Evet, bu başlık...
ŞEYH’İN CENNETİ Evet, bu başlık birçoğunuza garip değişik gelmiş olabilir
05 Ekim 2015 - 09:28
ŞEYH’İN CENNETİ
Evet, bu başlık birçoğunuza garip değişik gelmiş olabilir.
Bana da ilk gördüğümde biraz tuhaf geldi değişik geldi. Fakat yaşadığım bir anıyı sizinle paylaşınca bana hak vereceksiniz. Anlatacak olduğum konu birçoğunuzun belki gözüne çarpmış, birçok fakir zihniyetleri tutsağı yapmış!
Kula kulluk konumunda birçok tutsaklar yok mu?
Bakmasını bilen görebilenler için yığınla… Yanlış yola, yanlış bir yöne sevk edilmiş! Bu gibi yanlış zihniyetlere kapılmış bir 14-15 yaşlarında bir çocuk 6 ay önce işyerime geldi bir şeyler almaya. Market benzeri bir dükkân işletiyorum. Çocuğun elinde küçük 15 sayfalık not defteri. Güzel bir bez ile sımsıkı sarılmış ve özenle tutuluyor… Ben kitap okumayı çok sevdiğim için hemen dikkatimi çekti. İlk bakışta okuma kültürü zayıf olan bir toplumda küçücük not defterine bu tenli özen gösterilmesi beni şaşırttı. İlgimi çeken bu küçük kitaba bakmak için izin istedim. Çocuk biraz tedirginlikle Abdestin varsa buyur amca dedi. Neyse aldım, bezi açtım, üzerinde sadece Şeyh’in adı! Ne bir kaynak ne bir basımevi hiç bir şey yok… Sadece Şeyh’in adı, altında en vurucu başlık! Kaynaksız lakin bir küçük başlık konulmuş bir yayın ''HUZURA GİDEN YOL''…
Toplum olarak en büyük ihtiyacımız huzur… Hemen beni de içine attı! Biraz gözden geçirdim, iki ayetten küçük bir mısra… O da çarşı pazar gezdirilmiş… Şeyh’e bağlanmış… Okudum bitirdim lakin o başlığa dair küçük bir eser bile yok!
Kitabın iki adı var.
Birincisi “AMELSİZ CENNET”
İkincisi “ŞEYH’İN CENNETİ”
Şimdi size hem konuyu biraz açmak, birazda anlayacağınız yönüyle anlatmak istiyorum. Evet, şimdi bu Şeyh çok muhterem ve kendisinde çok üstün meziyetler olan kendisine çok büyük lütuflarda bulunulan bir zat. Daha birçok şey var bunu anlatmama uzatmama gerek yok. Birçoğunuz anlamışsınızdır… Bağlanmasını istediği öyle sıradan biri değil, seçkin vasıflara sahip mürit demeyelim de yancı daha doğru bir telaffuz olur… Bu Şeyh ona bağlı olana, sımsıkı sarılana ve Şeyh’i memnun edene çok büyük mükâfat sunuyor! Kendi kafasından uydurduğu Cennet’i yani Cennet’ini bize göre hem saçma hem çok basit fakat Şeyh’e göre çok çetin çetrefili bir yol!
SIKI TUTUNUN YOLCULUK BAŞLIYOR…
Evet, bunu söylememdeki maksat, bu yolculukta Şeyh’e sımsıkı tutunulması, bağlanmasını sürekli vurguluyor… Sanmayın öyle elinden tutup koluna girip yola çıkmak! Nerede öyle koskoca Şeyh bu! Eteğine tutunacak yolculuk başlıyor… Onca dünya işleri, hak, amel, sorgu, sual gördünüz mü? Şeyh tuttu götürüyor yancılarının cennet diye tabir ettiği hayali mekânlara…
SAKIN ÜMİTLENMEYİN KONTENJAN ÇOK DOLU…
Bu da işin eleme kısmı. Öyle herkes Şeyh’le karşılaşamıyor, ona bağlanamıyor… Nasip mi? Kısmet mi? Kader mi? Orası biraz meçhul… Fakat söylediğim gibi kontenjan biraz dolu… Yolculuk uzun, lakin sımsıkı tutunanlar hızla ilerliyor…
DİKKAT ALT ŞERİTTEN ŞEYTAN YAKLAŞMAK TA!
Gördünüz mü? Şeyh olaya aksiyon kattı… Evet, Şeyh hızla ilerlerken hemen arkalarından Şeytan sinsice yaklaşmakta… Nerede öyle mutlu son. Filmlerde bile kötü adam var… Şeyh zaten kadroya şeytanı dâhil etmezse pek inandırıcı olmaz! Şeytan bu sahnenin olmazsa olmazı… Kötü şeytan ne çare ki başroldeki Şeyh’in yanına bile yaklaşamıyor! Sadece Şeyh’e tutunamayanları sımsıkı sarılamayan araya mesafe koyanları tutup ayağından çekip alıyor!
