Rahat ol Samsun!...

14 AĞUSTOS'TA HİÇ BİR ŞEY OLMAYACAK! Rahat ol Samsun! Rahat ol Türkiye! 14 Ağustos'ta hiçbir şey olmayacak

14 AĞUSTOS’TA HİÇ BİR ŞEY OLMAYACAK!
Rahat ol Samsun!
Rahat ol Türkiye!
14 Ağustos’ta hiçbir şey olmayacak.
Bu bir algıdır.
Bu bir yönlendirmedir.
Bu bir kitleleri yönetme çabasıdır.
Bu bir ‘daha yıkılmadık, güçlüyüz’ deme harekâtıdır.
Bu beyhude bir korku ve panik yaratma eylemidir.
Bu suya yazı yazmaktan öteye geçemez.
***
Ne mi olur 14 Ağustos’ta?
Ülkenin enerjisi üretimine ve dağıtımına bir saldırı olabilir.
Ülkenin bankalarına ve bu ağı sağlayan sisteme bir saldırı olabilir.
Ülkenin telekomünikasyon ağına bir saldırı olabilir.
Ülkenin haberleşme ağına büyük bir siber saldırı gerçekleştirilebilir.
Ancak; Türkiye bu saldırılara karşı önlemini çoktan almıştır bile.
Bu da kuru laftan öteye geçemez, geçemeyecektir.
Sadece sözde kalacak gibi duruyor ve öyle görünüyor…
***
Ülkede panik ve terör yaratma hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Türkiye eski Türkiye değil.
Bunu batı yeni yeni idrak etmeye başladı.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Türkiye, atasının izinden yürümekle kalmıyor muhasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak için var gücüyle koşuyor.
Mustafa Kemal yol gösterici.
Mustafa Kemal ışık.
Mustafa Kemal çıkış yolu.
Mustafa Kemal aydınlık.
Mustafa Kemal büyük komutan.
Mustafa Kemal gelecek.
Mustafa Kemal, yıllara inat kurtarıcı olmaya devam ediyor.
***
Türk Milletine büyük önder Atatürk, şifreyi yıllar önce vermiştir.
Bu şifre Türk gençliğinin damarlarında yatıyor.
Bu şifreyi batı çözemedi.
Bu şifre Kurtuluş Savaşında yedi düvele karşı ortaya çıkmıştır.
Bu şifre ne mi?
İşte şifre:











Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
    Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

muhabirtufanipek@gmail.com