Suriye'de acı bir sona doğru

YIKIK KENTİN İNSANLARI! Suriye'de acı bir sona doğru yaklaşılıyor! Lakin vakti belirsiz, yani sonu yok! Çünkü sürekli değişen değerler ve dengeler… Bu acının bilançosunu daha da ağırl

YIKIK KENTİN İNSANLARI!

Suriye'de acı bir sona doğru yaklaşılıyor! Lakin vakti belirsiz, yani sonu yok! Çünkü sürekli değişen değerler ve dengeler… Bu acının bilançosunu daha da ağırlaştırıyor. Oynanan büyük oyunlarla, kurulun tuzakla Suriye Türkiye’ye bağlanmak istense de görünen o ki kendi ayaklarına da bulaşmış.

Yeni çözümler üretmekte, yani buna kısaca sebepleri yaratanların çözüm arayışları denilebilir. İyileştirme batının her ne kadar iyileştirme çabaları olarak bazı uygulamalarını kamuoyuna gösterme mücadelesine girse de her gecen gün artan Suriyeli mülteci akımı bunun aslında pek de böyle olmadığının en açık delilidir. Bunun da en büyük nedeni çıkarların sürekli yer değişmesi. Kimler mi bunlar? Çok açık… Söz veren ve söz alanlar bu nedenledir ki sürekli değişim gösteriyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, sığınmacı sorunlarına değinirken şu açıklaması çok dikkat çekici; ''Türkiye ve Lübnan gibi ülkelerin üzerindeki yükü paylaşmalıyız, öncelikle şunu söylemem gerekir ki, Mülteci konusunda yükü hafifletmek için öncelikle sürekli büyüyen ve etrafına yayılan o yarayı iyileştirmek lazım gelir. Bu da çıbanı kurutmakla mümkün olur.

Kurutamazlar! Çünkü verilen sözler var… Bu sözleri yerine getirmek kamuoyunu oyalayan cümleler kurmaktan onlar için daha fazla önem taşıyor! Yıllarca diktatör yönetim ve darbelerle Yönetilen halk, aralarındaki soğukluk, birlikte iş gücü yapabilme imkânlarını iyice kısıtlamış. İçlerinde korku ve endişe buna ekonomik sıkıntılar eklenince öne alınmaz çare arayışları içerisine girmelerine sebebiyet vermekte. Olayları biraz da o bölgede yaşayan insanların gözünden yorumlayalım… Şöyle ki; Üzerinizde amansız bir düşman ve kime ve neye güveneceğiniz hakkında endişeler ve sürekli kötüye giden durum. Hanginiz yaşamak istersiniz o topraklarda? Birçoğunun geriye dönüp bakacağı, geride bıraktığı hayalleri yok! Sözler ve vaatler her gün yeni canlar almakta… Bunun için en kolayı onlar için bir çıkış yolu belki kendileri için olmasa bile kendilerinden daha çok önemsediği büyüttükleri nesli bu ölüm çukurundan çekip kurtarmak. Bölgede bulunan Mülteciler ne kadar eğitim yönünden desteklenmeye çalışılsa da donanım yönünden verilen sözler pek düşündükleri planda yürümedi. Bu bölgede sürekli yeni stratejiler üretildi! Bu stratejiler bölge halkının yararından çok zararına sebebiyet vermekte, yani acının bilançosu gittikçe daha da derinleşti.

