AV.TUFAN AKÇAGÖZ'DEN ADAYLIK AÇIKLAMASI
Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av
27 Nisan 2018 - 15:40
Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanı Av. Tufan Akcagöz, CHP Samsun Milletvekili Adayı olmak için, İl Başkanlığı görevinden istifa etti. Bu yöndeki basın açıklamasına, çok sayıda partilinin katıldığı gözlendi.
Değerli basın mensupları
Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ikinci yıl dönümüne yaklaşırken, ülkenin bir darbeden kurtulup, hükümet eliyle bir darbe yapıldığına, ülkenin demokrasiden uzaklaştığına ve özgürlüklerin git gide daha çok yok edildiğine şahit oluyoruz. Dünya hukuk endeksinde, Kabile devletleriyle aynı klasmanda değerlendiriliyoruz. Basın özgürlüğü sıralamasında, 180 ülke arasında 157. sıraya gerilemişiz. Toplum kutuplaşmış. Toplumun bir kesimi, diğer kesimine nefretle bakar olmuş. Ekonomi duvara tosladı, toslayacak. Tarım bitmiş, hayvancılık tükenmiş. Ekonomi politikaları iflas etmiş. Hükümet, bir takım algı operasyonları ile ayakta durur hale gelmiş. Ülkenin temel sorunlarına çare bulunamaz hale gelmiş. İşsizlik had safhada ve engellenemez boyuta ulaşmış. Millet çaresiz. Üretici yorgun ve sahipsiz. Emekli vatandaşın, eline geçen üç kuruş parayla insanca yaşaması mümkün değil. Memur, emeğinin karşılığını alamıyor. İşçi her geçen gün daha çok eziliyor. Hükümet, işçi düşmanlığında ve emek düşmanlığında dünya birincisi. Dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Başta sarayda oturanlar olmak üzere, tüm AKP kadroları halka başka masallar ve mavallar anlatmakla meşguller. Kadınlar, her geçen gün daha çok, toplumun dışına itilmek isteniyor. Devlet kurumları bile zaman zaman, pervasız bir şekilde cinsiyetçilik yapmaktan çekinmiyorlar. Dindarlık değil, din üzerinden siyaseten ve ticareten yapılan hırsızlık ve vurgunlar arttı. Gün geçmiyor ki, deniz feneri derneğine rahmet okutmayan başka bir kirli, akçeli bir mesele ortaya çıkmasın. Ülke, tosuncukların ticareten zenginleştiği, kimsenin geleceğinin güvende olmadığı, hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı, özgür haber alma hakkının engellendiği, AKP’li belediyelerin korunduğu, muhalif unsurların baskı altına alındığı bir sürecin tam ortasında. Bir çıkış yolu arıyoruz. Bu çıkış yolu, halkın siyasi tercihlerinin değişmesinden geçmektedir. Çöküşün sorumlularına oy vermek, 16 yıldır iktidarı elinde bulundurup, ülkenin içinde bulunduğu duruma gelmesinin baş sorumlularına destek olmak, bu ülkeye yapılacak en büyük yanlış olacaktır. Ülkemizin bir rejim sıkıntısı yokken, başkanlık sistemi adı altında bir dayatmayla karşı karşıyayız. Tek kişinin iradesine üstünlük tanıyan, devletin diğer kurumlarını da o tek kişiye bağlayan bir yönetim biçimini kabul etmemiz mümkün değildir. Onlar isteyebilirler. Çünkü bir yerde buna mecburlar. Kirli ilişkilerinin ortaya çıkmaması için, kendilerine yargısal bir zırh oluşturma derdindeler. Bunu görüyoruz. Dış politika iflas etmiş. Saray rejimi, bugün görüyoruz ki Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanlığını hala yürütüyor görünüyor. Bu proje ise, Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesi demek. Binlerce masum insanın hayatı, bu proje işlerken son buldu. Türkiye’de binlerce göçmen var. Samsun da pilot bölgelerden biri. Yaklaşık 5 yıldır, Samsun’da binlerce göçmen yaşıyor. İş yerlerinin denetlenmediğini, takip edilmediklerini görüyoruz. Samsun’da nerdeyse haftada bir DAEŞ operasyonu düzenleniyor ve birçok örgüt üyesinin yakalandığına şahit oluyoruz. Neden bu hale geldik, Türkiye ve Samsun nasıl bu hale geldi? Elbette ki biliyoruz. Göçmen politikasının, beceriksiz AKP hükümetinin iş