İHANET VE SAVAŞLARIN ORTASINDA SUNİ BİR DEVLET!

NET VE SAVAŞLARIN ORTASINDA SUNİ BİR DEVLET! Siyonizm, sanıldığının aksine 19

İHANET VE SAVAŞLARIN ORTASINDA SUNİ BİR DEVLET!

Siyonizm, sanıldığının aksine 19. yüzyılın sonlarında gündeme gelmiş bir fikir değildir. Muharref Tevrat'ta "Dünya Krallığının merkezi haline gelecek bir Yahudi Devleti'nin kurulacağından bahsedilir. Dolayısıyla Siyonizmin tarihi Tevrat kadar eskidir. Siyonizmin vazgeçilmez hedefi olan bu devletin sınırları Tevrat'ta şöyle tarif ediliyor; “Ayak tabanınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan, Fırat Irmağı'ndan Garp Denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır." (Tekvin Bölümü, 12/25) 14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin Kuruluş Deklarasyonu, Theodor Herzl'in 1897'de I. Siyonist Kongrede “Ben Basel'de İsrail Devletini kurdum. En geç 50 yıl içinde bu gerçek olacak” demesinden 50 yıl sonra ilan edilmiştir.

İlk Siyonist kongresinin yapıldığı bu dönemde İsrail’in bulunduğu topraklar Osmanlı’ya aitti. Yahudilerin ilk işi Bu toprakları İsrail’de koparma çabası oldu ve Theodor Herzl bu amaçla birçok kez İstanbul’a geldi ve sonunda Sultan II. Abdülhamit ile görüşmeyi başardı. Herzl’in teklifi küstahtı “ O dönem Osmanlı’nın tüm borçlarının silinmesi karşılığında Filistin’den toprak talep ediyorlardı. ” Sultan II. Abdülhamit bu teklife “Bu yerler bana ait değil milletime aittir. Bu yerlerin her karış toprağı için şehit verilmiştir. Ben canlı vücut üzerinde paylaştırma yapamam. Filistin’e ancak cesetlerimiz üzerinden girilebilir. Böyle bir teklifi yapan adam, bir adım daha atmasın ve memleketi derhal terk etsin.” diyerek sert bir cevap vermişti. Bunun üzerine Herzl’in “Siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı'nın dağılmasını beklemeliyiz” dediği tarih kitaplarına geçmiştir. Siyonist yapının bu düşüncesini yerine getirebilmesi için Osmanlı’nın dağılması gerekiyordu ve bu çaba içerisine girdiler. Hemen harekete geçen Siyonistler Osmanlı Padişahını devirmek için karşıt gruplara destek veriyor, bölgedeki Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırtıyor, Arap Milliyetçiliğini körüklüyordu. Bu dönemde Araplar “Haklarımız yeterince savunulmuyor” söylemleri ile Osmanlıya karşı ayaklandılar. Siyonistler tüm bu çalışmaları İngilizler ile birlikte yapıyor, İngilizler ise Arapları bir devlet altında toplayacaklarına inandırmaya çalışıyordu. Aynı dönemlerde, İngilizler bölgede Yahudilere bir yurt verilmesini vadeden Balfour Deklarasyonu (1917)’nu yayınladılar. Siyonistler gölgede bir alan yerine tüm Filistin topraklarını talep ettiler ve bu talepleri ile İngiltere ile masaya oturdular. 1. Dünya Savaşı birçok cephede hızla devam ederken Osmanlı, Almanlar ile birlikte İngilizlere karşı savaştı bu cephelerden birisi de Filistin cephesiydi. Bölgede Arapların da desteği ile tüm cepheler kaybedildi. Son cephe Kudüs’te Aralık 1917 de İngilizlerin eline geçti. Bu gelişme ile 500 yıla yakın Osmanlı hâkimiyeti bölgede sona erdi. O dönem Irak ve Filistin’in tamamı İngilizlere geçti. Bu dönemde İngiltere ve Amerika bölgede bir Yahudi devleti kurulmasını hızlandırdı. Yahudilerin bölgeye yerleşmesini İngilizler üstlendi ve özellikle Avrupa’dan Yahudi akını gerçekleşti. 1914’te 85.000 olan Yahudi nüfusu 1943 te 539.000’e ulaştı. İsrail devleti kurulmadan hemen önce (1948)’de ise sayı 750.000 oldu.)

Yahudiler istilacılar bölgede önce tarım alanları açtılar, Amerika ve İngiltere mali desteği ile şehirler kurdular ve suni bir devlet kurma çalışmalarını hızlandırdılar.

1936’da Filistin halkı Yahudi göçünün durması ve kendilerine yer verilmesi amacıyla ayaklandı ve özerklik talep etti. O dönem İngiliz himayesindeki yerel yönetimde Yahudi etkisi yükselmeye başladı ve küçük ayaklanmalar çıktı. Yahudiler İngilizlerin bölgeden çekilmesini hızlandırmak be bölgede kaos ortamı yaratarak kuracakları Yahudi Devleti’nin zeminini hazırlamak için iki Siyonist terör örgütü (HAGANAH ve İRGUN) kurmuş ve silahlı, bombalı eylemler gerçekleştirmişti. Bu Siyonist terör örgütlerinin eğitimlerini de İngiliz ordusu vermişti. Yahudilere askeri eğitim veren İngilizler, II. Dünya Savaşını bahane ederek Siyonist militanları orduya aldı ve onlara özel bir birlik kurdu. Böylelikle kurulacak olan bir Yahudi devletinin düzenli ordusunu İngiliz ordusu içerisinde teşkil ettiler.

II. Dünya Savaşı'nın müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı. İngiltere daha sonra Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletlere götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947'de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi ve İsrail-Filistin Savaşı başladı.

14 Mayıs 1948'de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi (İngilizler bölgeden çekildi). 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler. 1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs'ün ise Eski Şehirin de dâhil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı.

İsrail Devleti’nin kurulmasının arkasında; Emperyalist güçler, İngilizlerin kışkırtması sonrası Arapların Osmanlı’ya ihaneti, bölge Müslümanlarının kutsal topraklara sahip çıkamaması ve en önemlisi Siyonizm vardır. Tarih düşülen notlar da gösteriyor ki İsrail asla bu kadarı ile yetinmeyecek.

İsrail kurulduğunda “sınırları belli olmayan” bir devletti ve halen öyle devam ediyor.

Peki, nereye kadar?

“Bölge Müslüman ülkeleri aralarında mezhep çatışmasını bırakıp birlik olana ya da Siyonistler, Hristiyanları karşılarına alana kadar”

Bu ihtimaller de pek yakın görünmüyor.