STK'LARDAN SURİYE IDLİP AÇIKLAMASI…
Bismillahirrahmanirrahim… Değerli basın mensupları ve Suriye'nin şerefli dostları; İdlib'de yaşanan katliamı şiddetle lanetliyor, arkası kesilmeyen vahşet karşısında yürekleri yanan, kardeşlerinin acı
Değerli basın mensupları ve Suriye’nin şerefli dostları;
İdlib'de yaşanan katliamı şiddetle lanetliyor, arkası kesilmeyen vahşet karşısında yürekleri yanan, kardeşlerinin acısına ortak olan ve duaya duran bütün Müslümanlara başsağlığı dileyerek sözlerimize başlıyoruz.
Suriye’de yaşananları anlatmaya yüreklerin dayanmayacağını bilerek kısa bir panoramayı aktarmak istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere süreç hastane ve fırınların bombalanmasıyla faciaya dönüştü. Temel ihtiyaçlardan öte insani ve tıbbi müdahalenin dahi yapılamayacağı bir ateş çemberine dönüştü. Elinde bir parça ekmekle enkaz altından çıkarılan kız çocuklarının avuçlarını sıkı sıkı bağladıkları manzaralar gördük. Evladının son nefesinde ona “lailahe illallahı“ telkin eden annelerin feryatlarına şahit olduk. Cennette bolca ekmek yiyeceğini ikrar eden yakın ve fıtratı bozulmamış çocukların vasiyet ve imanlarına şahit olduk. Narkoz verilmeden canlı canlı ameliyat edilen minnacık çocukların Kuran okuyarak nasıl acılarını hafiflettiklerine şahit olduk. Ağır yaralıların yeterli ameliyat malzemesi bulunamadığı için diri diri ceset torbalarına konulduğuna şahit olduk. Irzının namusunun kirletilmesini istemeyen bacılarımızın intihar mektuplarına şahit olduk. Tıpkı “bizi öldürün” diyen Iraklı Nur Bacı’nın mektubunu bir zamanlar okuduğumuz gibi… Bu trajediyi toplu infaz ve bombalamalarda, topluca enkaz altında kalan nazenin Müslüman bedenleriyle uzattıkça uzatabiliriz.
Değerli basın mensupları ve Suriye’nin şerefli dostları
Bu katliamların tek suçlusu zalim ve tağut Esed rejimi değildir. Esed rejimi onlarca yıldır küfrünü icra eden açık-alenî zulüm mesleğinin gereğini yerine getirmektedir. Bu katliamların tek ve yegâne sorumlusu Rusya da değildir. Ruslar yüzyıllardır İslam’a düşmanlık besleyen, tarihi düşmanımızdır. O da mesleğini icra etmektedir. Bu savaşın tek suçlusu 1000 yıllık mağlubiyet psikolojisini mezhebine zerkederek İslam coğrafyasını ifsad eden İran’da da değildir. Evet değerli kardeşler, bilinmeli ki bu katliamın asıl müsebbibi İslam dünyasıdır. En başta da batıya bedenlerini de, ruhlarını da, vatanlarını da teslim eden Arap coğrafyasıdır.
Onlardan sonra da asıl suçlular biziz.
Bu ölümlerin en büyük vicdani sorumluları biziz, Müslümanların ilgisizliği ve vurdumduymazlığıdır.
İslam ümmetinin tembelliğidir bunca acılara sebep olan. Sürekli tüketen ve hiç üretmeyen yığınlarımızdır hüzünlerimize kapı aralayan. Bin yıllık haçlı projelerine karşı projesizliğimizdir bizi tüketen. İslam coğrafyalarında yaşanan işgallere sadece ekonomik temelde bakacak kadar sığlığımızdır bizi savunmasız kılan. Evet, Halep’in, İdlib’in kazanamayanı ve kaybedeni olduğumuzu anlayamayacak kadar fakir dimağlara sahip olduğumuz içindir bu kuşatılmışlık.