bilmez siyasetinin sonucu olduğunu ve izledikleri teslimiyet politikasının sonucu olarak milleti bu sorunla karşı karşıya bıraktıklarını biliyoruz. Siyasi ahlaktan bahsedenlerin, siyasetlerini siyasi ahlaktan çok uzak bir noktaya taşıdıklarını görüyoruz. Samsun, Karadeniz’in en büyük ve güzel kenti. Samsun, 19 Mayıs 1919 demek. Samsun milli mücadele demek. Samsun, kuvayı milliye demek. Milli mücadelenin başladığı, ilk kıvılcımın ateşlendiği yerde doğduk ve yaşıyoruz. Samsun, epey zamandır sahipsiz ve AKP’ye 6 milletvekili verdiği halde, hizmet alamıyor. Samsun’da istihdam alanları yaratılamıyor. Fabrika yerine cezaevi açılıyor. İşsizlik almış başını gitmiş. Samsun’da, Üniversite mezunu işsiz sayısında her geçen gün artış yaşanıyor. İnsanlar yıllardır kandırılmış. Vatandaşın elinden nüfus kağıdı fotokopileri alınmış, tersane yaptıracağız, sizi işe alacağız denilmiş; aradan geçen, 15 sene. Şimdi de bu projenin de atıl bir proje olarak kaldığını söylüyorlar. Samsun, hiç bu kadar yalnız bırakılmamıştı. AKP Milletvekilleri, sanki Samsun’a ait değillermiş gibi. Baktığınızda, Samsun için TBMM çatısı altında tek söz etmediklerini görüyoruz. Hepsinin karnesi zayıflarla dolu. Ankara’da yaptıkları tek iş, el kaldırıp indirmek. Kentimizin değerlerinden biri de Samsunspor. AK Parti hükümetine iki spor bakanı verdik; Samsunspor ne çektiyse bu iki bakan döneminde çekti. Şimdi ise maalesef düşme bandında. Büyük kazadan sonra, Samsunspor anısına, bir anıt bile dikemediler. Samsun’un AK Partili Milletvekilleri ve idarecileri, Samsunspor’u kendi takımları gibi görmediler. Kentsel dönüşümle ilgili projeleri sınıfta kaldı. Samsun, adeta bir köy gibi büyümeye mahkûm ediliyor. AK Partili belediyeler rant derdinde. Keyfi harcamaları bile milyonlarca lirayı bulan Samsun Belediyeleri, denetlenmiyor, denetlenemiyor. Samsun’a ve Samsunluya ait olan milyonlarca lira, heba ediliyor. Hesap soran, denetleyen yok. Hesap mekanizması neredeyse işlemez hale gelmiş. Türkiye’de işsizlik sorunu ile ilgili sorun çözme yöntemi olarak bir teklif ortaya attığımızda, bu girişimimiz AKP grubu tarafından engelleniyor. Cumhuriyet Halk Partisi grubunun vatandaş lehine vermiş olduğu mücadele ve gösterdiği çaba, AKP hükümeti eliyle reddediliyor. Vatandaş, ‘hiç bir şey değişmez; böyle gelmiş, böyle gider.’ karamsarlığına terk edilmiş durumda. Ancak bilinmelidir ki, böyle gelmiş böyle gitmez. Böyle devam edemez. Bu siyasi iktidar mutlaka değişmeli ve değişecektir. Ülkenin normalleşmesi için, yeniden iç huzur ve barışın tesisi için, OHAL rejiminin vermiş olduğu tahribatın ortadan kalkması için Saray rejiminin mutlaka ortadan kalkması gerekiyor. Saray rejimi, baskı, zulüm ve gözyaşı demek. Saray rejimi, daha çok şehit, acı ve çaresizlik demek. Saray rejimi, aile efradına gemiciklere yüklenmiş dolarlar, paralar; sana bana reva görülen kredi borçları demek, haciz demek. Saray rejimi demek, adaletin ruhuna el Fatiha demek. Saray rejimi demek, özgürlüğün ortadan kalktığı bir baskı psikolojisi demek, konuşmaktan korkmak demek, hak arama hürriyetinin ortadan kalkması demek. Saray rejimi demek, milyonlarca göçmenin, Türkiye topraklarında başıboş dolaşması demek, ülke güvenliğinin ortadan kalkması demek. Saray rejimi demek, tek adamın sözüne üstünlük tanımak, millet iradesini hiçe saymak, millet egemenliğini ortadan kaldırmak demek. Millet olarak buna fırsat veremeyiz ve vermeyeceğiz. Bu bir parti meselesi değildir. Bugün söylediğimiz sözlerin hiç birinin, sadece siyaseten söylenmiş sözler olarak algılanması doğru değildir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün söylediği her söz, kurtuluşa dair birer reçetedir.
