Cinsellik Evliliklerin Tutkalıdır...
Sağlıklı ve mutlu bir evlilik yürütebilmek için çiftlerin evliliklerinden doyum sağlayabilmelerinin şart olduğunu vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), cinse
05 Ekim 2017 - 06:35
Sağlıklı ve mutlu bir evlilik yürütebilmek için çiftlerin evliliklerinden doyum sağlayabilmelerinin şart olduğunu vurgulayan Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER), cinselliğin bu doyumu sağlayan en önemli unsurlardan birisi olduğunu ve sağlıklı bir çift ilişkisinde cinselliğin, insana hem sevilmeye değer olduğunu hissettirdiğini, hem de kadınlığın ve erkekliğin onaylanması anlamına geldiğini belirtti.
TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uz. Dr. Taner CANATAR konu ile ilgili yaptığı açıklamada; “Evlilik; bir ailenin meydana gelmesini ve sonraki neslin yetişmesini sağlayan en önemli ve en temel insan ilişkisidir. Duygusal anlamda ise evlilik, yaşamınızı yan yana, el ele ve karşılıklı sevgi ile bir arada sürdürebilmek için kendinizi eşinize adamanızdır. Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için ise hiç şüphesiz ki duygusal birlikteliğin yanı sıra düzenli ve sağlıklı bir cinsel birlikteliğin de sağlanması esastır. Kadın ve erkeği çift yapan, birbirine bağlayan, onları adeta tutkal gibi yapıştıran aradaki cinselliktir. Bununla birlikte son yıllarda giderek artan oranda cinsel sorunlarla ve özellikle de cinsel isteksizlik problemleriyle karşılaşmaktayız. Çiftlerde cinsel isteğin ve arzunun azalmasının; fiziksel, psikolojik, ilişki sorunları, bağlanma ve yakınlaşma korkusu, eğitim eksikliği ve cinsel mitler vb. bir çok nedeni olabilir. Ancak ne olursa olsun cinsel yaşam sekteye uğradı diye, evliliği bitirmek veya aldatmak kesinlikle doğru değildir. Önemli olan, cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan problemi çiftlerin birinden kaynaklanan bir sorun olarak değil de 'bizim sorunumuz' şeklinde algılamak ve sabırlı olmaktır” dedi.
Evliliklerde cinsel yaşamı, çiftin genel iletişiminden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirten Dr. Canatar; “Evlilikte mutluluk ve paylaşım ne kadar az ise, cinsel aktivitede azalma ve eşlerin birbirinden uzaklaşma olasılığı o kadar artmaktadır. Dolayısıyla eşler arasındaki uyumsuzluk ya da çatışmaların cinsel işlevi de etkilemesi beklenen bir durumdur. Kısaca evlilik sorunları cinsel sorunlara, cinsel sorunlar da daha büyük evlilik sorunlarına yol açıyor diyebiliriz. Yapılan bilimsel çalışmalar açıkça ortaya koymaktadır ki, cinsel sorunlar insanları en fazla mutsuz eden sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Yolunda gitmeyen evliliklerde reddedilme, terk edilme, sevilmeme, önemsenmeme, tercih edilmeme gibi çözümlenmemiş duygular su yüzüne çıkabilir. Cinsel alanda zorluklar yaşayan erkekler, fiziksel teması içeren tüm davranış biçimlerini cinsel ilişkiye başlangıç gibi algılayarak yakınlaşmadan kaçınabilmekte, cinsel işlev bozukluğunu kimliklerinde yetersizlik olarak algılayarak rol çatışmalarına girebilmekte, günlük yaşamlarında daha sınırlayıcı ve eleştirici bir tutumu benimseyebilmektedirler. Kadınlar da bunu çekiciliklerini kaybettikleri ve istenmedikleri tarzında yorumlayabilmektedirler. Bu durum zamanla cinsel alan dışına da yansıyarak tüm ilişkiyi bozmakta, eşler diğer alanlarda da uzaklaşmaya başlamaktadırlar. Oysa cinselliği olağan ve doğal olarak gören, uyum içinde daha iyi bir cinsel hayat için çabalayan çiftler daha mutlu ve daha başarılı olurlar. Mutlu bir cinsel yaşamda, eşler arasında sadece onlara özgü bir dil olmalıdır. Çiftlerin her biri neyi sevip neyi sevmediğini rahatlıkla söyleyebilmeli ve anlayışla karşılanmalıdır. Çiftler birbirini kıyaslamamalı ve eleştirmemeli, birliktelik süresince ilişkiyi canlı tutacak söz ve davranışlarda bulunmalı, sağlıklı bir iletişim kurabilmek için çaba harcamalı, gerekiyorsa da bir uzmandan yardım almalıdır” dedi.
