ÇAĞDAŞ YEZİTLERİN KERBELA'YA ÇEVİRDİĞİ YEMEN!
Kıymetli Misafirler, Basınımızın ve Emniyetimizin Güzide Mensupları; Öncelikle hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, davetimize icabet ettiğiniz için teşekkürlerimizi sunuyoruz
19 Kasım 2018 - 06:18
Kıymetli Misafirler, Basınımızın ve Emniyetimizin Güzide Mensupları;
Öncelikle hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, davetimize icabet ettiğiniz için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugün çağdaş yezitlerin Kerbela’ya çevirdiği Yemen için, susuzluktan öldürülen Hüseyinler için ve zalimlere karşı kıyam etmek için bu meydandayız.
Muhterem Misafirler,
Bugün, emperyalizmin dünyayı parçalayıp talan ettiği dünya savaşlarına kısa bir ara vermesinin yüzüncü yılı, Bugün, ABD’nin İran’a karşı kullanması için Irak’a kimyasal silah satmaya başlamasının otuzuncu yılı, Bugün Koalisyon Güçlerinin, kimyasal silah bulundurduğu için Irak’ı işgal etmesinin on beşinci yılı,
Bugün “Arap Baharı” adıyla İslam coğrafyasının yeniden dizayn edilmeye başlanmasının sekizinci yılı, geçmiş yıllarda Amerikan New York Times gazetesinin dış politika analisti Robin Wright’ın ortaya attığı; Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Libya ve Yemen’den oluşan 5 ülkeden 14 yeni devletin ortaya çıkacağı tezi adım adım gerçekleşmektedir.
Neler yaşandı ve yaşanmakta Yemen'de?
Şubat 2012 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ve kurulan Ulusal Geçiş Konseyi hükümetiyle zorlu bir süreç başlamış oldu.
Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin başkanlığında 18 Mart 2013’te Ulusal Diyalog Konferansı toplantıları düzenlendi ve konferansın ardından 22 üyeli bir kurul oluşturuldu. Kurul, Şubat 2014’te Yemen’in 6 federal bölgeye ayrılması kararını aldı. Ulusal Diyalog Konferansı’nı BM ve Körfez İşbirliği Teşkilatı destekledi.
Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap Koalisyonu, 26 Mart 2015’te ‘Kararlılık Fırtınası’ adı altında Yemen’e yönelik askeri operasyon başlattığını duyurdu.
Suudi Arabistan öncülüğündeki askeri koalisyon ve uluslararası sermayenin lejyonerleri, üç yıldır Yemen’de kan dökmekte.
Koalisyonunun saldırılarının başladığı 2015 yılından buyana Yemen’de insani durum her geçen gün kötüye gitmektedir.
Yemen hava sahasının kapatılması ve limanların kullanılamaması sebebiyle insanı yardımların girişi engellenmektedir.
Yemen halkı bir taraftan açlıkla boğuşurken öte taraftan kolera ile mücadele etmektedir. Temiz suya ulaşamamanın yol açtığı Kolera, ilaç ve aşının bulunmamasından dolayı hızla Yemen şehirlerine yayılmaktadır.
Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün aktardığı verilere göre, 2 bin 300 Yemenli koleradan dolayı hayatını kaybetmiştir. 1 milyon 100 binden fazla kolera vakasına rastlanmış, 3 milyon Yemenli ise kolera tehdidi altında yaşamını sürdürmektedir.
Birleşmiş Milletler son yaptığı açıklamada, kısa süre içerisinde Yemen’e gıda ulaştırılamaması durumunda 14 milyon Yemenlinin açlıktan dolayı hayatını kaybedebileceğini belirtti.
Kirli hesapların ve aşağılık ittifakların sonucunda Yemen’de, üç yıllık sürede beş bini çocuk, otuz bine yakın Yemenli ölürken yarım milyonu da yaralandı.