Yani sizin anlayacağınız yolda eleme, dökülme ve ayağından tutulup çekilenleri hesaba koyarsak o kadar da kolay değil… Başlangıçta yolcular pek heveslendirilmiş lakin engel ve barikatlardan habersiz tutunmuşlar Şeyh’e. Şeyh götürür bizi…
Gelelim işin en ilginç tarafına… Şeyh ve tayfası o kafasında tasarladığı Cennet’e yaklaşınca o sorgu sual, endişe, korku ve bekleyiş, mizan, tartı hepsi bunlara takılmayıp hop doğru tasarımını planını kendileri yaptıkları mekâna! Bu mekân çok farklı, daha geniş, daha konforlu, hizmet daha üstün, ırmakların uzunluğu, bitki ve meyve türü, sarayların genişliği diğer cennet ve cehennemlere olan uzaklığı hep açık olarak daha önceden Şeyh’in elinde mevcut…
Şeyh’e bağlılığında mesafe bırakıp şeytanın çekip aldığı kişiler ise sorgusuz sualsiz bizim bildiğimiz Cennet’in en alt kısmında ayrı bir bölüm! Burayla ilgili tüm detaylar Şeyh’in elinde mevcut. Şeyh’in kafasından uydurduğu bu cehennemin yılanları uzunlukları akreplerin büyüklüğü, iğnelerinin uzunluğu daha adını hiç bir lügat ta duymadığımız yaratıkların hepsi geniş ayrıntılarıyla mevcut…
Din ve Ahlak gibi birçok manevi değerler ya yozlaştırıldı ya da dönüştürüldü. Maalesef günümüzde dinlerin çoğu zaman geliş amaçlarının zıttına hizmet ettiklerinin birçoğumuz farkındayız.
Dinlerin ortaya çıkış amaçlarının en önemli nedenlerinden biri olan huzur ve barışı bir arada tutmak. Fakat günümüzde bazı çıkarcı kesimler bu dinleri savaş ve şiddet gerekçesine dönüştürülmekte.
Dindar bir kişi kıldığı namazın, çektiği tespihatın, tuttuğu orucun, yapmış olduğu umrenin maalesef sayısına aldanmakta.
Bir gün içerisinde bilmem kaç bin kere Allah diyen birinin bazen günde bir kez Allah diyen biri kadar etkili nitelikli bir ruha ve iman coşkusuna sahip olamayabileceğini bile unuttuk…
Bu nedenle maalesef bazı dindar kesimlerin inançlarında değişim ve sapmalar görülüyor!
Allah şöyle buyurur; Ey suçlular! Bugün müminlerden ayrılın. Ey insanoğulları! Ben size şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? (Yasin suresi 59.61 )
Evet, bu başlık birçoğunuza garip değişik gelmiş olabilir.
Bana da ilk gördüğümde biraz tuhaf geldi değişik geldi. Fakat yaşadığım bir anıyı sizinle paylaşınca bana hak vereceksiniz. Anlatacak olduğum konu birçoğunuzun belki gözüne çarpmış, birçok fakir zihniyetleri tutsağı yapmış!
Kula kulluk konumunda birçok tutsaklar yok mu?
Bakmasını bilen görebilenler için yığınla… Yanlış yola, yanlış bir yöne sevk edilmiş! Bu gibi yanlış zihniyetlere kapılmış bir 14-15 yaşlarında bir çocuk 6 ay önce işyerime geldi bir şeyler almaya. Market benzeri bir dükkân işletiyorum. Çocuğun elinde küçük 15 sayfalık not defteri. Güzel bir bez ile sımsıkı sarılmış ve özenle tutuluyor… Ben kitap okumayı çok sevdiğim için hemen dikkatimi çekti. İlk bakışta okuma kültürü zayıf olan bir toplumda küçücük not defterine bu tenli özen gösterilmesi beni şaşırttı. İlgimi çeken bu küçük kitaba bakmak için izin istedim. Çocuk biraz tedirginlikle Abdestin varsa buyur amca dedi. Neyse aldım, bezi açtım, üzerinde sadece Şeyh’in adı! Ne bir kaynak ne bir basımevi hiç bir şey yok… Sadece Şeyh’in adı, altında en vurucu başlık! Kaynaksız lakin bir küçük başlık konulmuş bir yayın ''HUZURA GİDEN YOL''…
Toplum olarak en büyük ihtiyacımız huzur… Hemen beni de içine attı! Biraz gözden geçirdim, iki ayetten küçük bir mısra… O da çarşı pazar gezdirilmiş… Şeyh’e bağlanmış… Okudum bitirdim lakin o başlığa dair küçük bir eser bile yok!
Kitabın iki adı var.
