İnme Riskini Düşürmek İçin
Beyin damarlarındaki kanama ya da tıkanıklığa bağlı pek çok farklı fiziksel etkiye neden olan inme hastalığında ilk üç saatte yapılan müdahale kritik önem taşıyor
İnme hastalığında ilk müdahalenin yanı sıra, koruyucu önlemler ile olası riskin azaltılabileceğini belirten Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Hastanesi Nöroloji Bölüm Başkanı Uzm. Dr. İhsan Özcan Ertürk, Dünya İnme Haftası sebebiyle önemli açıklamalarda bulundu:
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla inme, damarsal neden dışında görünürde başka bir neden olmadan, ani gelişip, bölgesel veya tüm beyni ilgilendiren işlev bozukluğudur. Vücut fonksiyonlarında kalıcı hasarlara neden olabildiği gibi, ölümle de sonuçlanabilir. Dünyada kalp hastalığı ile kanserden sonra en sık ölüm ve erişkin nüfusta en önemli sakatlık nedenidir.
İnme, beyin damarlarındaki kanama ya da tıkanmaya bağlı olarak ortaya çıkabilir. Beyinde kan akımının kesildiği bölgede, kanın taşıdığı oksijen, glukoz gibi yaşamsal değerdeki gereksinimler karşılanamayacağı için beyin hücrelerinin ölümü başlar. Buna bağlı olarak beynin o bölgesi işlevini kaybeder ve hastalarda çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Vücudun bir yarısında uyuşukluk, kuvvetsizlik, konuşma ve görme bozuklukları, dengesizlik, bilinç değişiklikleri bunlardan bazılarıdır.
KORUYUCU ÖNLEMLERLE RİSKİ DÜŞÜRÜN
İnmeye neden olan faktörlerin bilinmesi ve bunları değiştirmek için doğru önlemlerin alınması önemlidir. Bir başka deyişle, inme riski alınacak koruyucu önlemlerle en aza indirilebilir. Kuşkusuz inme geçirmede rol oynayan yaş, cinsiyet, ırksal köken, ailede benzer hastalık olması gibi bazı risk faktörlerini değiştirmek mümkün değildir. Ancak bunların dışında kalan, inme geçirmenize neden olabilecek bazı etmenleri denetim altında alabilmeniz mümkündür.
Koruyucu en önemli tedbir, uygun yaşam biçimi oluşturmaktır. Bu bağlamda, hipertansiyon, diyabet, atrial fibrilasyon, yüksek lipid düzeyleri, sigara, yoğun alkol kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam gibi değiştirilebilen risk faktörleri ile mücadele etmek gerekir. Ayrıca risk faktörlerinin, birbirlerinin etkisini katlanarak artırdığını da unutmamak gerekir.
GİYİNİP SOYUNURKEN ZORLANIYORSANIZ DİKKAT
İnme belirtileri, etkilenen bölge (beyin, beyincik, beyin sapı), etkilenen taraf (sağ, sol) ve etkilenmenin şiddetine göre değişir. Olay beynin sağ yarı küresinde olduğunda vücudun sol yarısı, sol yarı küresinde olduğunda vücudun sağ yarısı etkilenir. Bunun sonucunda güçsüzlük, uyuşukluk, konuşma, algılama ve görme alanı kaybı gelişir. Mekân algılamada, giyinip soyunma gibi eskiden kolaylıkla yapılabilen günlük yaşam aktivitelerinde güçlük çekme ortaya çıkabilir.
Beyincik etkilendiğinde denge ve koordinasyon zorlukları ortaya çıkar. Baş dönmesi, bulantı, kusma görülür. Beyin sapı, vücudumuzun bilinçli kontrolümüz dışında çalışan ve solunum, kan basıncı, kalp atımı gibi yaşamsal öneme sahip işlevlerinin kontrol edildiği merkezleri bulundurur. Bu bölgeyi etkileyen bir inme atağında, vücudun hem sağ hem de sol tarafını etkileyen felçler, solunum, yutma gibi işlevlerin kaybı ile hayatı tehdit eden tabloların ortaya çıkmasına neden olur.
BU BELİRTİLER İNMENİN HABERCİSİ OLABİLİR
İnme belirtileri:
Yüz, kol ve bacaklarda, özellikle vücudun yarısında ani uyuşma ve/veya kuvvet kaybı,
Ani bilinç bulanıklığı, konuşma veya konuşulanları anlama güçlüğü,
Çift görme veya görmede kayıp şeklinde ani görme bozukluğu,
Ani yürüme güçlüğü, dengesizlik sersemlik hali,
Nedeni bilinmeyen ani baş ağrısı.
Bu belirtilerden biri veya birkaçı varsa acilen hastaneye başvurmanız gerekir. Bu bulgular daha önce sizde oluşup dakikalar içinde düzeldiyse “geçici iskemik atak” geçirdiğiniz anlamına gelir.
ÇOĞU GEÇİCİ OLSA DA YÜKSEK RİSK TAŞIR
Geçici iskemik atak, inme belirtilerinin 24 saatten az, genellikle birkaç dakika ile birkaç saat arasında sürüp tamamen düzeldiği durumları tanımlar. Belirtiler tamamen geçtiği için hastalar ve yakınları tarafından önemsenmemesi dolayısıyla büyük bir tehlike oluşturur. Aslında öncü, uyarıcı bir durumdur ve tedbir alınmazsa çoğunlukla ardından gelecek bir inmenin habercisidir.
Damarlar kan pıhtısı ya da zaman içinde plaklar ve yağ birikintileri ile tıkandığında oluşur. Tüm inmelerin % 85’i iskemik inmedir.
Beyindeki bir damardan beyne kan sızıntısı olduğunda kanayıcı inme meydana gelir. Görülme sıklığı iskemik inmeye göre çok daha azdır. Ancak inme sonucu ölümlerin %30’undan sorumludur.
TEDAVİDE KRİTİK OLAN İLK MÜDAHALE ANI
İnme, beyin dokusunun enfarktüsüdür, kalp enfarktüsü gibi acil ve bilinçli müdahale gerektiren bir durumdur. İnme tedavisinde geç müdahale kadar, yanlış uygulamalar da hastalığın beyinde yarattığı hasarı artırabilir. İnme geçiren hasta için ev koşullarında yapılabilecek bir şey yoktur. İnme belirtilerini tanımak ve vakit kaybetmeksizin solunumu rahat sürdürebileceği bir pozisyonda uygun sağlık kurumuna başvurmak inme sonrası kalacak sakatlıkların en aza indirilmesinde büyük öneme sahiptir.
İlk 3 saat tıkanan damara müdahale edebilmek açısından kritik önemdedir. Bu hastalara en kısa sürede, tıkanan damarın açılması için hemen tedaviye başlanmalıdır. Böylece beyin hasarı en alt seviyede tutulabilir ve hatta hasarsız bir sonuç elde edilebilir.
İnme riskinizi azaltmak için:
KAN BASINCINIZI TAKİP EDİN: Yüksek kan basıncı inme açısından en önemli risk faktörüdür. Kan basıncınızı bilmiyorsanız ölçtürün. Kan basıncınız yüksek ve tedavi altındaysanız kontrollerinizi aksatmayın.
TEDAVİLERİNİZİ AKSATMAYIN: Atrial fibrilasyon, kalp içinde pıhtı oluşumuna yol açabilir. Atrial fibrilasyonunuz varsa tedavinizi aksatmayın.
SİGARADAN VAZGEÇİN: Sigarayı bırakın. Sigara içenlerin içmeyenlere göre inme riski 2-3 kat daha yüksektir.
ALKOL TÜKETİMİNİ SINIRLAYIN: Yoğun alkol tüketiminden kaçının.
ÖNCE KOLESTEROLÜ DÜŞÜRÜN: Yüksek kolesterol inme riskini artırır. Diyeti, egzersizi ve kullanıyorsanız ilacınızı aksatmayın.
YAŞAM BİÇİMİNİ GÖZDEN GEÇİRİN: Diyabetik bir hastaysanız doktorunuzun yaşam biçiminiz, diyetiniz ve almanız gereken ilaçlar konusundaki önerilerini yerine getirin.
EGZERSİZ HAYATINIZIN BİR PARÇASI OLMALI: Egzersiz yapmayı bir yaşam biçimi haline getirin.
DİYETİNİZ FAKİR OLSUN: Az tuzlu, doymuş yağdan fakir diyete alışın.