Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Buluyorum
AK Parti Samsun Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Yusuf Ziya Yılmaz; "AK Parti hem enerjide hem de çevrenin korunması, geleceğe emin adımlarla ilerlenmesi için ortaya büyük hedefler koydu."
AK Parti Samsun Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Yusuf Ziya Yılmaz;
***"1977 yılında halka hizmet için çalışmaya giderken pikaba koyacak benzin bulamıyorduk"
***"1980 yılında genç mühendisler olarak Bulgaristan'dan elektrik enerjisi ithal etmek bizim için büyük bir kompleksti."
***"Evlerimizde lambaya takacak ampul yoktu"
***"Çok şükür bugün Türkiye 90 bin megavat kurulu güce ulaştı"
***"Ülkenin geleceği için çalışmalara pozitif katkı vermeliyiz"
Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, TBMM Çevre Komisyonunda görüşülerek kabul edildi.
Toplantıya katılan AK Parti Samsun Milletvekili Çevre Komisyonu Üyesi Yusuf Ziya Yılmaz, komisyon görüşmelerinde açıklamalarda bulundu. AK Parti iktidarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çevre, enerji konusunda çok büyük adımlar attığını, yatırımlar yaptığını, önlemler aldığının altını çizen milletvekili Yılmaz, yeşil kalkınma hamlelerinin Türkiye'yi geleceğe emin adımlarla taşıdığını söyledi.
Komisyondaki bazı muhalif partilerin eleştirilerine örneklerle açıklamalarını sürdüren milletvekili Yılmaz, Dünya'daki bütün ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi temin etme yönünde, tarih boyunca kalkınma süreçlerinin ve programlarının en önemli meselesi olarak gördüğünü ve çözümü üzerine çalıştığını anımsattı.
Türkiye'nin geçmişte birçok hataya tanık olduğunu ve Dünya gelişmelerine yetişme konusunda sıkıntılar yaşadığını belirten Yılmaz, haksız ithamlarla günümüz eleştirilirken örnek çalışmaları, hizmetleri, geçmişte yapılan ciddi hataları unutarak hedef şaşırtmanın kimseye bir fayda sağlamayacağını kaydetti.
Araca Koyacak Benzin Yoktu
Geçmiş Türkiye'ye örnekler veren Yılmaz, açıklamaların şöyle sürdürdü; "1975'te karayollarında işe başladım. 1977 yılında Samsun'dan bir pikapla genç bir mühendis olarak beni Amasya'ya gönderen amirim dedi ki: 'Pikabın arkasına plastik bidonda benzin koy Amasya'da ve Çorum'da yakıt bulamayabilirsin, depoyu da burada iyi doldurun dönüşte yolda kalmayasınız.' Türkiye'nin kamu kuruluşlarına ait bir araç, Çorum istikametindeki bir görevi yapacak bir mühendisinin yakıtını Çorum'da ve Amasya'da bulamıyordu. Böyle bir Türkiye'ydi. 1980'li yıllarda Bulgaristan'dan elektrik enerjisi ithal ediyorduk. Bulgaristan'ın nüfusu ne kadar dı? O zaman biz, altmış milyonluk büyük bir Türkiye'yiz. Genç mühendisler olarak Bulgaristan'dan elektrik enerjisi ithal etmek bizim için büyük bir kompleksti. Yurtsever milliyetçi insanlar olarak zorumuza gidiyordu. 1983 yılında Türkiye'de ampul krizi oldu, bulunmuyordu. Yani enerjinin her kesitinde problemler vardı. Bir gün akşam işten çıktık, bir mühendis arkadaşım dedi ki: "Yusuf, Mecidiye Caddesi'nden geçelim, Samsun Limanı'na bir gemi yanaştı, o gemi Rusya'dan kaçak ampul getirmiş, bir tane tezgahtar orada ampul satıyor, ondan biraz ampul alalım. Türkiye'nin 1970'li, 1980'li, 1990'lı yıllarına ışık tutmaya çalışıyorum. Türkiye bu süreçlerden geçerken 1990'lı yıllarda Süleyman Demirel'in bir sözünü hiç unutmuyorum, 'Türkiye bugün 25 bin megavat civarında bir kurulu güce sahip, önümüzdeki on sene içerisinde, 2000'li yılları hedefliyor, bu kurulu gücü 40 bin megavatlara çıkarırsak sanayimizin ihtiyaç duyacağı elektriği dışarıdan da ithal etmeksizin karşılayabilecek hale geleceğiz. İhracatımızı da sanayileşmemizi de belli bir noktaya getirebilmemiz için 40 bin megavatlık bir kurulu güce ihtiyacımız var.' Türkiye bunları hep yaşadı."
Çözüm Odaklı Birbirimize Katkı Sağlamalıyız
Çok şükür bugün Türkiye 90 bin megavat kurulu güce ulaştı" diyen Yılmaz, örneklerle konuşmasına şöyle devam etti; "Türkiye 35 bin megavat civarında bir kurulu gücü vardı. Aşağı yukarı 65 bin megavatlık kurulu gücün ki, bunun yüzde 53'ü de yenilenebilir enerjiden oluşuyor, 65 bin megavat civarında yenilenebilir enerji konusunda yatırım yaptı bu fakir ülke. Bu gelişmekte olan, bu kalkınma mücadelesini bütün gücüyle, bütün fertleriyle, insanımızla veren bu ülke bu mücadeleyi verdi. Bugün 90 bin megavatlar civarında kurulu gücümüz var. Yirmi birinci yüzyıla geldik. Yirmi birinci yüzyıl diyor ki, artık bu enerji meselesini mutlaka çözmeniz lazım. Gen teknolojileri, robotik teknolojiler, yeni iletişim dünyası, modern teknolojiler. Bütün bu teknolojilerin ihtiyaç duyduğu enerji meselesini hallederken artık fosil yakıt kullanmayacaksın, çünkü güneş enerjileri sera gazları dolayısıyla atmosferden dışarı çıkamıyor, tekrar içeriye yansıyor ve küresel ısınma oluyor. İnsanlığı ciddi boyutta seller ve orman yangınları gibi tehditler bekliyor. Artık yirmi birinci yüzyılın bu aşamasında önümüzde büyük bir süreç var. Ben inanın bilişimin, teknolojinin, elektriğin, elektroniğin, hatta gen teknolojilerinin yüzyılı gibi düşündüğüm yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreğinde artık dünya bir iklim, bir sera gazı tehdidiyle karşı karşıya kalmış olmanın sıkıntılarını yaşayacak. Şimdi, 1970'den bu yana çizmeye çalıştığım bu kronolojide Türkiye'nin verdiği enerji mücadelesinde geçmişte bu mücadeleye olumlu katkı vermiş olan herkesten Allah razı olsun. Yani şu anda muhalefette olan, o zaman iktidarda olan partilerin de gayretleri, çabaları olmuştur. Ama birbirimizi tenkit etmenin, birbirimizle "Senin zamanında Türkiye buydu, benim zamanımda buydu." demek gibi bir şeyle biz Türkiye'yi, o biraz önce anlattığım emperyal ülkelerin ortaya koyduğu bu açmazlardan kurtarmanın çıkışını bulamayız. Onun için birbirimizi anlayışla, birbirimize saygıyla, birbirimize pozitif ve olumlu bakarak, birbirimizin düşüncelerinden istifade ederek bu süreci aşarız diye düşünüyorum."
Samsun'dan Örnek Verdi
Enerji, çevre politikalarında AK Parti'nin yaptığı hizmetlerin ortada olduğuna vurgu yapan Yılmaz, "Ben Samsun'da yirmi yıla yakın belediye başkanlığı yaptım. Hiç birbirimizi incitmeyelim siyasi sözlerle ve özellikle 'AK Parti enerji politikalarında hata yapıyor.' diye. Geçmişte yaşadıklarımız ortada. Samimi söylüyorum belediye başkanıydım, modern bir çöp istasyonu yapalım dedik. Çünkü eski vahşi döküm alanı şehri müthiş bir şekilde tehdit ediyor, metan gazı patlamaları oluyordu. Seçilen çöp istasyonu yerini de Avrupa Yatırım Bankası'nın bana önerdiği müşavirler belirlemişti. En yakın yerleşim alanına 700 metreden daha yakında olamazdı. Karadeniz'de böyle bir yer bulmak da çok zordu. Çünkü çok dağınık yerleşim yerleri var. Çöp istasyonunu yapmak üzere krediyi bulup inşaata başladığımız gün, o zamanın bir muhalif partisinden milletvekili köylüleri topladı, bu çöp istasyonunu buraya yaptırmayız diye orada miting yaptı. Benim aleyhimde Samsun'da kampanya yürüttü. Türkiye'nin bu mücadelesinde iyi şeyleri konuşmak doğru olur, geçmişe gidip de böyle "Şu şöyle yaptı, bu böyle yaptı" gibi göndermelerle bir yere varamayız."
Yılmaz, AK Parti'nin büyük Türkiye hedeflerine odaklandığını, büyük bir mücadele verdiğinin de altını çizdi.