On binlerce Yemenli başka ülkelere sığınırken, üç milyona yakın kişide ülke içinde yerinden ve yurdundan edildi, on milyona yakını da salgın hastalıklar ve açlığa terk edildi.
Körpecik, günahsız, masum yavruların bir lokma ekmeğe muhtaç olması vicdanlara onarılmaz acılar zerk etti.
Meksika’da, Nikaragua’da, Kore’de, Vietnam’da, Arakan’da, Bosna’da ve Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de dünya suspus olmuş, bu insanlık trajedisinden gözlerini kaçırıyor.
İslam dünyasının yöneticileri, boyunlarındaki pranganın ağırlığından başlarını kaldırıp da Yemenli çocukların gözlerine bakamıyor.
Televizyonların gürültüsü, baskı makinalarının uğultusu, Yemenli kadınların yardım çığlıklarını bastırmış durumda.
Reklam panolarının, borsa ve sosyal medya ekranlarının akışı, Yemenli yiğitlerin çaresiz bakışlarını perdelemiş durumda.
“Neden bu kan? Bu gözyaşı neden?” diye sorduğumuzda, sermayenin fotokopi medyasından yükselen tek cevap ise mezhep çatışmaları...
Açıkça ifade etmek istiyoruz ki bu bir yalandır ve bunu tekrar edip duran koro da yalancıdır.
İslam ülkelerindeki her karışıklıkta parmağı olan Siyonistlerin uydurduğu bir yalandır.
Yeryüzünde çıkan her çatışmada iki tarafa da silah satanların uydurduğu bir yalandır.
Dünyaya jandarma, başımıza bekçi olmak isteyen stratejik müttefiklerin uydurduğu bir yalandır.
İslam coğrafyasından kanlı ve kirli ellerini çekmek istemeyen emperyalistlerin uydurduğu bir yalandır.
Aynı yalanla, bu yalana inananların seyirciliğinde kaç ülkenin harap edildiğini biliyoruz.
Ama bu yalanla yapılan mezalimin, yapılan soykırımların, yapılan katliamların hesabını da elbette tutuyoruz.
Ve bu yalanın arkasında; Stratejik olarak Yemen’in Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda 200 adasının bulunması yatmaktadır.
Bu yalanın arkasında; Dünya deniz ticaretinin % 40’ının geçtiği Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı’nın tek giriş ve çıkış noktası olan Bab’ül Mendeb Boğazına sahip olmasıdır.
Yine bu yalanın arkasında; Yemenin Afrika Boynuzuna yakınlığı, Suudi Arabistan ile komşuluğu, Kızıl Deniz ve Arap Denizinde uzun bir kıyıya sahip olması, Aden, Hudeyde ve Feha gibi önemli limanlara sahip olması yatmaktadır.
Burada ifşa ediyoruz:
Yemen’deki bu acımasız kıyımın sebebi; zalimlerin bitmek bilmez ihtirasıdır,
Emperyalizmin doymak bilmez açgözlülüğüdür,
Siyonizm’in arzı mevut arzusudur,
ABD’nin kibirli saldırganlığıdır,
Avrupa’nın ikiyüzlülüğüdür,
Birleşmiş Milletlerin gerçek yüzüdür,
Ve Müslüman ülkelerdeki koltuk sevdalılarının işbirlikçi tutumudur.
Biz kendimiz için istediğimiz gibi Yemen için de tüm dünya için de adaletin, barışın, sükûnetin her yerde hâkim olmasını istiyoruz.
Silah tüccarlarının, kanla beslenenlerin ve onların kuklalarının ve maşalarının oyunları bitsin istiyoruz.
Artık bu savaş dursun, bölgede kimin eli ve emeli varsa defolup gitsin diyoruz.
Bugün burada yaptığımız; bir yakınma, bir şikâyet, bir ağıt toplantısı değildir.
Bu bir uyanış ve kıyam çağrısıdır.
Akla, izana ve vicdana sahip olanlara,
Kalplerde saklı hazinelere talip olanlara,
İnsanlara, tüm insanlığa;
Bu bir avuç iktidar sahibi zümreye dur demek için bir birleşme çağrısıdır.