Değerli basın mensupları, 24 Haziran seçimlerine çok az kaldı. Ülkenin apar topar seçime götürülmek istenmesi, vaziyet daha kötüye gitmeden önce, vatandaştan yeniden 5 yıllığına bir yetki alma çabası olarak algılanmalıdır. Normal seçim takviminin aksine, yangından mal kaçırır gibi takvim açıklaması başka türlü açıklanamaz. İnsanların yoksulluğu her geçen gün artarken, bir de seçim ekonomisi ve bunun getirdiği ekonomik sıkıntıları bu milletin sırtına yüklemek Allah’tan reva mıdır, bunu da milletimizin takdirlerine bırakıyorum.
Gelelim sadede.
Aktif siyaset hayatıma, 2007 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Çarşamba ilçe Başkanlığı görevi ile başladım. Parti içinde, İl Disiplin Kurulu Başkanlığı da olmak üzere, pek çok görevlerde bulundum. Partimi, kurultaylarda temsil ettim. 2015 yılının 27 Aralığında yapılan CHP Samsun İl Kongresi’nde, partililerimiz tarafından 38 yaşında İl Başkanlığı görevine layık görüldüm. İkinci defa bu göreve talip olduğumda yine sadece örgütüme güvenerek yola çıktım ve 7 Ocak 2018 tarihindeki İl kongresinde Samsun İl Başkanı olarak yeniden seçildim. Bu onurlu görevi bana tevdi eden tüm partililerimize şükranlarımı sunuyorum. Şimdi, tarihi bir dönemden geçerken, tarihi bir karar almak zorundayım. Kendimi, bir kuvayı milliyeci olarak tanımlıyorum. Ben, Atatürk’ün yoldaşı, dava arkadaşı ve aydınlık Türkiye mücadelesinin bir neferiyim. Bulunduğum her konumda, aldığım her görevde bu düşüncemi hep diri tuttum. 2 dönem, Samsun Barosu yönetim kurulu üyeliği ve Baro Genel Sekreterliği görevlerinde bulundum. Hangi görevde olursam olayım, millete hizmeti birinci sıraya aldım. Görevde kaldığım iki dönem İl Başkanlığım süresinde, 17 ilçenin tamamında, sahada çalışmayı kendime düstur edindim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarını Samsun’da AK Parti’nin körleşmiş siyasetinin önüne geçirebilmek adına sabah akşam, tüm örgütümle birlikte çalıştım. Yakakent’in Mustafa’lısında, Ayvacık ilçemizin Karşı döngelinde, bütün ilçelerimizde köy köy örgütümle birlikte çalıştım, emek harcadım, gayret gösterdim. Bunun için, çalışma tempom içerisinde bana her zaman yoldaşlık eden başta yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma, kadın kollarıma ve gençlik kollarıma sonsuz teşekkür ediyorum. İlçe başkanlarıma ve yöneticilerime teşekkür ediyorum. Beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan ve bana her zaman destek olan sevgili eşim Sinem’e, sonsuz teşekkür ediyorum. İki uğur böceğim var; biri Egemen, diğeri Atlas. Tüm çocuklarımız için güzel ve mutlu bir gelecek diliyorum. Başarı, örgütlü mücadelenin mutlak sonucudur, buna inanıyorum.
