Bunun Adı "Paralel Baro Projesi"dir

Hancıoğlu komisyon toplantısında; Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; Lafı eğip bükmenin, reform gibi, demokratik temsil gibi işlevsellik gibi kelimelerle ambalajlamanın hiçbir anlamı yok.

Bunun Adı "Paralel Baro Projesi"dir
06 Temmuz 2020 - 19:14
Bugün önümüze gelen teklifin özü şudur; Bunun adı "paralel baro projesi"dir, patenti de Fetullahçı terör örgütüne aittir.
Tecrübeyle sabittir, bu süslü laflar ne zaman dillendirildiyse arkasından Türkiye'ye karşı sinsi bir tezgâh kuruldu. Bunun en somut örneği 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğidir, milletimiz yine aynı süslü laflarla kandırıldı, sonra bir gördük ki yargının sacayaklarından 2'si, iddia ve hüküm makamları o alçak terör örgütünün militanlarının işgaline uğradı. Bu terör örgütü sonra ne yaptı? Adalet sistemimizin son sacayağına yani savunmaya göz dikti. Aynı gerekçelerle avukatların meslek örgütlerine operasyon çekmeye niyetlendiler. Neyse ki o gün bunu başaramadılar ve aynı senaryo şimdi yine önümüzde...
İddia ediyorum ve ısrarla tekrar tekrar vurguluyorum: Şimdi önümüze getirilen şey paralel baro projesidir.
Anayasa, kanunlar, ikincil mevzuat baroların adını net bir şekilde tanımlamış: Barolar, kamu kurumu niteliğinde, bağımsız meslek kurumudur, gücünü hiçbir otoriteden, yapıdan almazlar; tek dayanakları, hukukun üstünlüğüne inanmış, hak mücadelesi, adalet mücadelesi veren avukatlardır. Anayasa'nın 135'inci maddesi önümüzde: Barolara farklı, kamu tüzel kişiliğini haiz diğer kurumlara farklı bir muamele, farklı bir statü uygulanamaz. Yani, şimdi yapılmak istenen sadece baroları bölmek değil, kamu kurumu niteliğindeki baroları etkisiz, güçsüz hâle getirip vatandaşların hak arama mücadelesini de baskı altına almaktır. Bir ilde aynı yetki ve sorumluluğu taşıyan 2 ayrı polis teşkilatı, 2 ayrı defterdarlık olur mu? Tabii ki olmaz, barolar da bu kurumlar gibi kamu kurumu niteliğindedir. Bunu Anayasa söylüyor. İşte bu nedenle, kamu kurumlarını bölmek, paralel devlet inşa etmekten başka bir şey değildir.
Türk yargısını böyle bir kaosun içine sürüklemek ancak bu ülkeye düşmanlık besleyenlerin arzusu olur. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanının dört yıl önceki şu sözlerini hatırlatmak istiyorum: "Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının, bambaşka niyetlerin, sinsi planların örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik." Evet, bu sözler, malumunuz, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanına ait ve onun "yapı" diye nitelendirdiği şey de Fethullahçı Terör Örgütü!
Bu teklif bize şunu gösteriyor: Zamanında bambaşka niyetleri, o sinsi planları göremeyenler bugün aynı yanlışı yine tekrarlıyor. "Hata" denilen şey bir kez yapılır, aynı hata ikinci kez yapılırsa bunun adı "kasıt" olur.
Bu teklif neden mi yanlış? Baroları ve dolayısıyla avukatları net biçimde siyasi kamplara böleceği için yanlış, yargı kararlarının avukatın geldiği baroya göre şekillendiği şüphesine yol açacağı için yanlış, siyasi etiket taşıyacak baroların yargıç ve savcılar üzerinde siyasi baskı kurmasını kolaylaştıracağı için yanlış, yargının zaten gölgelenmiş durumdaki tarafsızlığına ve objektifliğine iyice gölge düşürebileceği için yanlış.
Ve son olarak şunu söylemek istiyorum: Bir FETÖ projesi olduğu için hukuka ve ülkeye ihanettir bu teklif. Bu nedenle, bu teklifi geri çekmenizi öneririm.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum