Atatürk Doğru ve Yeterince Anlatılmamış
ATA Derneği Samsun Şubesi tarafından gerçekleştirilen “Atatürk’ü Doğru Anlamak” isimli söyleşide konuşan eski Kültür Bakanı ve ATA Derneği Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, “Bu toplum Atatürk’ü bilmiyor. Atatürk, doğru ve yeteri kadar anlatılmamış” dedi.
18 Aralık 2022 - 16:18
ATA Derneği Samsun Şubesi tarafından, Atakum Belediyesi, İlkadım Belediyesi ve Genç Adım Eğitim Kurumları desteğiyle “Atatürk’ü Doğru Anlamak” isimli söyleşi gerçekleştirildi. Atakum Belediyesi Düğün Salonu’nda yapılan, eski Kültür Bakanı ve ATA Derneği Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, eski Kırgızistan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ATA Derneği Genel Başkan Yardımcısı Feyzullah Budak, eski Samsun Milletvekili ve ATA Derneği Örgütlenme Eş Başkanı Vedat Çınaroğlu’nun konuşmacı olduğu söyleşiye Samsun Valisi Yardımcısı Şevket Cinbir, İYİ Parti Samsun İl Başkanı Hasan Aksoy, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Samsun Şube Başkanı Işık Özkefeli, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, çok sayıda öğrenci ve davetli katıldı. Söyleşi sonrasında Ata Yurt Yayınevi yazarları da okurlarıyla bir araya geldi.
Amacımız Atatürk’ü Doğru Anlatmak
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan ATA Derneği Samsun İl Başkanı Ceyhun Özkoç; ‘’Derneğimiz Samsun’dan önce başka illerde de bu etkinliği gerçekleştirdi. Amacımız Türk tarihini, atalarımızı, Cumhuriyet’in niteliklerini ve elbette Atatürk’ü doğru anlatmak. Etkinliğimize katkıda bulunan Atakum ve İlkadım Belediye Başkanlıklarına, Genç Adım Eğitim Kurumları’na ve sivil toplum kuruluşuna teşekkür ediyoruz’’ dedi.
Atatürk Bir Derya
“Atatürk’ü Doğru Anlamak” başlığıyla yaptığı konuşmasında Atatürk’ü okudukça yeniden tanıdığını söyleyen eski Kültür Bakanı ve ATA Derneği Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, “Atatürk bir derya. Bu toplum Atatürk’ü bilmiyor, bunu gördüm. Atatürk doğru ve yeteri kadar anlatılmamış. Arkadaşlarımızla birlikte bu eksikliği gidermek ve Atatürk’ü olabildiğince anlatmak üzere bu derneği kurduk. Atatürk’ün Bilge Kağan kadar bilge, O’nun olağanüstü kardeşi Kültigin kadar yiğit ve savaşçı, Alparslan kadar kahraman, Fatih Sultan Mehmet kadar akılcı ve bilimci olduğunu gördük. Dolayısıyla biz Atatürk’ü anlattığımız zaman bütün atalarımızı anlatmış oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Kurtuluş Savaşı’nı 1918’de Planlamaya Başladı
Eski Samsun Milletvekili ve ATA Derneği Örgütlenme Eş Başkanı Vedat Çınaroğlu ise “Atatürk’ün Askeri Bilgeliği” başlıklı konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün bir strateji dehası olduğunu söyleyerek, “Mudanya Mütarekesi’nin ağır şartlarını hepimiz biliyoruz. Ordu silahları bırakacak, cephanesi elinden alınacak ve terhis edilecek. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak Suriye cephesindedir. Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın bu ağır şartlarını görünce dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ile iletişime geçer ve birliklerin elindeki silah ve cephanenin olabildiğince süratle jandarma birliklerine verilmesini, eğer olamıyorsa Anadolu’nun içlerinde güvenilir yerlere depolanmasını istemiştir. Çünkü Mondros Ateşkes Antlaşması'nda jandarma birliklerinin ve polis teşkilatının silahlarının alınması gibi bir ağır madde yoktu. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa antlaşmanın getireceği ağır koşulları önceden seziyor ve mutlaka bir askeri çarpışmanın olabileceğini düşünerek 1918 yılında Kurtuluş Savaşı'nın tasarımlarını yapmaya başlıyor. Ateşkes antlaşmasının koşulları yürürlüğe girdikten sonra artık Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı dağıtıldığı için Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a geliyor. Orada boş durmuyor, Kurtuluş Savaşı’nın tasarımlarını yapmaya devam ediyor” diye konuştu.
Atatürk Bilimden Besleniyordu
Eski Kırgızistan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ATA Derneği Genel Başkan Yardımcısı Feyzullah Budak ise “Atatürk Gücünü Nereden Alıyordu?” başlığıyla gerçekleştirdiği konuşmada Atatürk’ün okuma alışkanlıklarıyla ilgili önemli bilgiler vererek şu şekilde konuştu: “2001 yılında hayırlı bir vatan evladı Recep Cengiz geldi ve Anıtkabir komutanı oldu. Çok muhteşem bir proje getirdi. Türk milleti adına ona minnettarlık duyuyorum. Bu proje içerisinde 20 kişilik bir bilim komisyonu kurdu. Önce bu bilim komisyonundaki grafik, yazım uzmanları tarafından Atatürk’ün kütüphanesinde, Çankaya Köşkü başta olmak üzere, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Süleymaniye Kütüphanesi ve eski Meclis Kütüphanesi’ndeki üzerinde Atatürk’ün el yazması notları olan kitaplar ayıklandı. Atatürk hangi kitaplara not yazmış, işaret koymuş çizmiş, itiraz etmiş bilim adamları hepsini el yazısından tespit etmiş. 3 bin 997 kitap ve tam 2 milyon sayfa kitabı yazarak, kendi görüşlerinin altını çizerek okumuş. Tüm Türk milletinin bunları bilmesi lazım. Atatürk çok ciddi ve derin bilgilenmeden besleniyordu. Bilgiye ve bilime dayanıyordu. Ama bu bilgiler içerisinde Türklük bilgisi en üst düzeydeydi. Oradan büyük bir enerji ve güç alıyordu”.