Bu nedenle,
PARTİMİZİN “TAM BAĞIMSIZ LAİK-DEMOKRATİK TÜRKİYE” MÜCADELESİNE SAMSUN’DAN KATKIDA BULUNMAK, ÜLKEMİZİN YARINLARINA, GENÇLERİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAK İÇİN “NE EZEN NE EZİLEN İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN” ŞİARI İLE ÇOKÇA ÜRETİLEN HAKÇA BÖLÜŞÜLEN, ADALETİN VE EVRENSEL HUKUKUN EGEMEN OLDUĞU “YAŞANACAK BİR TÜRKİYE” DAVAMIZIN BAYRAKTARI OLMAK İÇİN, İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA SON VERMEK, BAŞTA SANAYİ, TARIM VE TİCARETTE OLMAK ÜZERE HER ALANDA ÇALIŞAN EMEKÇİLERİMİZİN İŞ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK, ENGELLİLERİMİZE, ÖĞRENCİLERİMİZE VE EMEKLİLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK, ÇEVRE VE DOĞAYA KARŞI YAPILAN KATLİAMLARA “DUR” DEMEK İÇİN, HİÇ KİMSENİN IRKI, DİNİ VE MEZHEBİ NEDENİ İLE ÖTEKİLEŞTİRİLMEDİĞİ, TOPLUMUN AYRIŞTIRILARAK İNSANLARIN BİRBİRİNE DÜŞMAN EDİLMEDİĞİ HERKESİN EŞİT HAKLARA SAHİP BİR ŞEKİLDE ÖZGÜRCE VE KARDEŞÇE YAŞADIĞI ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE İÇİN, “KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN BAŞKENTİ, ATATÜRK’ÜN ŞEHRİ SAMSUN”UMUZU TBMM’NDE LAYIKI İLE TEMSİL ETMEK VE SAMSUNUMUZUN TÜRKİYE SİYASETİNDEKİ GÜCÜNÜ VE ETKİSİNİ ARTIRMAK İÇİN,
CHP SAMSUN MİLLETVEKİLLİĞİNE ADAYIM.
Samsun için sözümüz var, Samsun ve Türkiye’miz için yapacak olduğumuz işler var. Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili aday adaylığımı, Samsun kamuoyuna sunuyorum.
Değerli basın mensupları
Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ikinci yıl dönümüne yaklaşırken, ülkenin bir darbeden kurtulup, hükümet eliyle bir darbe yapıldığına, ülkenin demokrasiden uzaklaştığına ve özgürlüklerin git gide daha çok yok edildiğine şahit oluyoruz. Dünya hukuk endeksinde, Kabile devletleriyle aynı klasmanda değerlendiriliyoruz. Basın özgürlüğü sıralamasında, 180 ülke arasında 157. sıraya gerilemişiz. Toplum kutuplaşmış. Toplumun bir kesimi, diğer kesimine nefretle bakar olmuş. Ekonomi duvara tosladı, toslayacak. Tarım bitmiş, hayvancılık tükenmiş. Ekonomi politikaları iflas etmiş. Hükümet, bir takım algı operasyonları ile ayakta durur hale gelmiş. Ülkenin temel sorunlarına çare bulunamaz hale gelmiş. İşsizlik had safhada ve engellenemez boyuta ulaşmış. Millet çaresiz. Üretici yorgun ve sahipsiz. Emekli vatandaşın, eline geçen üç kuruş parayla insanca yaşaması mümkün değil. Memur, emeğinin karşılığını alamıyor. İşçi her geçen gün daha çok eziliyor. Hükümet, işçi düşmanlığında ve emek düşmanlığında dünya birincisi. Dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Başta sarayda oturanlar olmak üzere, tüm AKP kadroları halka başka masallar ve mavallar anlatmakla meşguller. Kadınlar, her geçen gün daha çok, toplumun dışına itilmek isteniyor. Devlet kurumları bile zaman zaman, pervasız bir şekilde cinsiyetçilik yapmaktan çekinmiyorlar. Dindarlık değil, din üzerinden siyaseten ve ticareten yapılan hırsızlık ve vurgunlar arttı. Gün geçmiyor ki, deniz feneri derneğine