Sandıkçı'dan Rica Ediyoruz!

Canik Belediyesi çalışanlarının ve kamuoyunun malumu olduğu üzere bir süredir Canik Belediyesinde şirket işçisi olarak çalışan arkadaşlarımızın sözleşme görüşmelerini yürütmekteyiz.

Ülkemiz herkesin bildiği gibi maaşları yutan bir enflasyon canavarı ile karşı karşıyadır. Başta kira giderleri, temel gıda giderleri, fatura giderleri olmak üzere tüm gider kalemleri yüzde yüzü aşan oranlarda artmıştır.
Buna mukabil işçi kardeşlerimizin gelirleri yerinde saymakta hatta erimektedir.
Tüm bu süreçler yaşanırken yasal olarak sözleşme vakti gelmiş ve işçi kardeşlerimiz adına maaşlarını iyileştirme fırsatı doğmuştur.
Enflasyon canavarı karşısında beli bükülen tüm işçi kardeşlerimiz dört gözle bu sözleşmede elde edecekleri hakları beklemektedir.
Geçmişten bugüne her daim çalışanın, emekçinin yanında olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçim sürecinde kamu çerçeve sözleşmesi protokolünü açıklamış ve belediye dışı kamu kurumlarında çalışan işçileri sevince boğmuştur.
Yine aynı şekilde asgari ücretin hatırı sayılır oranda artacağı sözü verilmiştir ve yakın bir zamanda açıklama yapılacaktır.
Hal böyle iken sendikamız özellikle açıklanacak olan asgari ücret miktarını görmek istemiş ve toplu sözleşme görüşmelerinde belediye tarafından teklif edilen yüzde 40 civarındaki zam teklifini kabul etmemiştir.
Sendikamızın talebi kamu çerçeve protokolünün belediye işçilerine de aynı şekliyle uygulanmasıdır.
Bu talebimiz maalesef reddedilmiş, enflasyon canavarı göz ardı edilmiş ve kabul etmemiz mümkün olmayan bir rakam zikredilmiştir. Oldubittiye getirilerek imza atmamız istenmiştir.
Yakın bir zamanda açıklanacak olan asgari ücreti görmek istediğimizi, bu ücret açıklandığında teklif edilen rakamın asgari ücret düzeyinde kalacağını söylememize rağmen Canik Belediyesi idaresi bize kulaklarını ve en önemlisi vicdanlarını kapatmıştır.
Zaten her ne hikmetse ne zaman işçi maaş zamları konuşulmaya başlansa belediyeler birden ekonomik darboğazda olduklarını hatırlıyorlar. Zammın konuşulmadığı dönemde harikayız, süperiz, tüm borçları ödedik, tek kuruş kredi çekmedik, ekonomimiz çok iyi diyenler yaptıkları hizmetin bir parçası olan selde, depremde, karda, afette yazın, kışın, gece, gündüz soğuk, sıcak fark etmeksizin çalışan işçilere bu başarıda sizinde payınız var deyip teşekkür edenler maaş zammı zamanı geldiğinde birden "önceki söylediklerimizi unutun belediye batıyor, batacak aman zam istemeyin" der hale geliyorlar.
Bu anlayışı kınıyor ve reddediyoruz. Biz kuru teşekkür değil emeğimizin karşılığını istiyoruz.

Sendikamız bu anlayışla tavrını ortaya koymuşken Canik Belediye idaresi "tamam imza yetkisi sizde ama işçi bu teklif edilen rakama razı siz imza atmayarak süreci tıkıyorsunuz." iddiasında bulundu. Bizler bunun böyle olmadığını yaptıkları görüşmelerde işçinin doğal olarak sesini çıkarmak istemediğini gördük ve toplu sözleşme ile ilgili imzaları bizde kalacak şekilde idarenin iddiasını çürütmek adına işçilerimizin kararını gösteren imzaları topladık.
Nitekim işçi kardeşlerimizin yüzde 70'i, Sayın Başkanın talimatı ile bazı müdürler tarafından aksi yönde karar bildirmelerine yönelik baskı yapılmasına rağmen, sözleşmeye imza atmamamızı istediklerini belirtti.
Biz "İmzamız işçinin kararıdır." diyen bir sendikayız. Bugüne kadar da bu düsturla hareket ettik. Bu süreci işçimizin iradesi doğrultusunda aklıselim ile yürütüyor nefsiyle hareket eden ve hukuksuz talimatlara boyun eğenlerin davranışlarını not ediyoruz.
Gelinen noktada Canik Belediyesi idaresi Haziran ayının 15'inde yatırması gereken mesaileri yatırmamış ve işçilerinin emeğinin üzerine konmuştur.
Ve yine baskı unsuru oluşturmak adına işçilerin servisini kaldırmıştır.
Ve nihayetinde bugün itibariyle haklarında hiç bir disiplin soruşturması olmadan, hiç bir gerekçe göstermeksizin 3 arkadaşımızı işten atmıştır.
Buradan sayın Başkana soruyoruz. Bu arkadaşların suçu, günahı nedir? Sendika sözleşme görüşmelerinin yürütüldüğü bu süreçte bu arkadaşları hangi gerekçe ile işten çıkardınız?
Tüm belediye çalışanları hakikati biliyorken, bu işçileri sendikamıza ve işçilere gözdağı vermek için, sözleşmeyi imzalamadığımız için işten attığınızı biliyorken, her fırsatta dürüstlükten, kul hakkından bahsedenler "karakolda doğruyu söyler mahkemede şaşar" türküsünü mü söyleyecekler? Hep beraber izleyip göreceğiz.
Elbette hukuki süreçler başlayacak
Sayın Başkanı gayet net, açık, yalın bir dille dostane bir şekilde uyarıyorum.
Canik Belediyesi kurallarla, kaidelerle yönetilen bir devlet kurumudur. Belediyelerde uygulamalar kanuna nizama uygun şekilde yapılır, yapılmalıdır. Burası sizlerin şahsi iş yeri değildir. Babanızın çiftliği hiç değildir.
Sayın Başkanın belediye başkanlığını devraldığı günden bugüne personel yönetimiyle ilgili hangi uygulamaları yaptığını iyi düşünmesini ve atacağı adımları ona göre atmasını öneriyoruz.
Bu belediyecilik ak belediyecilik değildir. Bu belediyecilik gönül belediyeciliği değildir. Bu belediyecilik Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyona uygun bir belediyecilik değildir.
Sayın Başkanın hırsla, nefisle, kibirle atacağı adımlar kendisini çok büyük yanlışlara sürükleyecek. Yol yakınken uyarıyoruz. Bu yanlıştan hemen dönün.
İşçi arkadaşlarımıza derhal işlerini iade edin.
Aksi takdirde işçisinden, pazarcısına, bürokratından, siyasetçisine tüm kamuoyunun bildiği fakat dillendirmediği uygulamalarınızı biz büyük bir cesaretle dile getirmeye başlayacağız. Sayın başkan pandoranın kutusunu açmasın.
Onlarca mobbing davası, onlarca hakaret tehdit davası, onlarca sendikal hakların engellenmesi davasıyla karşılaştığında kendisinin idarecilik yönünü tüm Türkiye öğrenmiş olur. Bu kendisine yaptığımız dostane bir uyarıdır.
Bu darboğazda evine ekmek götürme derdi olan kardeşlerimizi hiç bir suçları yokken ve usulsüz bir şekilde işten çıkarmanın elbette hukuki yaptırımları olacaktır.
Sayın Başkan "son giren ilk çıkar" kuralından bihaber olabilir. Sayın Başkan "ben yaptım oldu" anlayışında olabilir. Sayın Başkan kendi soyadını taşıyan kişi ya da kişilere ne gibi iltimaslar sağladığını bilmediğimizi zannediyor da olabilir.
Ancak zamanla çok net olarak anlayacağına inandığımız bir hakikat var ki o da bizim tehditlere, şantajlara, bel altı vuruşlara boyun eğmeyeceğimiz gerçeğidir.
Sayın Başkan bizleri gel deyince gelen, git deyince giden, imza at deyince atan, hatta neye imza attığını dahi bilmeyen sözüm ona sendikacılarla karıştırmasın.
Bizler Hizmet-İş Sendikası olarak haklı olduğumuz noktada zerre geri adım atmayız. Hiç bir işçimizin, üyemizin mağdur edilmesine göz yummayız.
Buradan bir kez daha vurguluyoruz gelin inadınızı kırın, dilinizden düşürmediğiniz ayetleri, hadisleri hatırlayın, bu arkadaşlarımıza hayatlarını idame ettirebilecekleri bir rakamla sözleşmeyi masada bitirelim. Gelin inadınızı kırın ve masum insanların ahını almayın. Bu masum insanların ahı, bedduası ömür boyu yakanızı bırakmaz.
Bizim derdimiz üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değil. Bizim derdimiz işçimizin alnının teri kurumadan hakkını alabilmesidir. Bizim derdimiz işçi kardeşlerimizin enflasyona ezdirilmemesidir. Bu noktada şuan ülkemizi idare eden iradenin derdi de çalışması da bu yöndedir. Hal böyle iken herkesin ters yoldan geldiğini zannedenler gittikleri yolu bir daha aklıselim ile kontrol etsinler. Bu uyarılarımız işçinin gözyaşı üzerinden gelecek kurgulayanlara açık, seçik ve son uyarımızdır.