SURİYELİ MÜLTECİLER
SURİYELİ MÜLTECİLER Türkiye'nin Suriyeli mültecileri kamplarda ağırlamak, farklı şehirlerde yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak ve yardım etmek için çaba sarf etmektedir
SURİYELİ MÜLTECİLER
Türkiye’nin Suriyeli mültecileri kamplarda ağırlamak, farklı şehirlerde yaşamlarını devam ettirmelerini sağlamak ve yardım etmek için çaba sarf etmektedir. 3 yıllık sürenin sonunda “Suriyeli mülteci sorununun artık yardımsever bir çaba olmaktan öte Türkiye için ekonomik, sosyal ve kültürel sonuçları olan ve olmaya da devam edecek bir toplumsal sorun haline dönüştüğü herkes tarafından görülmektedir.
Samsun dâhil ülkemizin hemen hemen tüm şehirlerinde dilenen ve sokaklarda yaşayan Suriye’li mültecileri görmek mümkündür. “Yoksullukla mücadele” konusundaki politikaları ve kaynakları “kendi halkı için bile henüz yeteli olmayan” bir ülke için bu yoğunluktaki bir mülteci akını Türkiye’nin bu günü ile birlikte yarınını da etkileyecek önemli bir problem haline dönüşmüştür.
Suriyeli ilk mülteci kafilesi, Türkiye’ye 29 Nisan 2011 tarihinde giriş yapmış. O günden bu güne Suriye’de yaşanan iç çatışma ve kargaşadan dolayı Dünya genelinde sayıları 4 milyona yakın Suriyeli mültecinin yaklaşık üçte biri Türkiye’ye sığınmış durumda. Mültecilerin yüz binlercesi Samsun ve diğer büyük şehirlerde dilenciliğe, evsizliğe, ağır çalışma koşullarına mahkûm olmuş durumda.
Sığınılan bu ülkelerin başında Suriye ile 877 km. sınırı hattı olan Türkiye geliyor. Suriye’den Türkiye’ye kaçanların sayısının sınırdan yasa dışı girenler de hesap edildiğinde 1 milyon 200 bini aştığı tahmin ediliyor.
Bunlardan sadece 804.391’i kayıtlı, diğerleri kayıt dışı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) 2014 sonuna kadar dünya genelindeki Suriyeli mülteci sayısının 4 milyon 100 bine ulaşacağını belirtirken, 2015’te Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayısının 1,5 milyonu bulacağını öngörüyor.
İstanbul’daki Suriyeli mülteci nüfusunun 150 bin civarında olduğu, Ankara’da 50-60 bin, İzmir’de ise 30-40 bin Suriyeli olduğu söyleniyor.
BM verilerine göre, Türkiye'nin Suriyeli mülteciler için bugüne kadar harcadığı para miktarı 3,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Ancak bu önlemlerin hiçbiri akın akın ülkelerini terk etmeye devam eden Suriye vatandaşlarının insani ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Haziran 2014 rakamlarına göre Samsun’da, toplam 1206 sığınmacıya “ikamet izni” verilmiş. Bu ikamet izni Iraklı, Afgan, Suriyeli, İranlı başta olmak üzere başka ülkelerden de onlarca insan da bu izni almış veya alma aşamasında.
Samsun’da farklı statü ve kayıt dışı olarak gelenler ile birlikte bu sayının 2 bin civarında olduğu söylenebilir. Çünkü 242 Suriyeliye “ikamet izni” verilmiş fakat 431 Suriye kökenli kişiye de “Yabancı Tanıtım Kartı” verilmiş.
Bu rakamlara bakıldığında ve kayıt dışı olanları da işin içerisine katarsak Samsun’daki Suriyeliler ile birlikte mülteci sayısının 2015 yılında 3 bin e yaklaşacağı öngörülebilir.
Suriyeli mülteciler işsizlik ve barınacak yer ihtiyacı nedeniyle dilenciliğe başlıyor. Samsun’un işlek caddelerinde bu mülteci olan dilencilerden görmeyenimiz yoktur. Dilencilerden dolayı neredeyse Zabıta Ekiplerini diğer asli işlerini yapamaz hale gelmiş durumda.
İş bulabilecek kadar şanslı olanlar ise çok düşük ücretlere inşaat vb. insan gücüne dayalı sektörlerde yarı yevmiyeye çalışıyorlar. Yani Saathane Meydanı'ndaki iş gücü pazarı da bu durumdan etkilenmiş durumda.
Samsun’da sığınmacıların ihtiyaçlarının tamamını devlet tarafından karşılamak mümkün değil, Suriye krizinin daha da uzar ve sığınmacıların geri dönüş ihtimallerinin azalır ise bu konuya ilişkin kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretilmesinin kaçınılmaz hale geliyor.
Belirli mahallelere yerleştirilen bu insanlar şu ana kadar sorunsuz bir şekilde yaşıyor fakat sayının artması, mahallelerdeki düzene uymamaları, adi suçlara karışmaları, ticaretin ve iş gücünün dengesini bozmaları durumunda şehirde bazı riskleri de görmek gerekir. Bir gece tüm sığınmacıları “otobüse bindirip gönderme” noktasına gelinmemesi için ilgililerin gelen bu insanlara, şehre entegre olarak nasıl yaşamaları gerektiği, belirli kanunları ve şehir yaşamı konularında bilgilendirilmeleri ve uyarılmaları gerektiğini düşünüyorum.
Sosyal devlet olmanın gereği olarak mültecilere iyi bir yaşam hakkı sağlanmalıdır. Yasal düzenlemeler ile belediyelere de bu konularda mutlaka ödenek ve bütçe ayrılmalıdır.
Ama bu yardım ve düzenlemeler yapılırken de yardıma muhtaç olan vatandaşlarımız asla ikinci plana atılmamalıdır.
Türkiye’nin bu sorun ile uluslararası destek olmadan özellikle de IŞİD’in Türkmenler ile çatışma noktasına geldiği şu dönemde olması muhtemel bir Türkmen Mülteci akını ihtimalinde baş etmesi mümkün değildir. Uluslararası destek olmadan bu kadar büyük bir mülteci sorununu çözmeye çalışan tek ülke biziz. Bu durum ülkemizi sosyolojik olarak derinden etkilediği gibi ekonomik olarak ta dar boğaza sokabilecek büyüklükte kriz potansiyeli taşıyan, bir sorundur.
Suriyeli mültecilere gösterilen özen, ilgi, alaka ve hassasiyetin, bu günlerde Türkmeneli’nden olması muhtemel bir Türkmen Mülteci akınında da gösterilmesi dileğiyle…