rahmet okutmayan başka bir kirli, akçeli bir mesele ortaya çıkmasın. Ülke, tosuncukların ticareten zenginleştiği, kimsenin geleceğinin güvende olmadığı, hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı, özgür haber alma hakkının engellendiği, AKP’li belediyelerin korunduğu, muhalif unsurların baskı altına alındığı bir sürecin tam ortasında. Bir çıkış yolu arıyoruz. Bu çıkış yolu, halkın siyasi tercihlerinin değişmesinden geçmektedir. Çöküşün sorumlularına oy vermek, 16 yıldır iktidarı elinde bulundurup, ülkenin içinde bulunduğu duruma gelmesinin baş sorumlularına destek olmak, bu ülkeye yapılacak en büyük yanlış olacaktır. Ülkemizin bir rejim sıkıntısı yokken, başkanlık sistemi adı altında bir dayatmayla karşı karşıyayız. Tek kişinin iradesine üstünlük tanıyan, devletin diğer kurumlarını da o tek kişiye bağlayan bir yönetim biçimini kabul etmemiz mümkün değildir. Onlar isteyebilirler. Çünkü bir yerde buna mecburlar. Kirli ilişkilerinin ortaya çıkmaması için, kendilerine yargısal bir zırh oluşturma derdindeler. Bunu görüyoruz. Dış politika iflas etmiş. Saray rejimi, bugün görüyoruz ki Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanlığını hala yürütüyor görünüyor. Bu proje ise, Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesi demek. Binlerce masum insanın hayatı, bu proje işlerken son buldu. Türkiye’de binlerce göçmen var. Samsun da pilot bölgelerden biri. Yaklaşık 5 yıldır, Samsun’da binlerce göçmen yaşıyor. İş yerlerinin denetlenmediğini, takip edilmediklerini görüyoruz. Samsun’da nerdeyse haftada bir DAEŞ operasyonu düzenleniyor ve birçok örgüt üyesinin yakalandığına şahit oluyoruz. Neden bu hale geldik, Türkiye ve Samsun nasıl bu hale geldi? Elbette ki biliyoruz. Göçmen politikasının, beceriksiz AKP hükümetinin iş bilmez siyasetinin sonucu olduğunu ve izledikleri teslimiyet politikasının sonucu olarak milleti bu sorunla karşı karşıya bıraktıklarını biliyoruz. Siyasi ahlaktan bahsedenlerin, siyasetlerini siyasi ahlaktan çok uzak bir noktaya taşıdıklarını görüyoruz. Samsun, Karadeniz’in en büyük ve güzel kenti. Samsun, 19 Mayıs 1919 demek. Samsun milli mücadele demek. Samsun, kuvayı milliye demek. Milli mücadelenin başladığı, ilk kıvılcımın ateşlendiği yerde doğduk ve yaşıyoruz. Samsun, epey zamandır sahipsiz ve AKP’ye 6 milletvekili verdiği halde, hizmet alamıyor. Samsun’da istihdam alanları yaratılamıyor. Fabrika yerine cezaevi açılıyor. İşsizlik almış başını gitmiş. Samsun’da, Üniversite mezunu işsiz sayısında her geçen gün artış yaşanıyor. İnsanlar yıllardır kandırılmış. Vatandaşın elinden nüfus kağıdı fotokopileri alınmış, tersane yaptıracağız, sizi işe alacağız denilmiş; aradan geçen, 15 sene. Şimdi de bu projenin de atıl bir proje olarak kaldığını söylüyorlar. Samsun, hiç bu kadar yalnız bırakılmamıştı. AKP Milletvekilleri, sanki Samsun’a ait değillermiş gibi. Baktığınızda, Samsun için TBMM çatısı altında tek söz etmediklerini görüyoruz. Hepsinin karnesi zayıflarla dolu. Ankara’da yaptıkları