Bugün Yemen’de ortaya çıkan bu zulmün, bu vahşetin, bu kibrin bin bir yüzünü her yerde ifşa edip el ele direnmenin çağrısıdır.
Din, dil, ırk, renk ve mezhep ayrımlarının ötesine geçip; insanlık ailesine musallat olmuş bu sömürü ve cinayet şebekesine karşı birlik olma ve mücadele çağrısıdır.
D-8 İslam Birliği’nin aktif hale getirilmesinin vakti ve çağrısıdır.
Bölük pörçük olan İslam coğrafyalarına, “Silkelenip, bir olmanın zamanıdır.” demenin çağrısıdır.
Bu çağrı bizden önceki mazlumların çağrısıdır.
Bu çağrı yeryüzünde bir damla gözyaşı kalmayıncaya dek mücadele edileceğinin çağrısıdır.
Biz buradan haykırıyoruz ki: İslam Birliği kurulmadan, birliğimiz tesis edilmeden bu vahşet son bulmayacaktır.
Biz buradan Yemen’de yaşanan bunca vahşete karşı kafalarını koltuğuna gömen Müslüman ülkelerin yöneticilerine sesleniyoruz;
Bu zulme çanak tutanlarla ilişkiler derhal kesilmelidir,
Biz buradan diyoruz ki ülkemizin dönem başkanlığını yaptığı D-8’ler ve İslam İşbirliği Teşkilatı acilen toplanmalı; askeri, siyasi, ekonomik adımlar net ve kararlı bir şekilde atılmalıdır.
Gerekli adımları atmayan herkes, akan kanın ve dökülen gözyaşının bir parçası olmaktan kurtulamayacaklardır.
Biz, Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yeryüzünde kime yapılırsa yapılsın zulmün ve zalimin karşısında olacağımızı, kimden gelirse gelsin iyinin, doğrunun, faydalının ve hakkın yanında olacağımızı buradan ilan ediyoruz. İslam Birliği’ni kurmak ve Yeni Bir Dünya’yı inşa etmek için var gücümüzle çalışacağız.
Öncelikle hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, davetimize icabet ettiğiniz için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugün çağdaş yezitlerin Kerbela’ya çevirdiği Yemen için, susuzluktan öldürülen Hüseyinler için ve zalimlere karşı kıyam etmek için bu meydandayız.
Muhterem Misafirler,
Bugün, emperyalizmin dünyayı parçalayıp talan ettiği dünya savaşlarına kısa bir ara vermesinin yüzüncü yılı, Bugün, ABD’nin İran’a karşı kullanması için Irak’a kimyasal silah satmaya başlamasının otuzuncu yılı, Bugün Koalisyon Güçlerinin, kimyasal silah bulundurduğu için Irak’ı işgal etmesinin on beşinci yılı,
Bugün “Arap Baharı” adıyla İslam coğrafyasının yeniden dizayn edilmeye başlanmasının sekizinci yılı, geçmiş yıllarda Amerikan New York Times gazetesinin dış politika analisti Robin Wright’ın ortaya attığı; Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Libya ve Yemen’den oluşan 5 ülkeden 14 yeni devletin ortaya çıkacağı tezi adım adım gerçekleşmektedir.
Neler yaşandı ve yaşanmakta Yemen'de?
Şubat 2012 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ve kurulan Ulusal Geçiş Konseyi hükümetiyle zorlu bir süreç başlamış oldu.
Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin başkanlığında 18 Mart 2013’te Ulusal Diyalog Konferansı toplantıları düzenlendi ve konferansın ardından 22 üyeli bir kurul oluşturuldu. Kurul, Şubat 2014’te Yemen’in 6 federal bölgeye ayrılması kararını aldı. Ulusal Diyalog Konferansı’nı BM ve Körfez İşbirliği Teşkilatı destekledi.
Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap Koalisyonu, 26 Mart 2015’te ‘Kararlılık Fırtınası’ adı altında Yemen’e yönelik askeri operasyon başlattığını duyurdu.
Suudi Arabistan öncülüğündeki askeri koalisyon ve uluslararası sermayenin lejyonerleri, üç yıldır Yemen’de kan dökmekte.
Koalisyonunun saldırılarının başladığı 2015 yılından buyana Yemen’de insani durum her geçen gün kötüye gitmektedir.
Yemen hava sahasının kapatılması ve limanların kullanılamaması sebebiyle insanı yardımların girişi engellenmektedir.
Yemen halkı bir taraftan açlıkla boğuşurken öte taraftan kolera ile mücadele etmektedir. Temiz suya ulaşamamanın yol açtığı Kolera, ilaç ve aşının bulunmamasından dolayı hızla Yemen şehirlerine yayılmaktadır.
Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün aktardığı verilere göre, 2 bin 300 Yemenli koleradan dolayı hayatını kaybetmiştir. 1 milyon 100 binden fazla kolera vakasına rastlanmış, 3 milyon Yemenli ise kolera tehdidi altında yaşamını sürdürmektedir.
Birleşmiş Milletler son yaptığı açıklamada, kısa süre içerisinde Yemen’e gıda ulaştırılamaması durumunda 14 milyon Yemenlinin açlıktan dolayı hayatını kaybedebileceğini belirtti.
Kirli hesapların ve aşağılık ittifakların sonucunda Yemen’de, üç yıllık sürede beş bini çocuk, otuz bine yakın Yemenli ölürken yarım milyonu da yaralandı.
On binlerce Yemenli başka ülkelere sığınırken, üç milyona yakın kişide ülke içinde yerinden ve yurdundan edildi, on milyona yakını da salgın hastalıklar ve açlığa terk edildi.
Körpecik, günahsız, masum yavruların bir lokma ekmeğe muhtaç olması vicdanlara onarılmaz acılar zerk etti.
Meksika’da, Nikaragua’da, Kore’de, Vietnam’da, Arakan’da, Bosna’da ve Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de dünya suspus olmuş, bu insanlık trajedisinden gözlerini kaçırıyor.
İslam dünyasının yöneticileri, boyunlarındaki pranganın ağırlığından başlarını kaldırıp da Yemenli çocukların gözlerine bakamıyor.
Televizyonların gürültüsü, baskı makinalarının uğultusu, Yemenli kadınların yardım çığlıklarını bastırmış durumda.
Reklam panolarının, borsa ve sosyal medya ekranlarının akışı, Yemenli yiğitlerin çaresiz bakışlarını perdelemiş durumda.
“Neden bu kan? Bu gözyaşı neden?” diye sorduğumuzda, sermayenin fotokopi medyasından yükselen tek cevap ise mezhep çatışmaları...
Açıkça ifade etmek istiyoruz ki bu bir yalandır ve bunu tekrar edip duran koro da yalancıdır.
İslam ülkelerindeki her karışıklıkta parmağı olan Siyonistlerin uydurduğu bir yalandır.
Yeryüzünde çıkan her çatışmada iki tarafa da silah satanların uydurduğu bir yalandır.
Dünyaya jandarma, başımıza bekçi olmak isteyen stratejik müttefiklerin uydurduğu bir yalandır.
İslam coğrafyasından kanlı ve kirli ellerini çekmek istemeyen emperyalistlerin uydurduğu bir yalandır.
Aynı yalanla, bu yalana inananların seyirciliğinde kaç ülkenin harap edildiğini biliyoruz.
Ama bu yalanla yapılan mezalimin, yapılan soykırımların, yapılan katliamların hesabını da elbette tutuyoruz.
Ve bu yalanın arkasında; Stratejik olarak Yemen’in Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda 200 adasının bulunması yatmaktadır.
