Pazar günü ofiste oturmuş köşe yazımı yazıyorum...

MEZHEP ANKETİ Pazar günü ofiste oturmuş köşe yazımı yazıyorum, Zil çaldı… Kapıyı açtığımda elinde tablet olan bir kızımız anket yapıyor… Rica etti… Ankete katıldım… Siyasi sorular, iktisadi ve

MEZHEP ANKETİ

Pazar günü ofiste oturmuş köşe yazımı yazıyorum,

Zil çaldı…

Kapıyı açtığımda elinde tablet olan bir kızımız anket yapıyor…

Rica etti…

Ankete katıldım…

Siyasi sorular, iktisadi ve Samsun ile ilgili sorular sordu…

Sonrası klasik;

Hangi partiye oy verdiniz?

Hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz?

Kimler aday olsun?

Başarılı mı?” vs…

Anketin sonlarına doğru iki soru soruldu ki bir an farklı duygulara kapıldım!..

Çünkü hayatımda hiç kimde bana o soruları bu şekilde sormamıştı…

Kızımız bana “Türk müsünüz?” diye sordu…

Bilerek “başka seçenek var mı?” diye sordum…

Bana, biraz da öylesine sayarak; “Laz, Çerkez, Zaza vs…” saymaya başladı…

Lütfen dur” dedim…

Devamında; “Bunlar Türk değil mi?” diye sordum…

Biliyorum ama sormak zorundayım” cevabını verdi…

Bir an için Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” tanımlaması çerçevede değil de, ırk olarak, faşizanca bir soruya, karmaşık duygularla “Türküm” dedim…

Kelimeler ile anlatmakta zorlandığım o duyguyu yaşarken bir sonraki soruya geçti ve bana; “Son olarak, mezhebiniz nedir? Sünni mi? Alevi mi?” diye sordu…

Bu sefer duygularım iyice karıştı, utandım, gerildim, üzüldüm!..

Bu soru 40 yaşına geldiğim ömrümde ilk kez bana mezhebim sorulmuştu…

Sizi üzmek istemem ama sorularınız çok saçma” diyerek cevap verince…

Kızımız biraz üzüldü, “işimiz” diye cevap verdi…

Suç, bu kızımızda değil,

Suç, bu insanları pazar günü kapı kapı dolaştırıp sorduğu sorularla toplumu ırklara, mezheplere bölen, anket adı altında mobbing yaptıran zihniyette…