Peki, geleceğin Suriye’si için neler yapılıyor? Bu yönde sistematik çalışmalar yapılıyor mu? Sorusuna gözümüzün önüne diğer sıkıntılı bölgeler Irak, Afganistan portesi gözümüzde canlanıyor. Hayal gücü ve vicdan sağlığı sağlam olmayan insanlar var içerimizde. Geri yollayalım bu mültecileri! Bakmak zorundamıyız? Nereye? O üzeri kenarı olmayan beton yığınlarına mı? Çocuğu biraz gecikince endişeye kapılan insan üzerimize ne zaman bomba yağacak endişesindeki insanları anlayamaz! Bu bir konfor farkıdır. Konfor insanların vicdanlarına hükmetmemeli… Anayasal altyapılı sistematik sağlıklı bir yaşam hayaline hiç bir devirde kavuşamayan bölge halkı yaşam mücadelelerini ne kadar korur bilinmez? Şu sorunun cevabını sormak gerekir. Bölgenin çözüm üreticilerine bu düşündürücü soruyu sormalıyız. Bu sahadaki müttefikleriniz muhalifleriniz belirli mi? Bölgede bu kadar sorunu doğuran İŞİD Meşrulaştırma cabası içiresinde olanlar nasıl bir kroki çizmekte… Daha doğrusu biz bu krokinin neresinde gösteriliyoruz?  4.5 yıl aradan sonra Kremlin Sarayında önüne kırmızı halılar serilen Beşar Esad iktidarını ne kadar daha uzatır? Bu ayrı bir soru? Ukrayna meselesinden dolayı, Batı dünyasının kendisine karşı uyguladığı ekonomik ambargoların verdiği ciddi sıkıntılarla bu bölgedeki politikasını ne kadar daha sürdürebilir? Bunun ne kadar kısıtlı olduğunu düşünenler olsa da fikrimce bu bölgenin krokisi ve verilecek sözler doğrultusunda çok farklı süreler oluşturabilir.

Ayrıca ABD’nin bu bölgelerde uyguladığı kararsız politikası İran ve Rusya’ya bu bölgelerde yeni sahalar kazanmasına sebebiyet verdi. Peki, harabe haline dönen Suriye kendini toparlayabilir mi? Yıllarca küresel güçlerin piyonu olarak ülkesinde büyük bir zulüm gerçekleştiren babası ve kendisi gibi bir diktatör getirilirse bu hiçbir zaman gerçekleşmez…

ORTADOĞU’DA HANGİ POLİTİKA YÜRÜTÜLDÜYSE VE HANGİ CÖZÜM ÜRETİLDİYSE HEPSİNDE DE SUÇSUZ BÖLGE HALKI ZARAR GÖRDÜ.
ÇOCUKLAR ZARAR GÖRDÜ GERİDE NE OLAÇAKLARI BELİRSİZ MİLYONLARCA MÜLTECİ…
BÖLGE HALKININ REFAHINDAN DAHA ÇOK KENDİ ÇIKARLARI İÇİN ÜRETTİKLERİ BU ÇÖZÜMLER BÖLGENİN FELAKETİNE DAHA BÜYÜK BİR ZEMİN HAZIRLADI…
TOPARLANIR MI BİLİNMEZ! LAKİN YILLAR SÜREN BİR BÜYÜK KAVGANIN İÇİNDE NEYİN NE OLDUĞUNU BİLMEYEN KÜÇÜK UMUTLAR O YARALI YÜREKLERİYLE NASIL TOPARLANIR BİLİNMEZ!
HER ÖLÜM BİR HÜZÜN BIRAKIR YÜREKLERİMİZDE, ONLAR HUZURA KAVUŞUNCA UYKULARIMIZ HUZURLU OLUR.
BU DÜŞÜNCEDE OLMAYANLARIN ÜMMET ANLAYIŞLARINDAN SÜBHE DUYARIM…
SURİYE’DE YIKIK DÖKÜK BİR MİNARE
TÜM ŞEHİR YIKILMIŞ SOKAKLAR YAĞMALANMIŞ
OKUL HASTANE EMNİYETTEN MAHRUM
BİR ÇİFT GÖZ BİR KURU EKMEĞE DADANMIŞ
BİR ÖLÜM ŞEHRİ OLMUŞ SURİYE

GİDEN MAHRUM KALAN MAHRUM
TOPRAKLARI BARUT VE KAN
KALAN MAHKÜM GÖÇEN MAHKÜM
HER KÖŞESİ KAN ÖLÜM ACI
ÇÖZÜM DİYEN İSTİLACI

ÖYLE BİLİNMEZ BİR ACI
HEPSİ MAZLUM EL NE MAHKÜM
BAŞLARINDA BİR DİKTATÖR
HER GÜN ŞİDDET HER GÜN ÖLÜM
YAKLAŞIYOR SENİN SONUN

DÜNYA SUSKUN ÜMMET SUSKUN
BİR GÜN DİNECEK ACILAR
GİDECEK KARA BULUTLAR
TOPRAK DA HEP GENÇ UMUTLAR
BEKLE EY ÜMMET VAAT GERÇEKLEŞECEK
AYDINLIK GÜNLER ÇOK YAKIN