Türkiye herkesin bildiği gibi, 1923 yılından buyana...

BAŞKANLIK SİSTEMİNE TÜRKİYE HAZIRLANIRKEN Türkiye herkesin bildiği gibi,  1923 yılından buyana parlamenter sistemle yönetilmektedir

BAŞKANLIK SİSTEMİNE TÜRKİYE HAZIRLANIRKEN

Türkiye herkesin bildiği gibi,  1923 yılından buyana parlamenter sistemle yönetilmektedir. Halkın seçtiği milletvekilleri, milletvekillerinin seçtiği bir başbakan ve başbakanın seçtiği bakanlar. Yine meclisin seçtiği bir reisicumhur derken bu zamana kadar geldi Türkiye. Zaman zaman 2002 yılı öncesi başbakanlar bu parlamenter sistemden çıkıp başkanlık sistemine geçmenin Türkiye için daha yararlı olacağı kanaatlerini dile getirdilerse de bilfiil harekete geçmediler. 2002 sonrası Başbakanı Sayın Erdoğan sık sık başkanlık sisteminden söz eder oldu. Evet,  dünyada farklı farklı başkanlık sistemleri halen mevcut olup,  her devlet bu başkanlık sistemini kendi tarihi, sosyolojik ve siyasal koşullarına göre şekillendirmiş bulunmaktadır. Her millet kendi başkanlık sistemlerini oluştururken kendi demokratik anlayış ve uyumuyla beraber,  kendi eleştiri tahammüllerini de sistemin merkezine yerleştirmişlerdir. Başkanlık sistemlerini ona göre selahiyetlendirmişlerdir.  Eleştirilere tahammüllü olmayan toplumların yetiştirdiği bireyler de elbette ki başkan seçildiklerinde eleştiri durumu söz konusu olduğunda bağlı oldukları yasaları hiçe sayacaklardır. Her devlet bunun hesabını yaparak sistemini oluşturmuştur.  Devleti her haliyle ele geçirdiklerinden artık ona kimse engel olamayacaktır. Böylece müthiş sınır,  kanun, hak tanımayan bir başkan seçilebildiğinde artık her şey onun insafına, iki dudağının arasından çıkacak olan emre kalmıştır. Diktatörlük alıp yürüyebilir. Parlamenter sistem başkanlık sisteminden çok ayrı ve başbakanlar veya reisicumhurların uymak mecburiyetinde olduğu kanun ve bağlayıcı kurallar sistemidir.  Evet,  başkanlık sisteminde de devletin gücü birbirinden ayrı organlara dağıtılmıştır. Ama yukarıda değindiğim gibi o dağılan devlet organlarına bağlı kalmak yine demokratik, eleştirilere tahammül ve olgunlukla doğru orantılıdır.  Adaleti sağlama konusunda sorgulamalar baş gösterebilir. Sorgulamalar başkan olan kişiyi daha da adaletsizliğe, kanunlara saygısızlığa yöneltebilir. Kanun yapıcılarla ters düşebilir. Uyuşmazlık hallerinde mahkeme, hak hukuk da tanımıyorsa artık yapılacak iş sadece ellerini ovuşturmak olacaktır. Adalet,  devletin orta direği olduğuna göre başkanların adaletli hareket etmeyecekleri, etmedikleri takdirde ne yapılabileceğinin cevabı da bugünden alınmalıdır. Siyasal topluluğun temeli olan hak neyin adaletli olduğuna karar vermenin ayıracıdır.  Halk bu günden başkanlık sisteminde bağımsız bir yargının var olup olamayacağını şimdiden iyice irdelemeli, önümüzdeki haziran seçimleri başkanlık sisteminin anayasasını yapacak olan parlamentoyu seçeceğinden,  kararını doğru vermeli, demokrat, eleştiriye açık insanları seçmeli,  aradığı hak, adaleti her türlü baskı ve etkiden uzak ve siyasal çekişmelerin dışında olan bir parlamento oluşturmalıdır. Aksi halde cumhuriyetle elde ettiklerini elinden çıkarabilir.

Ne derler? Tosya ya pirince giderken, evdeki bulgurdan da olunabilir.

Kavranoğlu