Her bir metrekareye...

Trabzon'da Nostalji Her bir metrekareye bir sanatkârın düştüğü bu şehir sanatkârla sanatı buluşturan yegâne iller arasında yer alır

Trabzon’da Nostalji

Her bir metrekareye bir sanatkârın düştüğü bu şehir sanatkârla sanatı buluşturan yegâne iller arasında yer alır.

Bu şehir ta Gazipaşa Caddesi, Turan garajı, eski belediye arkası, Yıldız garajı, Değirmendere’de Hayali garajına yalnız Trabzon’dan değil Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Van, Kars, Iğdır, Erzincan, Artvin, Rize ve Giresun’dan bakım onarım veya tamire araçlar getirilirdi. Tamirciler ve parçacılar akşama kadar yağın pasın içinde çalışır akşam oldu mu Karadeniz restoran, Kuyu restoran, Orkide gazinosu gibi en görkemli restoranlarında masa kurup günün yorgunluğunu atarlardı.

Etrafımızdaki vilayetlerden şehrimize gelen misafirlerini ağırladılar. Karadeniz ve Ege yolcu gemileri her Salı günü İstanbul’dan yola çıkar bir gece Zonguldak, bir gece Samsun veya Sinop limanda demir atardı. Cuma günü öğle saatlerinde Trabzon limanına yolcu, yük ve araç indirip Hopa açıklarında ikmal yaptıktan sonra aynı vilayetlere uğrayıp İstanbul’a dönerdi.

O günlerde yollar bu kadar konforlu bu kadar güzel dümdüz olmadığından halkın bu gemilere yoğun ilgisi vardı. Armenik dağı, Koçboynuzu virajlarını dolaşmamak için kazaya uğramamak için gemi ile yolculuk daha fazla tercih edilirdi. O günlerde (faroz) Yalı mahallesinde her evde fanila ve peştamal dokuma tezgâhı vardı. Vakfıkebirlilerin yoğun yaşadığı bu mahallemizde üzüm üzüme baka baka kararır misali herkes bir tezgâh kurmuştu. Hızırbey mahallesi (sotka) de ise kilim ve balık ağı dokuma tezgâhları vardı. Benim dedem Mahmut Ergül ve anneannem her ikisi de süper balık ağı dokur hemen yanındaki evde Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş’in babası Osman Güneş ve annesi Fadime Güneş kilim tezgâhında kilim dokurdu.

Bizim dedelerimiz ninelerimiz üretir evinin bütçesine katkıda bulunurdu. Akçaabat ilçemizde her evde bir müzik enstrümanı vardı. Ud çalan eğlenen analarımız yaşardı. En önemli sanatçılar körfez restorana sahne almak için koşardı. Gece geç saatlere kadar Trabzon’a bat pazarına minibüs seferleri yapılırdı. Yalı mahallesindeki kahvehanede müzikli geceler yapılır ve Ayasofya müzesi arkasında iki gazino tıka basa adam dolardı. Günler öncesinden rezerve alırlardı. Futbolun mabedi Kavak meydanda çamurların içinde yetişen futbolcumuz, sporcumuz, voleybolcumuz, basketçimiz ve hatta gülleçimiz dünya şampiyonlukları için yarışırdı.

Biz böyle bir şehirde yaşadık. Ancak gelecek nesillere böyle bir şehir teslim edemediğimiz için üzgünüz. Bu şehir kendi değerlerinden uzaklaştığı için üzülüyorum. Namazı Allah rızası için değil de birilerine yaranmak için kılanları gördüğüm.

Trabzon bu değildir. Benim Trabzon’um bu değildi!