MAAŞLARA İYİLEŞTİRME ZAMMI YAPILMALIDIR!

Türkiye Kamu-Sen Samsun İl Başkanı Ahmet Keskin yaptığı açıklamada; Eylül ayı enflasyon rakamları, ülkemizin nasıl bir pahalılıkla karşı karşıya kaldığının işareti oldu

Türkiye Kamu-Sen Samsun İl Başkanı Ahmet Keskin yaptığı açıklamada; Eylül ayı enflasyon rakamları, ülkemizin nasıl bir pahalılıkla karşı karşıya kaldığının işareti oldu. TÜFE yalnızca Eylül ayında %6,3 oranında artarken yıllık enflasyon da %24,5’e yükseldi. Eski adı toptan eşya fiyatları olan ÜFE’nin de yıllık %46,1’e çıkması, toptan eşya fiyatlarının perakende fiyatlarına yansıyacak olması nedeniyle yüksek enflasyonlu dönemlere yeniden dönüş tehlikesini ortaya çıkardı.
Hatırlanacağı gibi 2018 yılı için kamu görevlilerinin maaşlarına ocak ayında %4, Temmuz ayında da %3,5 zammın yanında, ayrıca %5,15 oranında enflasyon farkı ödemesi yapılmıştı. Böylelikle 2018 yılının tamamı için memur maaşları %13 oranında yükselmişti. Şu anda yılın ilk dokuz ayı itibarı ile enflasyon %19,37 oldu. Dolayısıyla memurların kayıpları şimdiden %6,4’e yükselmiş bulunmaktadır.
Bir tarafta maaşlar eriyip alım gücü düşerken diğer tarafta bütün ürünlere fahiş oranda zam gelmesi vatandaşlarımızı alışveriş yapamaz, çarşıya pazara çıkamaz hale getirdi. Ekonomiyi asıl tehlikeye sokacak gelişme, yüksek enflasyondan ziyade alım gücündeki kayıplar nedeniyle piyasa çarklarının durması ve şirketlerin kapanmasıdır.
Bu bakımdan yol yakınken gereken tedbirler alınmalı, vatandaşlarımızın alım gücü mutlak surette yükseltilmelidir. Her ne kadar bu dalgalanmadan çıkış ve istikrarlı bir ekonomi için Türkiye Kamu-Sen olarak Milli Ekonomik Model şeklinde adlandırılabilecek önerilerimiz bulunsa da kısa vadede talebin canlandırılması yoluyla ekonomiye can suyu sağlanmasının acilen gerekli olduğunu görüyoruz. Talebin canlandırılmasının yegâne yolu da alım gücünün yükseltilmesinden geçmektedir.
Enflasyon ve durgunluk daha fazla kronik bir hal almadan çarşı pazarın yeniden hareketlendirilmesi, şirket kapanmalarının önüne geçilebilmesi için kamu görevlileri ve emeklilere iyileştirme adı altında ek bir ödeme yapılmalıdır.
Bununla birlikte ülkemizde üretilen ürünlerin tercih edilmesi için yerli ürünlerden alınan vergilerin düşürülmesi önerimiz de mutlaka hayat bulmalıdır. Yapılacak maaş iyileştirmesi ile kamu çalışanlarının ve emeklilerin alım gücü yükseltilirken, vergi indirimi piyasalardaki paranın yurt içinde üretilen ürünlere yönelmesini sağlayacak ve böylelikle çift yönlü bir kazanım oluşturacaktır.
Tekraren ifade ediyorum ki, en büyük tehlike enflasyon ve durgunluğun bir arada kronik bir hale dönüşmesidir. Bu tehlikenin bertaraf edilmesi ise alım gücünün yükseltilmesinden, dolayısı ile memur ve emeklilere iyileştirme zammı verilmesinden ve yerli üretimin teşvik edilmesinden geçmektedir. Aksi halde yaşanan durgunluğun sürekli bir krize dönüşme ihtimali büyüktür.