Bu yalanın arkasında; Dünya deniz ticaretinin % 40’ının geçtiği Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı’nın tek giriş ve çıkış noktası olan Bab’ül Mendeb Boğazına sahip olmasıdır.
Yine bu yalanın arkasında; Yemenin Afrika Boynuzuna yakınlığı, Suudi Arabistan ile komşuluğu, Kızıl Deniz ve Arap Denizinde uzun bir kıyıya sahip olması, Aden, Hudeyde ve Feha gibi önemli limanlara sahip olması yatmaktadır.
Burada ifşa ediyoruz:
Yemen’deki bu acımasız kıyımın sebebi; zalimlerin bitmek bilmez ihtirasıdır,
Emperyalizmin doymak bilmez açgözlülüğüdür,
Siyonizm’in arzı mevut arzusudur,
ABD’nin kibirli saldırganlığıdır,
Avrupa’nın ikiyüzlülüğüdür,
Birleşmiş Milletlerin gerçek yüzüdür,
Ve Müslüman ülkelerdeki koltuk sevdalılarının işbirlikçi tutumudur.
Biz kendimiz için istediğimiz gibi Yemen için de tüm dünya için de adaletin, barışın, sükûnetin her yerde hâkim olmasını istiyoruz.
Silah tüccarlarının, kanla beslenenlerin ve onların kuklalarının ve maşalarının oyunları bitsin istiyoruz.
Artık bu savaş dursun, bölgede kimin eli ve emeli varsa defolup gitsin diyoruz.
Bugün burada yaptığımız; bir yakınma, bir şikâyet, bir ağıt toplantısı değildir.
Bu bir uyanış ve kıyam çağrısıdır.
Akla, izana ve vicdana sahip olanlara,
Kalplerde saklı hazinelere talip olanlara,
İnsanlara, tüm insanlığa;
Bu bir avuç iktidar sahibi zümreye dur demek için bir birleşme çağrısıdır.
Bugün Yemen’de ortaya çıkan bu zulmün, bu vahşetin, bu kibrin bin bir yüzünü her yerde ifşa edip el ele direnmenin çağrısıdır.
Din, dil, ırk, renk ve mezhep ayrımlarının ötesine geçip; insanlık ailesine musallat olmuş bu sömürü ve cinayet şebekesine karşı birlik olma ve mücadele çağrısıdır.
D-8 İslam Birliği’nin aktif hale getirilmesinin vakti ve çağrısıdır.
Bölük pörçük olan İslam coğrafyalarına, “Silkelenip, bir olmanın zamanıdır.” demenin çağrısıdır.
Bu çağrı bizden önceki mazlumların çağrısıdır.
Bu çağrı yeryüzünde bir damla gözyaşı kalmayıncaya dek mücadele edileceğinin çağrısıdır.
Biz buradan haykırıyoruz ki: İslam Birliği kurulmadan, birliğimiz tesis edilmeden bu vahşet son bulmayacaktır.
Biz buradan Yemen’de yaşanan bunca vahşete karşı kafalarını koltuğuna gömen Müslüman ülkelerin yöneticilerine sesleniyoruz;
Bu zulme çanak tutanlarla ilişkiler derhal kesilmelidir,
Biz buradan diyoruz ki ülkemizin dönem başkanlığını yaptığı D-8’ler ve İslam İşbirliği Teşkilatı acilen toplanmalı; askeri, siyasi, ekonomik adımlar net ve kararlı bir şekilde atılmalıdır.
Gerekli adımları atmayan herkes, akan kanın ve dökülen gözyaşının bir parçası olmaktan kurtulamayacaklardır.
Biz, Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yeryüzünde kime yapılırsa yapılsın zulmün ve zalimin karşısında olacağımızı, kimden gelirse gelsin iyinin, doğrunun, faydalının ve hakkın yanında olacağımızı buradan ilan ediyoruz. İslam Birliği’ni kurmak ve Yeni Bir Dünya’yı inşa etmek için var gücümüzle çalışacağız.
FACEBOOK YORUMLAR