Kutsalların Başkenti Kudüs
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğunun öncülüğünde organize edilen 'Kutsalların Başkenti Kudüs' başlıklı konferans İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda düzenlendi
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğunun öncülüğünde organize edilen “Kutsalların Başkenti Kudüs” başlıklı konferans İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak Kudüs üzerine çalışmaları bulunan araştırmacı Musa Biçkioğlu katıldı.
Biçkioğlu konferansta genel olarak Kudüs’ün dinî tarihi, semavi dinler açısından önemi, İsrail işgali ile değişen demografik yapısı ve Filistinlilerin mücadelesi hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Konferansı akademisyenler ve öğrenciler takip etti.
Açılış konuşmasında söz alan İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu Başkanı Harun Reşit Paksoy, özellikle Kudüs’ün işgal altında bulunmasının, çatışmanın her üç inancın (İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) mensupları tarafından varoluşsal bir mücadele olarak algılanmasında etkili olduğunu vurguladı.
Konferans konuşmacısı Musa Biçkioğlu, Filistin sorununu temsil eden karikatür ve görseller eşliğinde başladığı konuşmasında Filistin’deki sorunun başlı başına bir konu olduğunu ve 6 milyon insanın 6 milyondan fazla hikâyesini barındırdığını dile getirdi. Biçkioğlu, o insanların kimliksiz bir şekilde gayriinsanı şartlarda yaşadıklarını belirterek “Dünyada bitirilmemiş iki mülteci sorunu var; birisi Arakan diğeri ise Filistin’dir. Maalesef ikisi de Müslümanlarla ilgili.” dedi. Araştırmacı Musa Biçkioğlu Filistin Davasında “Hanzala” tiplemesiyle öne çıkan Filistinli karikatürist Naci Salim El Ali’ye değinerek bu tiplemenin Filistin Davasının önemli sembollerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Biçkioğlu, Filistin davasının hâlâ taş atmaktan ibaret olduğunu sandığımızı ifade ederek Kudüs’e bu anlamda ihanet edildiğini söyledi. Biçkioğlu bu anlamda Kudüs’ün İslam dünyasının sanatsal ve anıtsal olarak ilk yapıtı olduğuna işaret etti. Biçkioğlu, Kudüs’ün mimari mânâda eşi benzeri olmayan bir şehir olduğunu, tarihi itibariyle birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını ve çok kadim bir geçmişi bünyesinde barındırdığını belirtti.
Biçkioğlu, Kudüs’un tarihsel, mimari, sanatsal, dini, sosyolojik hatta jeopolitik rolünün altını çizerek “Biz İslam dünyası nasıl hizmet ediyoruz; bütün çalışmalarımızın tümü, kaç kanaldan gelirse gelsin, Gazze’nin arkasından çıkıyor maalesef. Biz düşmanımıza gelin bizi burada bulun demişiz zaten.” şeklinde konuştu. Biçkioğlu konuşmasında, “İslam dünyası olarak hâlâ arkeolog, sanat tarihçisi, mimarımız yok. Hâlâ Kudüs’ü öğrenecek, bilecek, anlatacak rehberimiz yok, emin olun yok, hiç abartmıyorum” diyerek serzenişte de bulundu.
Biçkioğlu İsrail’in kurucusu olarak kabul edilen Theodor Herzl’e de atıfta bulunup onun 38 yaşındayken görmeyeceği bir hedef için kendisini adadığını vurgulayarak İslam dünyasının ise hâlâ neyle karşılaştığının, ne yapacağının farkında olmadığını sözlerine ekledi. Araştırmacı Musa Biçkioğlu Musevi ve Hristiyanlarca Kudüs’un harşolmanın başlayacağı yer olarak görüldüğünü ayrıca Musevilerin bir nevi Mescit-i Haram’ı olduğunu da aktardı.
Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nın bir İsrail isimlendirmesi olduğundan söz eden Biçkioğlu söz konusu duvarın bizim literatürümüzde Burak Duvarı olarak bilindiğini söyleyerek Musevilerin geçmişe bakıldığında İslam egemenliğindeki Kudüs’te rahat hareket edebildikleri bilgisini paylaştı. Biçkioğlu ayrıca Ağlama Duvarı ile Mescid-i Aksa’nın tecridinin hedeflendiğini ifade ederek tamamen cemaatsizleştirmeye yönelik politikaların uygulandığını dile getirdi.
Konferans sonunda Musa Biçkioğlu katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.