Birincisi “AMELSİZ CENNET”
İkincisi “ŞEYH’İN CENNETİ”
Şimdi size hem konuyu biraz açmak, birazda anlayacağınız yönüyle anlatmak istiyorum. Evet, şimdi bu Şeyh çok muhterem ve kendisinde çok üstün meziyetler olan kendisine çok büyük lütuflarda bulunulan bir zat. Daha birçok şey var bunu anlatmama uzatmama gerek yok. Birçoğunuz anlamışsınızdır… Bağlanmasını istediği öyle sıradan biri değil, seçkin vasıflara sahip mürit demeyelim de yancı daha doğru bir telaffuz olur… Bu Şeyh ona bağlı olana, sımsıkı sarılana ve Şeyh’i memnun edene çok büyük mükâfat sunuyor! Kendi kafasından uydurduğu Cennet’i yani Cennet’ini bize göre hem saçma hem çok basit fakat Şeyh’e göre çok çetin çetrefili bir yol!
SIKI TUTUNUN YOLCULUK BAŞLIYOR…
Evet, bunu söylememdeki maksat, bu yolculukta Şeyh’e sımsıkı tutunulması, bağlanmasını sürekli vurguluyor… Sanmayın öyle elinden tutup koluna girip yola çıkmak! Nerede öyle koskoca Şeyh bu! Eteğine tutunacak yolculuk başlıyor… Onca dünya işleri, hak, amel, sorgu, sual gördünüz mü? Şeyh tuttu götürüyor yancılarının cennet diye tabir ettiği hayali mekânlara…
SAKIN ÜMİTLENMEYİN KONTENJAN ÇOK DOLU…
Bu da işin eleme kısmı. Öyle herkes Şeyh’le karşılaşamıyor, ona bağlanamıyor… Nasip mi? Kısmet mi? Kader mi? Orası biraz meçhul… Fakat söylediğim gibi kontenjan biraz dolu… Yolculuk uzun, lakin sımsıkı tutunanlar hızla ilerliyor…
DİKKAT ALT ŞERİTTEN ŞEYTAN YAKLAŞMAK TA!
Gördünüz mü? Şeyh olaya aksiyon kattı… Evet, Şeyh hızla ilerlerken hemen arkalarından Şeytan sinsice yaklaşmakta… Nerede öyle mutlu son. Filmlerde bile kötü adam var… Şeyh zaten kadroya şeytanı dâhil etmezse pek inandırıcı olmaz! Şeytan bu sahnenin olmazsa olmazı… Kötü şeytan ne çare ki başroldeki Şeyh’in yanına bile yaklaşamıyor! Sadece Şeyh’e tutunamayanları sımsıkı sarılamayan araya mesafe koyanları tutup ayağından çekip alıyor!
Yani sizin anlayacağınız yolda eleme, dökülme ve ayağından tutulup çekilenleri hesaba koyarsak o kadar da kolay değil… Başlangıçta yolcular pek heveslendirilmiş lakin engel ve barikatlardan habersiz tutunmuşlar Şeyh’e. Şeyh götürür bizi…
Gelelim işin en ilginç tarafına… Şeyh ve tayfası o kafasında tasarladığı Cennet’e yaklaşınca o sorgu sual, endişe, korku ve bekleyiş, mizan, tartı hepsi bunlara takılmayıp hop doğru tasarımını planını kendileri yaptıkları mekâna! Bu mekân çok farklı, daha geniş, daha konforlu, hizmet daha üstün, ırmakların uzunluğu, bitki ve meyve türü, sarayların genişliği diğer cennet ve cehennemlere olan uzaklığı hep açık olarak daha önceden Şeyh’in elinde mevcut…
Şeyh’e bağlılığında mesafe bırakıp şeytanın çekip aldığı kişiler ise sorgusuz sualsiz bizim bildiğimiz Cennet’in en alt kısmında ayrı bir bölüm! Burayla ilgili tüm detaylar Şeyh’in elinde mevcut. Şeyh’in kafasından uydurduğu bu cehennemin yılanları uzunlukları akreplerin büyüklüğü, iğnelerinin uzunluğu daha adını hiç bir lügat ta duymadığımız yaratıkların hepsi geniş ayrıntılarıyla mevcut…
Din ve Ahlak gibi birçok manevi değerler ya yozlaştırıldı ya da dönüştürüldü. Maalesef günümüzde dinlerin çoğu zaman geliş amaçlarının zıttına hizmet ettiklerinin birçoğumuz farkındayız.
Dinlerin ortaya çıkış amaçlarının en önemli nedenlerinden biri olan huzur ve barışı bir arada tutmak. Fakat günümüzde bazı çıkarcı kesimler bu dinleri savaş ve şiddet gerekçesine dönüştürülmekte.
Dindar bir kişi kıldığı namazın, çektiği tespihatın, tuttuğu orucun, yapmış olduğu umrenin maalesef sayısına aldanmakta.
Bir gün içerisinde bilmem kaç bin kere Allah diyen birinin bazen günde bir kez Allah diyen biri kadar etkili nitelikli bir ruha ve iman coşkusuna sahip olamayabileceğini bile unuttuk…
Bu nedenle maalesef bazı dindar kesimlerin inançlarında değişim ve sapmalar görülüyor!
Allah şöyle buyurur; Ey suçlular! Bugün müminlerden ayrılın. Ey insanoğulları! Ben size şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? (Yasin suresi 59.61 )
FACEBOOK YORUMLAR