TERAPİDER Genel Başkanı Psikoterapist Uz. Dr. Taner CANATAR konu ile ilgili yaptığı açıklamada; “Evlilik; bir ailenin meydana gelmesini ve sonraki neslin yetişmesini sağlayan en önemli ve en temel insan ilişkisidir. Duygusal anlamda ise evlilik, yaşamınızı yan yana, el ele ve karşılıklı sevgi ile bir arada sürdürebilmek için kendinizi eşinize adamanızdır. Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için ise hiç şüphesiz ki duygusal birlikteliğin yanı sıra düzenli ve sağlıklı bir cinsel birlikteliğin de sağlanması esastır. Kadın ve erkeği çift yapan, birbirine bağlayan, onları adeta tutkal gibi yapıştıran aradaki cinselliktir. Bununla birlikte son yıllarda giderek artan oranda cinsel sorunlarla ve özellikle de cinsel isteksizlik problemleriyle karşılaşmaktayız. Çiftlerde cinsel isteğin ve arzunun azalmasının; fiziksel, psikolojik, ilişki sorunları, bağlanma ve yakınlaşma korkusu, eğitim eksikliği ve cinsel mitler vb. bir çok nedeni olabilir. Ancak ne olursa olsun cinsel yaşam sekteye uğradı diye, evliliği bitirmek veya aldatmak kesinlikle doğru değildir. Önemli olan, cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan problemi çiftlerin birinden kaynaklanan bir sorun olarak değil de 'bizim sorunumuz' şeklinde algılamak ve sabırlı olmaktır” dedi.
Evliliklerde cinsel yaşamı, çiftin genel iletişiminden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirten Dr. Canatar; “Evlilikte mutluluk ve paylaşım ne kadar az ise, cinsel aktivitede azalma ve eşlerin birbirinden uzaklaşma olasılığı o kadar artmaktadır. Dolayısıyla eşler arasındaki uyumsuzluk ya da çatışmaların cinsel işlevi de etkilemesi beklenen bir durumdur. Kısaca evlilik sorunları cinsel sorunlara, cinsel sorunlar da daha büyük evlilik sorunlarına yol açıyor diyebiliriz. Yapılan bilimsel çalışmalar açıkça ortaya koymaktadır ki, cinsel sorunlar insanları en fazla mutsuz eden sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Yolunda gitmeyen evliliklerde reddedilme, terk edilme, sevilmeme, önemsenmeme, tercih edilmeme gibi çözümlenmemiş duygular su yüzüne çıkabilir. Cinsel alanda zorluklar yaşayan erkekler, fiziksel teması içeren tüm davranış biçimlerini cinsel ilişkiye başlangıç gibi algılayarak yakınlaşmadan kaçınabilmekte, cinsel işlev bozukluğunu kimliklerinde yetersizlik olarak algılayarak rol çatışmalarına girebilmekte, günlük yaşamlarında daha sınırlayıcı ve eleştirici bir tutumu benimseyebilmektedirler. Kadınlar da bunu çekiciliklerini kaybettikleri ve istenmedikleri tarzında yorumlayabilmektedirler. Bu durum zamanla cinsel alan dışına da yansıyarak tüm ilişkiyi bozmakta, eşler diğer alanlarda da uzaklaşmaya başlamaktadırlar. Oysa cinselliği olağan ve doğal olarak gören, uyum içinde daha iyi bir cinsel hayat için çabalayan çiftler daha mutlu ve daha başarılı olurlar. Mutlu bir cinsel yaşamda, eşler arasında sadece onlara özgü bir dil olmalıdır. Çiftlerin her biri neyi sevip neyi sevmediğini rahatlıkla söyleyebilmeli ve anlayışla karşılanmalıdır. Çiftler birbirini kıyaslamamalı ve eleştirmemeli, birliktelik süresince ilişkiyi canlı tutacak söz ve davranışlarda bulunmalı, sağlıklı bir iletişim kurabilmek için çaba harcamalı, gerekiyorsa da bir uzmandan yardım almalıdır” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR