Cemaat okulları mezunları kadrolaşırken...

DEVLET VE HÜKÜMRANLIĞI Devletimizin, halkımızın dünkü yaşadığı korkunç ve acı olayla ilgili birkaç cümleyi başkalarıyla paylaşmak istediğimden dolayı bu satırları kaleme almak, biraz

Cemaat okulları mezunları kadrolaşırken...
17 Temmuz 2016 - 21:26
DEVLET VE HÜKÜMRANLIĞI

Devletimizin, halkımızın dünkü yaşadığı korkunç ve acı olayla ilgili birkaç cümleyi başkalarıyla paylaşmak istediğimden dolayı bu satırları kaleme almak, biraz olsun,  üzüntümü dışa vurmak, onlarca yıllardan beri devlet yönetenlerinin kendi görev ve salahiyetlerini tarikat, cemaat ve zaviye gibi dini içerikli kuruluşlarla paylaşmasının mahsurlarına değinerek, üzüntümü dağıtmak istedim.
Devlet dediğimiz, yönetmekle yükümlü olduğu, sınırları belli topraklar üzerinde yaşayan halkını,  her türlü iç ve dış tehlikelerden koruyan, birinin hakkını diğerine yedirmeyen, salahiyetini hiçbir başka bir kuruluşla paylaşmayan bir düzenektir.
Devlet daha başka şekillerde tarif edilse de ana hatlarıyla böyle tarif edebiliriz.
Asıl üzerinde durmamız gereken devletin tarifi değil, üstüne düşen görevleri bilerek veya bilmeyerek başka idealleri olan kuruluşlara kısmen veya tamamen devretmek. Hatalar da işte burada başlar ve halkını koruyamaz hale gelir.
Tam da bu şekildeki hatalı kararları,  kendi hükümranlığını kaybetme tehlikesini doğurur.
Dün de böyle oldu işte.
Onlarca insan canından oldu.
Onlarca ana babalar yavrularını kaybetti.
Bütün bunların suçlularını elbette cezalandıracaktır devlet.
Ama, cemaat ve benzerlerinin kurulup palazlanmasına, yönetime karşı gelip devlet kuruluşlarını ele geçirecek kadar büyüyüp cesaretlenmelerine müsaade edenler, onların büyümelerini görmemezlikten gelenler, kendilerini vebal altında hissetmeyecekler mi acaba?
Bunun vebalinden nasıl kurtulacaklar?
Ölenleri geri getirebilecekler mi?
Ceza alacak olanların cezalı duruma düşmelerine sebep olanlar cezasız mı kalacak? Daha suç sayılabilecek bir sürü açıklıkları hükümetler kendi bilinçsizliğinden, tarihten ders alamamalarından dolayı devlet içinde başka tehlike odaklarına devretmişlerdir. Bunların başında da okullar gelmektedir.
70 ‘li yıllardan buyana kurulan cemaat okulları,  sinsice büyümüş, devletin bütün kadrolarında söz sahibi olmuşlardır.
Bütün bu cemaat okulları mezunları kadrolaşırken,  bu kadrolaşmayı ya bilerek veya bilmeyerek gözden kaçırmışlardır.
İşte bütün suç bu kadrolaşmayı hiçe sayanlardadır.
Devletimiz Türkiye’nin her yerinde bütün okulların yönetimini, bütün cemadatları ve buna benzer kuruluşların elinden almalıdır.
Eğer dünkü acı olayı Türk Milletinin bir daha değil, hiçbir zaman yaşamasını istemiyorsa, Öğretmen tayinleri, sadece çağdaş eğitimi benimsemiş Milli Eğitim bakanlığınca yapılmalıdır.
Devlet içerisinde ve dışındaki okulların tümü devlet kontrolünde olmalıdır.
Aksi halde, dünkü olayların,  daha tehlikelilerini yaşayabiliriz.
Umarım devleti yönetmekle yükümlü olan yönetici ve kanun yapıcıları,  Atatürk’ün tehlikesini görüp söylediği “Türkiye Devleti cemaatler, tekke ve zaviyeler ülkesi olmayacaktır”  sözünden ders alıp, adı geçen kuruluşlardan derhal verilen salahiyetleri geri alıp, kendi yönetiminde toplarlar.

Kavranoğlu

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum