Prof. Dr. Haydar Baş'a Hüzünlü Anma…
Prof. Dr. Haydar Baş vefatının birinci yılında İstanbul'da anıldı.
‘Tevhidin Merkezi Haydar Baş’ isimli anma programında konuşan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş: ‘Prof. Dr. Haydar Baş kıyamet sabahına kadar savunulacak bir kale bıraktı bize. Bu kale Türk milletinin bağımsızlığının kalesidir. Atatürk ilkelerinin Cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularının kalesidir’ ifadelerini kullandı.
Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş İstanbul’da düzenlenen programla anıldı.
BTP İstanbul İl Başkanlığı’nca Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen ‘Tevhidin Merkezi Haydar Baş’ isimli program saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Açılış konuşmasını BTP İstanbul İl Başkanı Fuat Şengül’ün yaptığı programda Prof. Dr. Haydar Baş için yazılmış şiirler okundu.
Anma programında Haydar Baş’ın hayatının anlatıldığı “Benim” belgeseller serisinin ilkinin gösterimi yapıldı.
Belgeselin izlenmesi sırasında salonda duygu dolu anlar yaşandı.
Duygu Yüklü Konuşma
Programın kapanış konuşmasını ise BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş yaptı.
Özlem, hüzün ve duygu dolu bir konuşma yapan BTP liderinin konuşması sırasında salondan hıçkırıklar yükseldi.
Sözlerine, “Biz olmasaydık da o bu mücadeleyi verirdi ama o olmasaydı biz asla böyle bir mücadele veremezdik. Yalnızlığın senfonisiydi onunki sessizliğin gürültüsü kimsesizliğin kalabalığıydı.” diyerek başlayan BTP liderinin konuşmasından notlar şu şekilde,
- Kim mutlu ederdi ki bizi onun kadar, hangi derdimiz onunla derman bulmazdı. Adaletin, asaletin, merhametin temsilcisiydi benim babam, hiçbir şeyden gururlanmadım onun evladı olmaktan fazla. Hiçte istemedim onun evladı olmaktan fazlasını.
- Çok başka bir fikir adamıydı. Açlığa sefalete dur demişti. Öyle formüller koydu ki şimdi dünya bir araya geliyor onun söylediklerini uygulamaya başlıyor. Sen hiç yamalı pantolon giydin mi oğlum derdi aç gezdin mi sen derdi. Eve benim babam aç gezdi. Çile çekti, ihanete uğradı ama sadakati hakkaydı. Bir an bile sadakatinden taviz vermedi.
- Atatürk gibi adamdı benim babam. Kimse görmezdi tehlikeyi ama O’nun gözünden kaçmazdı. Bir FETÖ belası sardı milletimizin başını. Öyle bir savaştı ki onlarla. Haydar hocanın adını duyunca kaçacak delik ararlardı. Düşmanının bile Haydar hocasıydı benim babam.
- Çok üstüne gelmek istediler hayat boyu ama O hiç boyun eğmedi, kim geldiyse boyunun ölçüsünü aldı. Son zamanlarında yurtdışına çıkma dediler babam yasak sana dediler, tüm dünyayı evine kapattı da gitti. Ve en sonunda beratını aldı da öyle gitti.
- Tarihçilere tarihi, filozoflara felsefeyi, sosyologlara toplumu, iktisatçılara ekonomiyi, ilahiyatçılara dini sanatçılara sanatı öğretti benim babam. Dünya meseleleri basitti O’nun için. Ama çok kızardı hiçbir şey bilmeyip biliyormuş gibi yapanlara. Dedim ya kaçmazdı O’nun gözünden hiçbir şey.
- Kıyamet sabahına kadar savunulacak bir kale bıraktı bize. Bu kale Türk milletinin bağımsızlığının kalesidir. Atatürk ilkelerinin Cumhuriyet bilincinin yılmaz savunucularının kalesidir. Bu kale ahde vefanın kalesidir, bu kale bir eline ayı bir eline güneşi verseler davasından vaz geçmeyeceklerin kalesidir.”