tek iş, el kaldırıp indirmek. Kentimizin değerlerinden biri de Samsunspor. AK Parti hükümetine iki spor bakanı verdik; Samsunspor ne çektiyse bu iki bakan döneminde çekti. Şimdi ise maalesef düşme bandında. Büyük kazadan sonra, Samsunspor anısına, bir anıt bile dikemediler. Samsun’un AK Partili Milletvekilleri ve idarecileri, Samsunspor’u kendi takımları gibi görmediler. Kentsel dönüşümle ilgili projeleri sınıfta kaldı. Samsun, adeta bir köy gibi büyümeye mahkûm ediliyor. AK Partili belediyeler rant derdinde. Keyfi harcamaları bile milyonlarca lirayı bulan Samsun Belediyeleri, denetlenmiyor, denetlenemiyor. Samsun’a ve Samsunluya ait olan milyonlarca lira, heba ediliyor. Hesap soran, denetleyen yok. Hesap mekanizması neredeyse işlemez hale gelmiş. Türkiye’de işsizlik sorunu ile ilgili sorun çözme yöntemi olarak bir teklif ortaya attığımızda, bu girişimimiz AKP grubu tarafından engelleniyor. Cumhuriyet Halk Partisi grubunun vatandaş lehine vermiş olduğu mücadele ve gösterdiği çaba, AKP hükümeti eliyle reddediliyor. Vatandaş, ‘hiç bir şey değişmez; böyle gelmiş, böyle gider.’ karamsarlığına terk edilmiş durumda. Ancak bilinmelidir ki, böyle gelmiş böyle gitmez. Böyle devam edemez. Bu siyasi iktidar mutlaka değişmeli ve değişecektir. Ülkenin normalleşmesi için, yeniden iç huzur ve barışın tesisi için, OHAL rejiminin vermiş olduğu tahribatın ortadan kalkması için Saray rejiminin mutlaka ortadan kalkması gerekiyor. Saray rejimi, baskı, zulüm ve gözyaşı demek. Saray rejimi, daha çok şehit, acı ve çaresizlik demek. Saray rejimi, aile efradına gemiciklere yüklenmiş dolarlar, paralar; sana bana reva görülen kredi borçları demek, haciz demek. Saray rejimi demek, adaletin ruhuna el Fatiha demek. Saray rejimi demek, özgürlüğün ortadan kalktığı bir baskı psikolojisi demek, konuşmaktan korkmak demek, hak arama hürriyetinin ortadan kalkması demek. Saray rejimi demek, milyonlarca göçmenin, Türkiye topraklarında başıboş dolaşması demek, ülke güvenliğinin ortadan kalkması demek. Saray rejimi demek, tek adamın sözüne üstünlük tanımak, millet iradesini hiçe saymak, millet egemenliğini ortadan kaldırmak demek. Millet olarak buna fırsat veremeyiz ve vermeyeceğiz. Bu bir parti meselesi değildir. Bugün söylediğimiz sözlerin hiç birinin, sadece siyaseten söylenmiş sözler olarak algılanması doğru değildir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün söylediği her söz, kurtuluşa dair birer reçetedir.
Değerli basın mensupları, 24 Haziran seçimlerine çok az kaldı. Ülkenin apar topar seçime götürülmek istenmesi, vaziyet daha kötüye gitmeden önce, vatandaştan yeniden 5 yıllığına bir yetki alma çabası olarak algılanmalıdır. Normal seçim takviminin aksine, yangından mal kaçırır gibi takvim açıklaması başka türlü açıklanamaz. İnsanların yoksulluğu her geçen gün artarken, bir de seçim ekonomisi ve bunun getirdiği ekonomik sıkıntıları bu milletin sırtına yüklemek Allah’tan reva mıdır, bunu da milletimizin takdirlerine bırakıyorum.
Gelelim sadede.