Amacımız Atatürk’ü Doğru Anlatmak
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan ATA Derneği Samsun İl Başkanı Ceyhun Özkoç; ‘’Derneğimiz Samsun’dan önce başka illerde de bu etkinliği gerçekleştirdi. Amacımız Türk tarihini, atalarımızı, Cumhuriyet’in niteliklerini ve elbette Atatürk’ü doğru anlatmak. Etkinliğimize katkıda bulunan Atakum ve İlkadım Belediye Başkanlıklarına, Genç Adım Eğitim Kurumları’na ve sivil toplum kuruluşuna teşekkür ediyoruz’’ dedi.
Atatürk Bir Derya
“Atatürk’ü Doğru Anlamak” başlığıyla yaptığı konuşmasında Atatürk’ü okudukça yeniden tanıdığını söyleyen eski Kültür Bakanı ve ATA Derneği Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, “Atatürk bir derya. Bu toplum Atatürk’ü bilmiyor, bunu gördüm. Atatürk doğru ve yeteri kadar anlatılmamış. Arkadaşlarımızla birlikte bu eksikliği gidermek ve Atatürk’ü olabildiğince anlatmak üzere bu derneği kurduk. Atatürk’ün Bilge Kağan kadar bilge, O’nun olağanüstü kardeşi Kültigin kadar yiğit ve savaşçı, Alparslan kadar kahraman, Fatih Sultan Mehmet kadar akılcı ve bilimci olduğunu gördük. Dolayısıyla biz Atatürk’ü anlattığımız zaman bütün atalarımızı anlatmış oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Kurtuluş Savaşı’nı 1918’de Planlamaya Başladı
Eski Samsun Milletvekili ve ATA Derneği Örgütlenme Eş Başkanı Vedat Çınaroğlu ise “Atatürk’ün Askeri Bilgeliği” başlıklı konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün bir strateji dehası olduğunu söyleyerek, “Mudanya Mütarekesi’nin ağır şartlarını hepimiz biliyoruz. Ordu silahları bırakacak, cephanesi elinden alınacak ve terhis edilecek. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak Suriye cephesindedir. Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın bu ağır şartlarını görünce dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ile iletişime geçer ve birliklerin elindeki silah ve cephanenin olabildiğince süratle jandarma birliklerine verilmesini, eğer olamıyorsa Anadolu’nun içlerinde güvenilir yerlere depolanmasını istemiştir. Çünkü Mondros Ateşkes Antlaşması'nda jandarma birliklerinin ve polis teşkilatının silahlarının alınması gibi bir ağır madde yoktu. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa antlaşmanın getireceği ağır koşulları önceden seziyor ve mutlaka bir askeri çarpışmanın olabileceğini düşünerek 1918 yılında Kurtuluş Savaşı'nın tasarımlarını yapmaya başlıyor. Ateşkes antlaşmasının koşulları yürürlüğe girdikten sonra artık Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı dağıtıldığı için Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a geliyor. Orada boş durmuyor, Kurtuluş Savaşı’nın tasarımlarını yapmaya devam ediyor” diye konuştu.
Atatürk Bilimden Besleniyordu
Eski Kırgızistan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ATA Derneği Genel Başkan Yardımcısı Feyzullah Budak ise “Atatürk Gücünü Nereden Alıyordu?” başlığıyla gerçekleştirdiği konuşmada Atatürk’ün okuma alışkanlıklarıyla ilgili önemli bilgiler vererek şu şekilde konuştu: “2001 yılında hayırlı bir vatan evladı Recep Cengiz geldi ve Anıtkabir komutanı oldu. Çok muhteşem bir proje getirdi. Türk milleti adına ona minnettarlık duyuyorum. Bu proje içerisinde 20 kişilik bir bilim komisyonu kurdu. Önce bu bilim komisyonundaki grafik, yazım uzmanları tarafından Atatürk’ün kütüphanesinde, Çankaya Köşkü başta olmak üzere, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Süleymaniye Kütüphanesi ve eski Meclis Kütüphanesi’ndeki üzerinde Atatürk’ün el yazması notları olan kitaplar ayıklandı. Atatürk hangi kitaplara not yazmış, işaret koymuş çizmiş, itiraz etmiş bilim adamları hepsini el yazısından tespit etmiş. 3 bin 997 kitap ve tam 2 milyon sayfa kitabı yazarak, kendi görüşlerinin altını çizerek okumuş. Tüm Türk milletinin bunları bilmesi lazım. Atatürk çok ciddi ve derin bilgilenmeden besleniyordu. Bilgiye ve bilime dayanıyordu. Ama bu bilgiler içerisinde Türklük bilgisi en üst düzeydeydi. Oradan büyük bir enerji ve güç alıyordu”.
FACEBOOK YORUMLAR