YAŞAR'DAN İKTİDAR VEKİLLERİNE TARİHİ HATIRLATMA!
TBMM Genel Kurulu'nda 20Aralık Perşembe günü 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın görüşmeleri yapıldı
Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerinde grubu adına söz alarak kürsüye çıkan İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar konuşmasında ekonomideki kötü gidişatı ele aldı, enflasyon rakamlarını örnek göstererek iktidar milletvekillerine tarihi bir hatırlatmada bulundu.
‘Bir araya gelemez’ denen iki siyasi parti ilk defa bir araya gelerek hükûmet kurdu!
Yaşar; “Malum, mevcut iktidar vekilleri bu kürsüye her çıktıklarında 2002 yılı öncesi dönemi olanca güçleriyle eleştirip kendi iktidarları dönemlerini yere göğe sığdıramıyorlar. O dönemi size bir hatırlatmak isterim: 1999 yılında seçimler yapıldığı zaman Türkiye'de siyasi kamplaşmaların zirve yaptığı, ekonomideki bütün dengelerin bozulduğu, demokrasiye her türlü müdahalenin -28 Şubat 1997 de dâhil- yapıldığı bir dönemden bahsediyoruz. İşte bu şartlarda 57'nci Hükûmet iktidara geldi "Bir araya gelemez." denen iki siyasi parti ilk defa bir araya gelerek hükûmet kurdu, belki bugün bir uzlaşmadan, birlikte, beraber hareket etmekten bahsediyorsak bunun temellerinin de o gün atıldığını buradan ifade etmek isterim. Yine aynı şekilde, ekonominin bütün dengeleri bozulmuştur. Özellikle bankalar her gün yüzde 1000 faizlerle mudilerine para veriyordu, her biri sırasıyla batmaya başlamıştı. Aynı şekilde, demokrasiye ayar vermeler devam ediyor, Sincan'da da tanklar yürüyordu. Bu şartlar altında 57'nci Hükûmet kurulmuştu, bu şartlar altında da göreve başlamıştı. Peki, ne oldu? Bu Hükûmet, 57'nci Hükûmet bütün siyasi risklere göğüs gererek, her türlü faaliyeti kendi bekasını memleketin bekasının altında tutarak bankacılıkta dâhil her yönde kararlar aldı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu bu dönemde kuruldu. Görev zararlarıyla şişirilmiş bankaların tümü zarar ediyordu, hepsine, hepsine özel bankalar el konuldu, devlet bankaları da bu görev zararları Hazineye aktarılarak daha bağımsız hâle getirildi. Aynı şekilde, ekonomideki dengesizliklerin tamamı çıkarılan kanunlarla rayına oturtulmaya çalışıldı.”
Sizin yönetimi devraldığınız rakamlar…
Konuşmasına enflasyon rakamlarını örnek göstererek devam eden Bedri Yaşar şunları söyledi; “Daha fazla detayına girmeden rakamlarla bunları size ifade etmeye çalışacağım. 2002'de -siz "Nerede eski Türkiye?" diyordunuz ya- devraldığınız tarihteki rakamlardan bahsetmek istiyorum yani yüzde 100 üzeri olan enflasyon, size bu Hükûmet devredilirken yüzde 29,75'le devredildi. Aynı şekilde, enflasyon oranı bugün baktığınız zaman kasım ayı itibarıyla 25,4 yani neredeyse 2002'nin şartlarından bugün aynı yere geri dönmüşsünüz. Ee, Türkiye ekonomik büyüklük olarak dünyadaki ilk on 16 içindeydi, bugün de baktığınız zaman sıralamasında herhangi bir değişiklik yok. Yine, devamında, 2002 yılı itibarıyla Merkez Bankası verilerine göre, 2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektör borcu bugün itibarıyla 300 milyar dolar.”
Terör bitme noktasındaydı şimdi ne halde olduğunu hepimiz biliyoruz!
“Peki, kamu borçları ne durumda? 2002 yılına baktığımızda 64 milyar dolar iken bugün 130 milyar doları aşmış. Bir de "Ekonomik büyüme var." diyorsunuz. Göğsünüzü gere gere anlattığınız o ekonomik büyüme 2002 yılında yüzde 6,2'ydi yani bugün baktığınız zaman 2018 yılı itibarıyla yüzde 3,8. 2019 yılı tahmini rakamınız da yüzde 2,3. Aynı şekilde, 2002'de terör olaylarını baktığınız zaman neredeyse bitme noktasına gelmişti, ee, 2002 sonrası terör olaylarını buradan sıralamaya gerek yok, işte, hendeklerde verdiğimiz şehitlerden tutun, Oslo'ydu, şuraydı, buraydı, çadır mahkemeleriydi sıfıra yakın bir seviyede aldığınız terörü ne hâle getirdiğinizi de bugün sizler bizden daha iyi biliyorsunuz.”
Bu mu muhteşem dönem?
AK Partinin iktidara geldiği dönemki döviz kurunun 1,57, günümüz itibariyle bu rakamın 5,30 olduğunu belirten İYİ Parti Samsun Milletvekili; “Sizin deyiminizle bu "muhteşem dönem" rakamlarına bakınca insanın âdeta içi kararıyor” dedi.
Büyüyen ve istikrar içinde olan bir Türkiye yok!
TÜİK verilerine göre, ekim ayında Sanayi Üretimi Endeksinin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,7 oranında gerilediğini, Sanayi Üretim Endeksi'ndeki bu düşüşün en önemli nedeninin ithal girdi fiyatlarındaki döviz kuruna bağlı artışlar olduğunu söyleyen Yaşar, “Artan maliyetle fiyatlar ile buna bağlı olarak düşen talep sanayi üretiminin gerilemesine neden olmuştur. Ayrıca, ülkenin risklerindeki artışa bağlı olarak ülke kredi derecesi ile yüksek döviz kurları özellikle yurt dışı finansman maliyetlerini ciddi oranda artırmıştır. Firmalar, dış borç ödemelerinde ve dış borçların döndürülmesinde sıkıntı yaşamaya başladılar. Ekonomide dönen para hacmi, özellikle son dönemlerde ciddi ölçüde daralmıştır. KGF kredileriyle piyasaya verdiğiniz 250 milyar dolar da reel sektörde gerekli rahatlamayı sağlamadığı gibi, birçok firmalar yeniden yapılandırma istediler, devlet de bunu bir noktada teşvik etti. Aynı şekilde, bu dönemde konkordatolar da özellikle inşaat sektöründe çok ciddi oranda arttı. İnşaat sektöründe konkordatoların artması, aynı zamanda bu sektöre bağlı olan 350 iş kolunda da çok ciddi sıkıntılara sebep olmuştur. Bütün bunlar, her şeyin yolunda gittiği bir ekonomiyi değil, önemli sıkıntıların olduğu bir ekonomiyi işaret ediyor. Hep büyüyen Türkiye'den bahsediyorsunuz, bu tablo bize istikrar içinde büyüyen bir Türkiye'nin olmadığını, istediğimiz rakamlara bir türlü erişemediğimizi gösteriyor.
Çin’den alınan krediye seviniliyor!
Yurt dışından kaynak gelmeyince bizim ekonomimiz de duruyor. Çin'den alınan 3 milyar dolarlık kredi bir müjdeli haber olarak bizim kamuoyumuzda ve haberlerimizde yer alıyor. Ekonomide bu kötü gidişatı sonlandırmak için, ülke olarak her şeyden önce çok ciddi bir planlamaya ihtiyacımız var.” sözleriyle hükümeti ve ekonomi politikalarını eleştirdi.