Özgecan, 20 yaşında… Psikoloji Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi…

TECAVÜZ KAFALILAR!

TECAVÜZ KAFALILAR!... (+18)

Özgecan, 20 yaşında…

Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi…

Bir annenin kızı, bir babanın evladı…

Yurdumun geleceği…

Okulundan dönüyordu…

Tek hatası minibüse binmek ve son yolcu olarak kalmaktı…

Kaçırdılar, taciz ettiler, tecavüz ettiler, bıçakladılar, başına levye vurdular, öldürdüler, ellerini kestiler, benzin döküp yaktılar ve bir dere kenarına attılar…

Ve toplum olarak bizler bu kızımızı, sürekli önümüze çıkan “tecavüz kafalılardan” koruyamadık…

Annenin feryadı içimizi acıttı; “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi!...

Bu tecavüz kafalıların yaptığı soysuzluğun, soyu, sopu, dini, imanı, kitabı, mezhebi yok…

Sürekli toplum içerisindeler…

Belki yan dairenizde, okulunuzda, iş yerinizde veya evinizde…

Bunlar hastalıklı insanlar… Toplumsal atıklar…

Toplum üzerinde oynanan oyunların, gençlerin doğrularını değiştiren medyanın, toplumu köle eden uyuşturucunun, millet üzerindeki psikolojik baskının ürünüler…

Televole adamı komünist yapar” diye diye ve bugünlere geldik…

Televole kültürü gençleri komünist yapmadı ama o medya kültürünün evrim geçirmiş bugünkü hali, gençlik içerisinde maalesef “tecavüz kafalı” yaratıklar yarattı…

BBG evleri, dizilerde tecavüzcüsüne aşık olan roller, Fatmagül’e tecavüz üzerine kurulmuş sezonlarca oynayan dizi hikayeleri, absürt yarışmalar, tartışmalar, gençlik dizileri, evlilik programları, sinema filmleri bu hastalıklı gençleri bu noktaya getirmiş, sosyolojik ve psikolojik sorunlu canavarlar yaratılmasına sebep vermiş

Hakka tecavüz, hukuka tecavüz..

Bebeklere, çocuklara tecavüz…

Gencecik kızlara, sokakta yürüyen kadınlara tecavüz…

Evindeki eşine, yalnız kalan yaşlı kadınlara tecavüz…

Bunlarda yetmezmiş gibi,

Tavuğa, ördeğe, ineğe, eşeğe tecavüz…

Sokak ortasında kediye, köpeğe tecavüz…

Hızını alamayan, damacanaya tecavüz…

Yeter be kardeşim!... Yeter!...

İsyanını sosyal medyada dile getiren bir kız babası dostum şöyle haykırmış;

“Tecavüzcü!... Erkekliğini önünde sallanan o et parçasından olduğunu zanneden, adamlıktan nasibini almamış şerefsiz, bizi bu gün erkekliğimizden utandırdın!...  Belki bacın yok kızın yok, ananda mı yok? Yok mu teyzenin, dayının, halanın abinin ablanın kızı? Sen bugün, milyonlarca insanı üzdün ağlattın... İnşallah ne bu dünyada ne öbür dünyada 1 dakika yüzün gülmesin. Ve ne istiyorum biliyor musun, seni idam etmesinler, o cezaevinde sana her gün işkence yapsınlar. Seni her gün yavaş yavaş öldürsünler. Ben ve benim gibi milyonlarca insanı sadist düşünmeye zorladın. Allah senin belanı versin!...”

Bu haykırışın üzerine ne söylenir ki!...

Toplumu bu hale getirenler utansın…

Cennetler anaların ayaklarının altındadır” düsturunda yetişen bir millet, ananın, bacının baş tacı olduğu bir kültür, bugünlerde doğruları şaşmış ve toplumsal ahlakı ayaklar altında almış bir nesli içinde barındırır hale gelmiştir…

Şimdi soruyorum sizlere “Bugünden sonra analarımızı, bacılarımızı, eşlerimizi, kız kardeşlerimizi ‘dolmuşta son yolcu olma’ psikolojisinden nasıl kurtaracağız?