BEKAYI ANLAYAMAZSAK SONUMUZ 'BEKAA VADİSİ' OLUR!
Milliyetçi Hareket Partisi Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak gündeme dair açıklamalarda bulundu
Milliyetçi Hareket Partisi Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Karapıçak yaptığı basın açıklamasında konulara net ve detaylı açıklama yaparken bazı konu başlıklara vurgu yaparak satır aralarında sert mesajlar verdi.
BEKAYI ANLAYAMAZSANIZ SONUMUZ MAAZALLAH ‘BEKAA VADİSİ’ OLUR!
Günlerdir Cumhur İttifakını anlatıyoruz. Cumhur İttifak alelade olarak, siyaseten konjonktürel olarak söylenmiş veya uygulanmış bir durum değildir. Adına Cumhur İttifakı dediğimiz ve ülkenin bekası noktasında önem arz eden birlikteliğin temeli 15 Temmuz hain darbe gecesi tabanda ve MHP Genel Merkezinde sönmeyen ışıklarıyla atılmış, Yeni Kapı’da yapılan mitingle ruhunu bulmuş, ülkenin geleceğinin teminatı olan bir birliktelik haline gelmiştir. Bu birlikteliğin ilk hedefi Milliyetçi Hareketin 2023 vizyonudur.
Cumhur İttifakını anlamayan, anlamak istemeyen veya dünyevi menfaatler ve koltuk sevdasında olanlar için geçtiğimiz günlerde 104. Yılını kutladığımız Çanakkale Zaferine bakmaları yeterlidir. Zira Çanakkale Savaşında dünyanın emperyal güçlerine karşı verilen ve bu güçlere karşı dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlık destanıyla kazanılan zafer Türklüğün tarihini değiştirdiği gibi dünyaya ve ezilen, sömürülen toplumla örnek olmuş, böylelikle dünya tarihini değiştirmiştir.
Ama ne yazık ki; 1915 yılında emperyalizme karşı destansı bir zaferle kazandığımız zaferi ve tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez” diyerek koruduğumuz Çanakkale boğazından 3 yıl sonra 1918’de aynı emperyal güçler geçmiş ve İstanbul’u ve dolaysıyla Anadolu’nun tamamına yakın kısmını işgale girişmişlerdi.
Unutulmamalıdır ki; 1915’de destan yazdığımız zafer sonrası zayıflatılan ve istikrarsızlaştırılan ülke, 3 yıl sonra 1918’de işgalci güçler, gözyaşları altında önce Çanakkale Boğazını geçip, sonra da İstanbul işgal etmişlerdir. Savaş ile başaramadıklarını 3 yıl içinde ülkeyi yıpratarak, istikrarsızlaştırarak işgale zemin hazırlayıp düşmanla içte ve dışta türlü oyunlar ve entrikalar yapanlar, kişisel menfaat peşinde koşup ülke yerine şahsi menfaatlerini gözetenler ülkeyi adeta teslimiyetçi bir zihniyetle işgale ve mandaya zemin hazırlamışlardır.
Bu durum da bize gösteriyor ki; aynı senaryolarla 15 Temmuz gibi destansı bir duruş ile hain darbe girişimine karşı durmuş, dünyayı darbeler ile yönetmeye, içten yıkmaya, teslim almaya alışık dünün emperyal, bugünün ise küresel güçlerinin içte ve dışta işbirlikçileri ve uzantıları halen daha iş başındadır.
Ülke adına endişe ve Cumhur İttifakının temelini oluşturan felsefe odur ki; 15 Temmuz’da ülkeyi teslim alamayanlar, ülkeyi gerek ekonomik, gerek ise siyaseten istikrarsızlaştırmaya çalışarak, küresel güçlerin uşağı yapma çabasına girişmeleridir. Beka dediğimiz ve bu siyasal konjonktürde Cumhur İttifakının temelini oluşturan ana fikir, tarihi tekerrür ettirme çabasında olanlara karşı tarihi bir duruştur.
Beka dediğimizde anlamak istemeyenlerin; dün Venezüella’da olanları görmezden gelmeleri, Yeni Zelanda’da ki cami saldırısının şifrelerini mesajlarını alamamaları, tam bir siyasi basiretsizliktir.
Beka meselesini anlayıp da anlamazdan gelenler, bilip de bilmezden, duyup da duymazdan, görüp de görmezden gelenler, yanlışın üzerine giderek topluma; kişisel menfaatleri, koltuk sevdaları, siyasi hırsları için beka sorununu hafife aldıranlar gün gelecek ama tarih ama vicdan ama toplum karşısında hesap vereceklerdir.
Beka meselesi, içinden geçtiğimiz bu süreçte o kadar önemlidir ki; ülkeyi “Bekaa Vadisi mantığının siyasi uzantılarına” zemin hazırlayacak olan anlayıştan uzak tutacak en önemli olgudur.
MİLLİYETÇİ –ÜLKÜCÜ HAREKET GEREKENİ BUNDAN ÖNCE YAPTIĞI GİBİ 31 MART’TA DA GEREKENİ YAPACAKTIR
31 Mart yerel seçimlerine asla il veya ilçe pazarlığı yapmadan, ülkenin bekası mevzu bahis olduğunda kurulduğu günden bugüne, gerek Milliyetçi Ülkücü hareketin neferleri, gerek siyasal yansıması olan Milliyetçi Hareket Partisi gerek ise vatan sevdalıları olarak milletimiz dün olduğu gibi bugünde gerekeni yapacaktır.
Hiç kimse, Cumhur İttifakının temelinin 15 Temmuz hain darbe gecesi tabanda ve MHP Genel Merkezinde sönmeyen ışıklarıyla atıldığını unutmamalıdır.
Tabanda, o hain darbe girişimi gecesi meydanlarda gerçekleşen ittifak; Yeni Kapı’da ruhunu yakalamış, Anayasa Referandumu öncesinde resmileşmiş ve 24 Haziran seçimlerinde meyvesini vermiş, Milliyetçi Hareket Partisi’nin şartsız desteği ile başarıya ulaşılmıştır. Milliyetçi Hareket, dün olduğu gibi bugünde 31 Mart yerel seçimlerinde hiçbir pazarlık yapmayarak, ittifak kapsamında adaylarını geri çekerek ve aday göstermeyerek Cumhur İttifakına olan güvenini inancını ortaya koymuştur. 31 Mart gecesi de MHP’nin Cumhur İttifakına olan inancının meyvesini verecek mutlak galibiyetlerle Cumhur İttifakı adaylarının seçimlerde galip geleceğine inancımız tamdır.
Bizler tüm teşkilat ve partililerimizle, sağduyulu Milliyetçi-Ülkücü camia olarak "Sağduyunun Birlikteliği, Cumhur İttifakı"na öyle inanıyor ve güveniyoruz ki; 31 Mart'ta aziz milletimiz, 16 Nisan 2017'de başlatılan milli yürüyüşe bir kez daha omuz verecek, bir kez daha "Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin istikrar" diyeceğiz. Türkiye’nin önünü kesmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek ve "Türkiye Ehline Emanet" edileceği gibi Samsun’da 17 ilçe ve Büyükşehir Belediyesi ehline emanet edilecektir.
ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM, SONRA PARTİM VE BEN
Siyasette “ben dili” oportünist yani faydacı, menfaatçi kişilerin dilidir. Bu durum günümüzde maalesef siyasal pragmatizme, bu da siyasi kararların sonuçlarını kendi lehinde konumlandırmaya çalışanların siyaset içerisinde sistematik olarak yer bulmalarına varan sonuçlar doğurmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin her neferi "Önce Ülkem ve Milletim, sonra Partim ve ben." sözünün gereği olarak bugünden yarını görebilen, öngörüleriyle milletimize rehber olan, tehlikeleri işaret edip, çözüm yolları gösteren duruşun temsilcisidir.
