Don Kişot misali…

VURAL’A GEL DE HAK VERME!...

Samsunspor kendi ipini çekiyor…

Haftalardır kötü gidişatına bir çare bulamayan Samsunspor yangın torbasının içerisine girdi…

Samsunspor tabiri caiz ise ölüyü diriltti…

Ligin kötü takımlarından Eskişehirspor’la deplasmanda karşılaştı.

Samsunspor Eskişehir’de yer yarıldı yerin dibine girdi…

Ne kadar beceriksiz varsa Samsunspor forması ile sahada yerini aldı!!!...

Hafta içi Eskişehirspor maçının primleri milyona ulaştı gibi söylemler…

Bırakın bu işleri beyler…

Nerede Samsunspor forması?...

İnsan olan azıcık utanır!!!...

Hele sporcu ise…

Bunların para ile falan ilgisi yok…

Bu işler adamlıkla olur!…

Bu işler delikanlılıkla olur!...

Yüreğini ortaya koyacaksın!...

Sahada savaşını vereceksin!…

Şahsiyetini, karakterini, vücudunu ortaya koyacaksın!…

Samsunspor Eskişehir’e Yılmaz Vural’a destek vermek için gitmiş!...

Vural ne demiş???...

“Ben ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Camiadan federasyona kadar beni arayıp ‘Eskişehirspor’a git, bu takım ligde kalmalı’ dediler”

Vural, Eskişehir camiası çok büyük bir camia demiş…

Yanlış mı demiş dersiniz???...

Yılmaz hoca haklı Beyler…

Gerçekten Eskişehir camiası büyükmüş…

Bu takımla sahada o futbolu oynadıysa şapka çıkartmalı…

Don Kişot misali…

Fazla şövalye romanları okumaktan kafası karışan Don Kişot' un gözüne her şey hain dev olarak gözükmektedir. Kasabanın karşısındaki tepede dönen yel değirmeni gözünde büyüdükçe büyümüştür.
Sözde kahramanlık ve şövalyelik ruhu var ya; Hemen şövalye elbiselerini kuşanır, atı Rosinante'ye biner, akıllı uşağı Sancho Panzo'nun karısını ikna eder ve sefere çıkarlar.
Daha da önemlisi; asil hanımefendi gördüğü, aslında bir handa hizmetçilik yapan fakir köylü kızı sevgilisi Dulsinya'yı koruyacaktır. Tepeye varırlar. Uşağının şaşkın bakışları arasında Don Kişot "Türbanote" adlı yeldeğirmenine peş peşe mızrak fırlatır. Yeldeğirmeni kasabanın elektriğini üretmektedir, bozulur. Tüm kasaba ile birlikte sevgilisi Dulsinya da handa karanlıkta kalır…
Don Kişot, kendince sevgilisini kurtarmanın rahatlığıyla ve efeliğiyle kasabaya döner...
Bu defa Don Kişot'un gözüne başka bir tepedeki yel değirmeni takılır. Don Kişot gözünü ondan ayıramaz. Yükseklerde rüzgârın etkisiyle dönmekte olan yeldeğirmeni Don Kişot'un gözünde, ağzından alev topları fışkıran ve kasabayı tehdit eden bir deveye dönüşür.
Yine Don Kişot savaş elbiselerini kuşanır, atına biner, akıllı uşağının karısını ikna eder ve sefere çıkarlar.
Bu defa düşmanın adı "Malezia" Yeldeğirmeni'dir...
Düşünüyorum da; Nobel Ödül Komisyonu tarafından en iyi 100 romancı arasından açık ara birinci seçilen Cervantes Türkiye'de yaşasaydı diyebilirsiniz?...

Gerek yok!…

Al sana bir Samsunspor vakası…

Samsunspor’un Don Kişot’tan ne farkı var???

Eskişehir deplasmanından 5 gol ye…

Yöneteninden tutun da hocası ve futbolcusu…

Velhasıl tüm kesimlerin hataları doğrultusunda buralara kadar gelmiş…

Bundan sonra hiç kimsenin konuşmaya hakkı yok!!!...

Yılmaz Vural gibi bir adamı haklı duruma getirenlerin hele hiç konuşmaya hakları yoktur…

Hani deriz ya…

Futbol ‘Erkek’ işidir diye!!!…

Ne kadar doğru bir söz!!!…