İdlib’in mazlum halkı Aziz ve Celil olan Allah’a, şu yeryüzünün sahibine, şu kelimelerimizin sahibine, şu soluduğumuz havanın sahibine; İdlib'in, İstanbul’un, Samsun’un, Hama’nın sahibine, Kâbe’nin Rabbine iman ettikleri için katlediliyorlar. 6 yıldır devam eden bu savaş, bu katliam, zalim Esed rejiminin ve onun işbirlikçileri, destekçileri, ağababaları olan Rusya’nın, İran’ın, Amerika’nın, gizli açık destek veren diğer katliamcı devletlerin dünya tarihine geçmiş en alçak, en namussuz, en şerefsiz katliamlarıdır. Bizler 6 yıldır belki onlarca, yüzlerce defa Samsun başta olmak üzere birçok ilde defalarca toplandık. Bugünkü toplanmamıza neden olan katliam, bu alçak kimyasal saldırı ilk değil, son da olmayacak.
Sevgili dostlar, Kardeşlik hukukumuzu, un ve gıda kolileriyle sınırlı tutup sorumluluklarımızı sırtımızdan atamayız. Bu savaş elbet bitecek, fakat o zamana kadar bize düşen, umudumuzu, imanımızı ve cesaretimizi yitirmeden barış ve merhamet için çabalamaktır. Sabırları tükenen, beldeleri harap olan, gönülleri bitap düşen insanların feryadını duymaktır.
Değerli basın mensupları ve şerefli Suriye dostları;
Bilinmelidir ki Suriye cihadının yegane hâmisi Müslümanlardır. Ve bu mücadele hiçbir uluslararası kurum ve kuruluşun vicdanına terk edilmeyecek kadar kutsaldır. Dolayısıyla Müslümanlar konunun vahametinin farkına varmalı ve geleceğe dönük planlarını buna göre yapmalıdır. Halep düştüğünde tahliye operasyonlarına sevinir hale getirildik. Şimdi de İdlib yerle bir edildiğinde halkı tahliye ettik diye mi, sevineceğiz. Arab’ıyla, Türk’üyle, Kürd’üyle biz hem aynı coğrafyanın hem de aynı kaderin çocuklarıyız. Rusya’sından Amerika’sına, İsrail’inden Avrupa’sına Çin’inden İran’ına ümmetin tüm kronik şedid düşmanları bu coğrafyalarda hesaplarını icra etmektedirler. 15 Temmuz bunun en açık örneğidir. Kimse konfora alışıp sınırımızda cereyan eden savaşa tiyatro muamelesi yapmasın. Bu ateşin bizim coğrafyamıza düşmeme garantisi yoktur. 15 Temmuz’da zulüm ateşlerini Anadolu’ya taşımaya çalışan emperyalistlere verdiğimiz şanlı cevabın aynısını, kan gölüne dönmüş coğrafyamızın geleceği için de vermek zorundayız. 15 Temmuz’da din-i mübin için meydanları dolduran şerefli halkımızın yüzyıllarca vatan dediği coğrafyalar içinde meydanları doldurması gerekmektedir. Gür avazımızla batının ikiyüzlülüğünü, bütün siyasi kavramlarının yalan olduğunu tüm dünyaya haykırmalıyız. Gözlerimizi zulümleriyle kapkara kesilmiş haçlı tarafından çevirip ümmeti bir araya getirecek projeler üretmeliyiz. Sözlerimizi sonlandırmadan önce bir daha Müslümanlara seslenmek istiyoruz.
Ey Müslümanlar,
Ey İslam ümmeti,
Saldırı ve terör haberlerine alışıp duyarsızlaşmayın.
Kardeşliğinizi unutmayın,
Tek yürek olarak mazlumun yanında yer alın.
Ey İslam ülkelerinin liderleri,
İlim insanları, insan hakları müdafileri,
Bu karanlık ve kuralsız savaşı durdurmak için maddi ve manevi her türlü gücünüzü seferber edin.
Unutmayın, bu vebal her birimizin, hepimizin sırtındadır.
Tüm Müslümanların buradan amel ve emellerinin barışık olacağı bir zemine gelmesi için dua ediyoruz.
Özgür Halep ve özgür Kudüs’te; özgür Türkistan ve özgür Çeçenistan’da, özgür Irak ve özgür Afganistan’da; özgür Arakan’da buluşmak emeli için Allah’ın bize hayırlı ameller vermesini murad ediyoruz...
Hepiniz Allah’a emanet olunuz.
şokhaber.net