anlatmaya başlıyoruz.
Oflular enteresan ve nevi şahslarına münhasır kişilerdir.
Deli dolu adamlardır.
% 90'ı inşaat işindedir % 89'u ise müteahhittir.
Her ne kadar neşeli ve güler yüzlü, espritüel olsalar da, sinirlendiklerinde hiçte hoş şeyler yaşanmaz.
Silahları ise vücutlarının bir organı gibidir.
Vatansever insanlardır.
Trabzon merkez ve Rize'yle biraz araları açıktır.
Son zamanlarda moda oldu il yerine memleket olarak ilçeyi söylemek, hâlbuki bunu ilk başlatan Oflulardır. Çünkü Of tek başına il olabileceğine inanmıştır.
Vakt-i zamanında "Trabzon'a mı yoksa Rize'ye mi bağlayalım sizi" diye sormuşlar Oflulara, Oflular ise bizi direk Allah'a bağlayın demişlerdir.
Ofluları belki de en güzel şu cümlelerle anlatabiliriz :
OFLULARI ANLATAN EN GÜZEL ŞİİR
Of Trabzonin kazasi, belalidir orasi...
Rizeylan Trabzonlan biraz açik arasi...
Konuş be Keleşoğlu şimdi geldi sirasi...
Dinlemez babasini, dinlemez amcasini...
Ofli zora düştü mü çeker tabancasini...
Delikanli adamun delikanli amcasi...
Her toplumda konuşur Oflinin tabancasi...

Her gün biri vurulir bi sizden bi de bizden...
Her sene bir fırtına eser Karadenizden…
Babaların babasi çıkar Karadenizden...
Saçına aklar düştü arkadaşım nazardır...
Ofliya yanlış yapma akıbetin mezardır...
Her hafta bir akraba biriylan çatişiyi...
Belki bir ay zarfında vurdular on kişiyi…
OF'UN TARİHÇESİ
Ophiussa veya Ophiusa Eski Yunancada "yılanların yaşadığı yer" anlamına gelmekte olup başta Portekiz, Rodos ve Marmara Denizi'ndeki Avşa adası olmak üzere çok sayıda yerleşim antik çağda bu adı taşımıştır. Gerçekte Antik çağ yazılı kaynaklarında Of "OPIUNTE" adıyla geçmektedir ve eski Lazca "OPUTHE"= (Yerleşim yeri; köy) anlamını ifade eder. Trabzon Of ve hinterlandında Lazların arkaik öncülleri olan Kolhis veya Tzan kabilelerini yaşadığı tarihsel tanıklıklarla sabittir.
Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Hâlbuki bölgeye Yunan kolonileri gelmeden önce birçok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede yerli kavimler bulunmakta idi. Bu insanlar muhtemelen en eski çağlardan beri bu toprakların yerlileri olarak Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşamaktaydılar. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan yerli kabileler bağımsız topluluklar olarak yaşamışlardır.
Bölge, Roma İmparatorluğunun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hâkimiyet, 1204 yılında Latinlerin İstanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans İmparatorluğunun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kalır.
HIRİSTİYANLIĞI KABUL EDERLER
4. yüzyıl başlarında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmi din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı.
Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hıristiyanlığa geçmeye başladılar. Hıristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmi dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yüzyıldan sonra Papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira Papazlar "İncil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. İzlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.
Yörede, diğer yandan Kumanlar Gürcistan'da uzun süre kaldığından Hristiyanlığı benimsemişlerdi.
MÜSLÜMANLIĞA GEÇİŞLERİ
Of ve çevresi 1461 yılında Trabzon'un Fatih tarafından fethedilmesiyle Osmanlı İmparatorluğunun eline geçmiştir.
Bu tarihten sonra gittikçe müslümanlaşmışlardır.
Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valiliği sırasında da yoğun kuman iskânları ile nüfusu artmıştır. 1717 yılında Rizeli kuman soylusu Tuzcuoğlu isyanında Tuzcuoğlu Memiş Ağa, kaçarak Oflulara sığınmışlar, Osmanlı Ordusu Ofluları kırmaya başlamasına rağmen kendilerine sığınan Memiş Ağa teslim edilmemiştir. Ancak Memiş Ağa kendi isteği ile Ofluların kırılmaması için teslim olmuştur.
Oflular bölgenin tarıma elverişli olmayışı nedeniyle ya gurbete ya eğitime yönelmişlerdir. Bu doğrultuda koskoca Osmanlı İmparatorluğunun din adamı yetiştiren müesseslerinin çoğu İstanbul'dan sonra Of'ta olmuştur.                                       ( DEVAMI YARIN)