OTORİTEYE BOYUN EĞMEK #4
OTORİTEYE BOYUN EĞMEK #4 'Otoriteye Boyun Eğmek' diye başladık… Şimdi de yeni bir deney örneği verelim; 'Stanford Hapishane Deneyi…' 'Otoriter-güç etkisi' de diyebiliriz… "
OTORİTEYE BOYUN EĞMEK #4
“Otoriteye Boyun Eğmek” diye başladık…
Şimdi de yeni bir deney örneği verelim;
“Stanford Hapishane Deneyi…”
“Otoriter-güç etkisi” de diyebiliriz…
"Denetimsiz güç, güç değildir" tezinin psikolojik ispatı gibi…
Belki de “Bu dünyada bizlere verilmiş rolleri mi oynuyoruz” sorusunun da cevabı…
Ya da; “Bu sınav dünyasında insanlığın GÜÇ ile sınavı…”
Deneyi psikoloji profesörü Zimbardo hazırlamış. Amaç. ‘Bireylerin/grupların eline otoriter güç veya gücü uygulama yetkisi geçtiğinde verilen yetkilerin üzerlerindeki etkilerini ölçmek…
Hatta bu deneyin daha sonra filmi de yapılmış ve büyük ses getirmişti…
“Das Experiment”… Türkçe adıyla 2001 yapımı “Deney” filmi…
Deney için, Üniversitesi’nin bodrum katına kameralarla sürekli izlenilebilecek bir hapishane ortamı oluşturulmuş.
12 mahkûm ve 12 gardiyan olmak üzere 24 kişi rastgele seçilmiş, daha önce adli kaydı olmayan, sağlıklı, akıllı, orta sınıf erkeklerden oluşan bir grup oluşturulmuş.
Katılımcılara, bunun bir deney olduğu, mahkûm ya da gardiyan olma durumunun tamamen bir rol olduğu söylenmiş.
Gerçekçi olabilmesi için de mahkûm rolünü oynayan 12 katılımcı evlerinden, değişik suçlar adı altında polisler tarafından gözaltına alınmış… Mahkûm kıyafetleri giydirilip hücrelerine yerleştirilerek mahkûmların başına kadın çorabı geçirilmiş.
Gardiyan rolünde olanlar ise tek tip üniforma giyip, aynalı gözlük takıp düdük ve cop taşımaları istenmiş. Cop verilirken de, fiziksel anlamda hiçbir ceza uygulamamaları gerektiği de kendilerine hatırlatılmış.
Zimbardo, oynadıkları role tamamen adapte olmalarını istediği gardiyanlara güçlü olanın onlar olduklarını ve düzeni sağlamaktan da yine onların sorumlu olduğunu söylemiş fakat bunu nasıl gerçekleştirecekleri konusunda bilgi vermemiş.
DENEY KONTROLDEN ÇIKIYOR
Deneyde sorunların ortaya çıkması çok uzun sürmemiş. Bir süre sonra gardiyanlardan birisinde ilk ciddi değişim gözlenmiş. Gardiyan yerdeki mahkûmların kimi zaman sırtına basmaya ve üzerlerine oturmaya başlamış.
Ertesi gün mahkûmlar başlarındaki çorapları çıkarmış, üniformalarındaki numaraları sökmüş ve yataklarından yaptıkları bariyerler ile kendilerini hücrelerine kapatmışlar.
Mahkumların aynı zamanda küfür etmeleri ve lanet okumaları, gardiyanları oldukça kızdırmış. İsyanı başlatan mahkûmlara hücre cezası, taciz ve gözdağı vermeye başlamışlar.
Devam eden günlerde olayların dozu girerek artmış…
Sonuç itibariyle, yapay hapishane kısa bir sürede gerçek bir cezaevini andırmaya başlamış ve deney süresince gardiyanlar o kadar saldırgan tavırlar sergilemişler ki 2 haftalık deney 6. gününde sonlandırılmak zorunda kalmış.
DENEYLE İLGİLİ İLGİNÇ DETAYLAR
Üç ayrı gardiyan tipi oluşmuş:
Hapishane kurallarının dışına çıkmayanlar,
Mahkûmlara kötü davranmayı kendine adet edinenler
Mahkumlara iyi davrananlar…
Mahkûmların ilk andan itibaren ezilmiş/pasif bir tavır sergiledikleri görülürken, gardiyanlar giderek daha da agresifleşmişler.
İsyan, gardiyanlar arasındaki dayanışmayı arttırmış ve gardiyanlar, mahkûmları sürekli sorun yaratan kişiler olarak görmeye başlamış.
İsyanı bastırabilmek ve hapishaneyi kontrol altında tutabilmek için, gardiyanlar kendi aralarında işbirliğine gitmeye ve ücret almayacak olmalarına rağmen fazla mesai yapmaya karar vermişler.
Gardiyanlar, hapishanenin mikrofon ve kameralarla gözlem altında olduğunu bilmediklerinden, hapishane yöneticilerinin onları görmediğini zannettikleri durumlarda çok daha acımasız olmuşlar.
Deneyin erken sona erdirilmesi mahkûmları çok sevindirirken, gardiyanları üzmüş.
Eğitim seviyesi ve geçmişi ne olursa olsun insanlara en yapılmayacak işleri dahi yaptırmanın mümkün olduğu, deneklere gardiyan ve mahkum şeklindeki görev dağıtımının rastgele yapılmış olmasına rağmen gardiyanların empati kurma yeteneklerini kullanmamaları çok ilginç bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak; Hepimiz yaşamın dinamikleri içerisinde bizlere yüklemiş olan rolleri oynuyoruz…
Stephen King’in yayınladığı ve sinemaya uyarlanan “Yeşil Yol” filminde bir gardiyanın sözleri ile yazımı bitirmek istiyorum;
“Kıyamet gününde, Allah'ın karşısında dururken bana neden onun gerçek kullarından birini öldürdüğümü sorarsa ona ne diyeceğim? Görevim olduğunu mu? Bu benim işimdi mi diyeceğim?”
Bu rolleri oynarken insani değerlerimizi kaybetmememiz dileğiyle…