ÖZYURT GENEL BAŞKANLIĞA ADAY

Emekli Astsubay Recep Özyurt, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı

Emekli Astsubay Recep Özyurt, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
Özyurt açıklamasında; Bildiğiniz gibi ben Samsun Medya Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyesiyim. Ancak asıl mesleğimin astsubaylık olduğunu ve emekli astsubay olarak hayatımı devam ettirdiğimi belirtmek isterim. Bugün ise son 30 yıldır teröre erlerden sonra en çok şehit veren sıvasız evlerin çocukları astsubayların tek yasal temsilcisi olan Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanlığına aday oldum. Kamu yararına bir sivil toplum  kuruluşu olan derneğimizde hem camiamıza hem de ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi amaçladık Bu amaçla bir takım projeler geliştirdik. Ülkemizi ve Derneğimizi Yurtiçi ve yurtdışında tanıtacak tüm dünya televizyonlarının canlı yayınlayacağı sosyal sorumluluk projelerine imza atacağız. Bu projeleri sizinle burada paylaşmak niyetinde değilim. Projelerin içeriğini seçimde delegelerimizle detaylı olarak paylaşacağız.
Bu basın açıklamasının amacı 15 Temmuz hain kalkışmasına çomak sokan kahramanlarla gündeme gelen astsubaylar son günlerde vizyona giren Kore Gazisi Kahraman astsubay Süleyman Dilbirliği’nin hayatını konu alan Ayla filmine karşı geliştirilmeye çalışılan algı operasyona vurgu yapmaktatır. Süleyman dilbirliği ağabeyimiz şu anda yoğun bakımdadır kendisine Allah'tan şifa diliyorum.
Ancak gündeme gelen bu olumlu insani davranış bazılarını rahatsız etmiş ve algı operasyonuna girişilmiştir. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesinde Türkiye'deki en büyük tarihi fotoğraf koleksiyonlarından birine (Tunca-İclal Örses Koleksiyonu) sahip Tarihçi ve Koleksiyoner İclal Örses hanımın Ayla filmi ve olayı hakkındaki açıklaması  Abesle iştigaldir. İclal Örses yazısında Kore'de yaşanan bu olayın kahramanının bir yüzbaşı olduğunu astsubay Süleyman Dilbirliği’nin birkaç fotoğraf çektirerek hayali senaryo yazdığını iddia etmektedir. Ancak bu yazı meslektaşımız gazeteci-yazar Selçuk İçer tarafından görülüp bir yazı ile tepki gösterince, Hürriyet gazetesi tarafından Bu asparagas yazı servisten kaldırılmıştır.
15 temmuz'da karizmayı çizdirenler zevatı kurtarmanın çaresini astsubaylar üzerinde algı yaratarak bulmuşlardır. Ağabeyim Süleyman dilbirliği’nin insan sevgisinden 65 yıl sonra Kahraman şehidimiz Ömer Halisdemir'in vatan sevgisi Astsubayları Ifade etmektedir. Değil 65 yıl 650 yıl geçse bile bu sevgiler değişmeyecektir.
Değerli basın mensupları; Türk Silahlı Kuvvetleri'ni dünyanın sayılı ordularından biri yapan disiplinidir. Disiplinin temeli de emir-komuta zinciridir. Verilen emrin başarısı da   astsubaylara endekslidir. Emir başarı ile icra edilmiş ise ödül, emri verene başarısızlıkla sonuçlanmışsa ceza Astsubaya verilir. Bir noktada astsubaylar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin günah Keçisi’dir. Çünkü Ordu'nun Anayasası iç hizmet kanunu ceza yasası da bir suçlar için Askeri Ceza yasası, kabahatlar için ise disiplin yasasıdır. İç hizmet kanunu emir maddesinde verilen emre kayıtsız şartsız itaat öngörülür. Emre itaatsizlik en ağır cezayı gerektirir. Eğer emir sizin mantığınıza uymuyorsa emri yerine getirdikten sonra bir komutandan başlamak üzere sıralı olarak şikayet edebilirsiniz denilmektedir. Ancak kimi  kime şikayet edeceksiniz. Dünyayı zindan ederler. 2013 yılında Avrupa Birliği normlarına uydurulmak üzere disiplin yasası revize edilmiştir. Ancak bu yasa sanki Astsubaylar için çıkartılmıştır.Dünyanın hiçbir yerinde karlı bir kış gecesi nöbet esnasında su deposunu kontrol ettikten sonra merdivenlerden inerken kayıp ayağını burkan astsubaya sağlığına dikkat etmiyorsun denilerek ceza verildiği görülmemiştir. Bu yasağı nedeniyle 2013-2014 yıllarında 20'nin üzerinde astsubay intiharı gerçekleşmiştir. Bu yasanın birçok hükmü astsubaylar aleyhine kasıtlı olarak kullanılmış. Gelecek kaygısı anı düşen astsubaylarda intihar yolunu seçmişlerdir. Bir intihar da 15 Temmuz gecesi olmuştur. İstanbul'da Maltepe Zırhlı Tugay’dan hareket eden tanklar Köprüye doğru yol alırken vatandaşlar tarafından yol kapatılmış, konvoyun önünde bulunan tank sorumlusu astsubay Çavuş Ferhat Daş tankı durdurmuş ve konvoyun ilerlemesi de durmuştur. Ancak konvoyun  arkasındaki komutan tarafından telsizle tankı halkın üzerine sürmelerini, gerekirse yolu açmaları için halkın üzerine ateş açmaları emrini vermiştir. Emre direnen genç Astsubay Sonunda pes etmiş ve “Halkın üzerine ateş edeceğime kafama sıkarım” diyerek intihar yolunu seçmiştir. Tüm bunlar Tanık ifadeleri ile polis tutanaklarında sabittir.
Halkın üzerine ateş etmeyen bu genç Kahraman başlangıçta Feto üyesi denilerek hiçbir dini vecibesi yerine getirilmeden cenaze namazı kılınmadan ve mezarlık dahi verilmeden babasına teslim edilmiş aile evlerinin bahçesine Kahraman astsubayı defnetmiştir  Daha sonra astsubayın babası “Benim oğlum vatan haini olamaz” diyerek olayın araştırmasını yapmış polis tutanaklarına ulaşmıştır. Halen bu kahraman astsubay yasalarda intihar edenlerin şehit olamayacağı yazdığından şehit olarak kabul edilmemekte ve evlerinin bahçesindeki mezarda yatmaktadır. Babasının hukuk mücadelesi devam etmektedir. Buradan başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Milli Savunma bakanımız ve Genelkurmay Başkanımıza sesleniyorum.  Bu Kahraman astsubaya iade-i itibar verilerek şehit beratının ailesine verilmesini rica ediyoruz. Örnek verdiğim bu astsubay profillerinde görüldüğü gibi hiçbir astsubayın  sonu vatan hainliğine varan bir yapılanmanın içerisinde bilerek ve isteyerek olacağına inanmıyoruz. Bunu söylerken hiçmi yok diyebilirsiniz? Olabilir ancak onların da türlü çeşitli vaatlerle kandırıldıklarına inanıyoruz. Kaldı ki bu ülkede başbakanlar cumhurbaşkanları kaldırıldı.
Vatan haini Fetö nün ordu içerisindeki yapılanmasına göz atmadan önce Osmanlı’da   toplumu dini kurallara göre yöneten hiyerarşik yapıya göz atmakta fayda var. Toplumu yönetenler sırasıyla:
1- Şeyh-ül İslam
2- Müftü
3- İmam
4- Muezzin