Düne kadar partimizde olan, başkan olmuş, vekil olmuş partide değer verilenler; kimisi koltuk, kimisi siyasi hırs, kimisi de güç aldıkları yapıların esiri olarak ülkenin beka sorunu olan bu süreçte olmayacak işlere girişmişlerdir.
Ülkücü, Türk Milliyetçisi gücünü inandığı değerlerden alır. Gücünü inandığı değerler yerine başka yapılardan alanlar, halkın yanında görünüp arka tarafta aklını ihale edenler, millet için siyaset yerine kula kulluk edenlerin tahakkümü altına girenler, milletin değil olsa olsa belli yapıların temsilcisi olurlar. Aynı durum gücünü siyaset kurumu yerine sermayeden alanlar için de geçerlidir.
Referansı siyaset ve millet olmayanlarla, gücünü inandığı değerlerden alanlar arasındaki fark; karar anı geldiğinde millet menfaatine çalışmak ve karar vermek yerine bir yerlerden işaret beklemeleri, icazet almalarıdır. Bizler bu süreci adına FETÖ dediğimiz ihanet çetelerinin devlet içerisinde yaptıklarından biliyoruz. Bu ülkede Milliyetçi Hareket Partisi başından beri bu ihanet çetelerinin devlet ve siyaset içindeki yapılanmalarını eleştirmiş ve ciddi uyarılarda bulunmuştu. Bugün de dün olduğu gibi siyasetin, devlet kadrolarının ve yerel yönetimlerin içindeki her türlü paralel olabilecek yapılara karşı duruşumuz nettir. Bunu bu millet 15 Temmuz’da açık ve net görmüştür. Kendisini sosyal medya şampiyonu gösterenler, altı boş bir hayalin peşinde gitmektedirler.
Unutulmamalıdır ki; bizler sorumlu, milli, ilkeli, ahlaklı, “Önce Ülkem ve Milletim, sonra Partim ve ben.” diyen siyaset çizgisinden asla taviz vermedik, vermeyeceğiz.
Bu anlayışımızın tüm ülkede olduğu gibi Samsun’da da Milliyetçi Hareket Partisi’nin tüm teşkilat ve yöneticileriyle tutarlı siyasi çizgisinden taviz vermez tutumu millet vicdanında kök tutmuş, takdir ve teveccüh kazanmış, kazanmaya da devam etmektedir.
BAĞLI OLDUĞU YERLERİ AÇIKLAYAMAYANLAR ÇIKMIŞ BAĞIMSIZIM DİYOR
Samsun alelade bir şehir değildir. Kendince “siyasal boşluk” varmış gibi algı yaparak, siyasal hırsları ve siyasal kaybetmişleri bol bir yapıda sözde “bağımsız” olduğunu iddia etmek ise insanların ve dolaysıyla Samsunlunun aklıyla oynamaktır.
Hem çıkıp “Bağımsızım” diyeceksin, hem de adı konulmamış, tanımı yapılmamış kişilerin, yapıların, sermayenin ve gücünü inandığı değerlerden almayanların adayı olacaksın. “Bağımsızım” diye Samsunluları kandırmak, bağlı olduğun kişi, yapı ve sermaye odaklarını açıklamamak bu milletin aklıyla oynamaktır. Siyasi parti demek siyasal disiplin demektir. “Bağımsızım” demek ise birden fazla kişi, grup, yapı veya sermayenin adamı olmak demektir. Samsun’un ve Samsunlunun adamın adamı olanlarla, sermayenin temsilcileriyle, aklını ihale edenlerin yapılarıyla ve temsilcileriyle işi olmaz, olmayacaktır da.
Sermayenin adamı olanlar sermayeye gebe kalır, aklını ihale edenlerin adayı olanlar bir yerlerden işaret bekler, siyasal hırsının esiri olan kaybetmişlerle hareket edenler bu kişilerin oyuncağı olur, gücünün inandığı değerlerden almak yerine başka yerlerden güç alanlar bu güç ve buna bağlı yapıların olsa olsa esiri ve siyasal uzantısı olurlar.
Samsun ve Samsunlular böyle bir hataya düşmeyecektir.
FACEBOOK YORUMLAR