Aktif siyaset hayatıma, 2007 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Çarşamba ilçe Başkanlığı görevi ile başladım. Parti içinde, İl Disiplin Kurulu Başkanlığı da olmak üzere, pek çok görevlerde bulundum. Partimi, kurultaylarda temsil ettim. 2015 yılının 27 Aralığında yapılan CHP Samsun İl Kongresi’nde, partililerimiz tarafından 38 yaşında İl Başkanlığı görevine layık görüldüm. İkinci defa bu göreve talip olduğumda yine sadece örgütüme güvenerek yola çıktım ve 7 Ocak 2018 tarihindeki İl kongresinde Samsun İl Başkanı olarak yeniden seçildim. Bu onurlu görevi bana tevdi eden tüm partililerimize şükranlarımı sunuyorum. Şimdi, tarihi bir dönemden geçerken, tarihi bir karar almak zorundayım. Kendimi, bir kuvayı milliyeci olarak tanımlıyorum. Ben, Atatürk’ün yoldaşı, dava arkadaşı ve aydınlık Türkiye mücadelesinin bir neferiyim. Bulunduğum her konumda, aldığım her görevde bu düşüncemi hep diri tuttum. 2 dönem, Samsun Barosu yönetim kurulu üyeliği ve Baro Genel Sekreterliği görevlerinde bulundum. Hangi görevde olursam olayım, millete hizmeti birinci sıraya aldım. Görevde kaldığım iki dönem İl Başkanlığım süresinde, 17 ilçenin tamamında, sahada çalışmayı kendime düstur edindim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarını Samsun’da AK Parti’nin körleşmiş siyasetinin önüne geçirebilmek adına sabah akşam, tüm örgütümle birlikte çalıştım. Yakakent’in Mustafa’lısında, Ayvacık ilçemizin Karşı döngelinde, bütün ilçelerimizde köy köy örgütümle birlikte çalıştım, emek harcadım, gayret gösterdim. Bunun için, çalışma tempom içerisinde bana her zaman yoldaşlık eden başta yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma, kadın kollarıma ve gençlik kollarıma sonsuz teşekkür ediyorum. İlçe başkanlarıma ve yöneticilerime teşekkür ediyorum. Beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan ve bana her zaman destek olan sevgili eşim Sinem’e, sonsuz teşekkür ediyorum. İki uğur böceğim var; biri Egemen, diğeri Atlas. Tüm çocuklarımız için güzel ve mutlu bir gelecek diliyorum. Başarı, örgütlü mücadelenin mutlak sonucudur, buna inanıyorum.
Bu nedenle,
PARTİMİZİN “TAM BAĞIMSIZ LAİK-DEMOKRATİK TÜRKİYE” MÜCADELESİNE SAMSUN’DAN KATKIDA BULUNMAK, ÜLKEMİZİN YARINLARINA, GENÇLERİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAK İÇİN “NE EZEN NE EZİLEN İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN” ŞİARI İLE ÇOKÇA ÜRETİLEN HAKÇA BÖLÜŞÜLEN, ADALETİN VE EVRENSEL HUKUKUN EGEMEN OLDUĞU “YAŞANACAK BİR TÜRKİYE” DAVAMIZIN BAYRAKTARI OLMAK İÇİN, İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA SON VERMEK, BAŞTA SANAYİ, TARIM VE TİCARETTE OLMAK ÜZERE HER ALANDA ÇALIŞAN EMEKÇİLERİMİZİN İŞ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK, ENGELLİLERİMİZE, ÖĞRENCİLERİMİZE VE EMEKLİLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK, ÇEVRE VE DOĞAYA KARŞI YAPILAN KATLİAMLARA “DUR” DEMEK İÇİN, HİÇ KİMSENİN IRKI, DİNİ VE MEZHEBİ NEDENİ İLE ÖTEKİLEŞTİRİLMEDİĞİ, TOPLUMUN AYRIŞTIRILARAK İNSANLARIN BİRBİRİNE DÜŞMAN EDİLMEDİĞİ HERKESİN EŞİT HAKLARA SAHİP BİR ŞEKİLDE ÖZGÜRCE VE KARDEŞÇE YAŞADIĞI ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE İÇİN, “KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN BAŞKENTİ, ATATÜRK’ÜN ŞEHRİ SAMSUN”UMUZU TBMM’NDE LAYIKI İLE TEMSİL ETMEK VE SAMSUNUMUZUN TÜRKİYE SİYASETİNDEKİ GÜCÜNÜ VE ETKİSİNİ ARTIRMAK İÇİN,
CHP SAMSUN MİLLETVEKİLLİĞİNE ADAYIM.
Samsun için sözümüz var, Samsun ve Türkiye’miz için yapacak olduğumuz işler var. Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili aday adaylığımı, Samsun kamuoyuna sunuyorum.
FACEBOOK YORUMLAR