Fetö’de dini kullanarak oluşturduğu örgütlenmede Ordu'nun kemikleşmiş hiyerarşik yapısını bozamıyacağını çok iyi bildiğinden şöyle bir senteze ulaşmış olabilir.
Şeyh-ül islam – General
Müftü – Subay
İmam – Astsubay
Muezzin- Uzman erbaş
Çünkü Ordu'nun kemikleşmiş hiyerarşik yapısında hiçbir üst Astında emir almaz. Son günlerde fetö’cü asker kişilerin yargılamalarından sonra başında ısrarla astsubay imamlardan bahsedilmektedir. Yukarıda belirttiğim İslami hiyerarşiye gore fetva verenler şeyh-ül islam ve müftülerdir. Cemaate ileten ve uygulayan imamlardır. Müezzinler de lmam yardımcılığı yaparlar .Garip olan şudur ki fetva verenler şeyh-ül islamlaar, müftüler tartışılmıyor; hiçbir yorum ve inisiyatif katmadan fetvayı icra edenler hedef tahtasına konuluyor. Fetvayı uygulasa vatan haini uygulamasa emre itaatsizlikten ceza veriliyor. Kahraman Ömer Halisdemir'in kalkışmanın tekerine çomak sokması birilerinin kanında dokunmuş olacak ki; Durmadan Astsubaylar hakkında haber servis ediyorlar. Hani utanmasalar önlerinde Ömer Halisdemir, Bülent Aydın gibi kahramanları neredeyse bu kalkışmayı astsubaylar organize etti biz de onların peşinden gittik diyecekler.
Halbuki, “Gelecek de bu devleti yönetecek kişiler sizlersiniz” denilerek yetiştirilenler ASTSUBAY İMAM DEĞİL PEYGAMBER OLSA PEŞİNDEN GİTMEMEK İÇİN DİNDEN ÇIKARLAR.