Ferruh ÇETİN'den anılar...

Ferruh ÇETİN'den anılar

Ferruh ÇETİN'den anılar...
26 Aralık 2014 - 23:17
Ferruh ÇETİN'den anılar...[gallery ids="18422"]



​ZERRİN KOÇ'UN GÖZÜNDEN SAMSUN'UN 100 YILLIK GEÇMİŞİ ( 1 )

Zerrin Koç Samsunlu bir romancı-yazar. Önce  şiirler, küçük öykülerin ardından denemeler yazarak kendini geliştirmiş ve Türkiye'deki önemli roman yazarları arasında yer almayı başarmıştır.
Aşkın Selamı, Pus ve Islak Kentin İnsanları romanlarını yazmış.
Özellikle, içinde tümüyle Samsun'un anlatıldığı "Islak Kentin İnsanları" Roman’ını bazı entel eleştirmenler hafif bulsa ve eleştirseler de ben gerçekten çok beğendim.
Sadece ben beğenmiş değilim.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü hocası Doç. Dr. Şaban Sağlık da bu romanı özellikle edebi yönden değerli bulmuş ve
"Romancı Gözüyle Samsun'un 100 Yıllık Tarihi" başlığı altında güzel bir özetini çıkarmış.
Biz de 8 gün sürecek bu yazı dizisinde, romanın özetini sizlere sunmaya gayret göstereceğiz.
Samsun'un tanıtılması açısından her bulduğumuz yazılı ve görsel belgeye sayfalarımızda yer veriyoruz.
Sayın Şaban Sağlık'ın kaleme aldığı bu özet anlatımında hem bir aile dramını, hem de o yıllardaki Samsun'dan kesitler bulacaksınız...
3 KUŞAĞIN DRAMI ÜZERİNE KURGU
"-Tarihin kaynaklarından biri de edebiyat eserleridir. Edebiyat eserleri sosyolojik ve tarihi bakış açısıyla irdelendiklerinde okuyucuya pek çok veri sunabilirler.
Gerçi edebiyatın kurmaca yapısı nedeniyle ‘veri’lerin ‘gerçek’le ilişkisi tartışılabilir. Böyle de olsa, edebiyat eserlerine akseden tarihi ve sosyolojik görüntülerin genelde var olanı yansıttığı da bir vakıadır. Edebiyat
eserlerine yansıyan tarihi ve sosyolojik gerçekler “belgesel” bir değer taşımayabilirler ama, bu gerçekleri tamamen yok saymak da doğru değildir.
Bu açıdan Samsunlu romancı Zerrin Koç’un “Islak Kentin İnsanları” adlı romanına bakıldığında, 1900-2000 yılları arasında yüz yıllık Samsun tarihinin panoramik olarak yansıtıldığını görürüz.
Roman, yapısı gereği romancının seçtiği bazı bireylerin birbirleriyle ve devirleriyle ilişkilerini anlatır. Okuyucu, ön planda bu bireylerin yaşadıklarını izlerken, arka planda da söz konusu kişilerin dekorunu oluşturan mekânı (şehir,
mahalle, köy, cadde, sokak, ev, işyeri, manzara vs.) gözlemler.
“Islak Kentin İnsanları” romanında bir ailenin üç kuşak devam eden dramının yanında 1900’den başlayıp 2000’lere kadar devam eden süreç içinde Samsun’u da
tanırız.
Bir kent olarak Samsun’un yakın tarihinde, panoramik görüntüsünde, hayat tarzı ve kültüründe, ekonomik hayatında vs. son yüz yılda neler olmuş, neler yaşanmış, neler değişmiş? Bütün bu soruların cevabını genel anlamda
“Islak Kentin İnsanlarında bulmak mümkündür.
Bu yazıda Samsun’un tarihine işte bu açıdan bakacak, yazarın, iklimindeki bol yağmurdan dolayı “ıslak kent” olarak nitelendirdiği Samsun’u romancı gözüyle tanıtmaya çalışacağız.
ROMAN OLARAK “ISLAK KENTİN İNSANLARI"
“Islak Kentin İnsanlarında olay Buhara’dan başlayıp Samsun’a kadar uzanır. Buhara’da on dokuz yaşındaki Kerim’le gireriz romana.
Kerim hayvan sürüleri ve babadan kalma geniş arazileri olan biridir. At sırtında gezip dolaşırken karşısına Lola ismindeki on sekiz yaşındaki bir genç kız çıkar. Ata binme ve sert tabiat şartlarına karşı koyma konusunda
Lola Kerim’den aşağı kalmaz. Lola’nın böylesine erkeksi ve yiğit bir görüntüsü vardır. Kerim, görür görmez vurulduğu Lola’yla bir ay içinde evlenir. Kerim’le Lola’nın evlendiklerinde yıl, 1890’lerin sonlarıdır. Bu
sırada Rus baskısı artar. Bir yandan Buhara’daki yerel yönetimin baskısı, diğer taraftan Rusların dayanılmaz saldırıları, bu bölgedeki insanları göçe zorlar. Bu göç kervanına Kerim-Lola çifti de katılır. Kerim bey ailesiyle
birlikte Trabzon Sürmene’ye gelir.
“Sürmene’ye geldiklerinde yıl, 1900’dü.” (…) Lola Hanım, Sürmene’de; 1902 yılında büyük oğlu Alişir’i, 1904’te ortanca
oğlu Âlim’i, 1907’de küçük oğlu Feyzi’yi dünyaya getirdi.”
Arkalarında geniş araziler bırakıp bilmedikleri bir yere gelen bu aile sıkıntılar yaşamaya başlar. Özellikle Kerim Bey zar zor sahip olduğu küçük bir bahçeyi ekip dikmekle meşgul olmaktadır. Ana yurdunda sahip olduğu
geniş arazilerin yanında bu küçük bahçe Kerim’in gözüne çok küçük gelmektedir. Bu küçüklük hissi Kerim’i çok üzmektedir. Bunun gibi daha pek çok sebepten dolayı Kerim gün geçtikçe sağlığını kaybetmektedir.
Sonunda 1914’un sisli bir Karadeniz sabahında Kerim Bey ölür.
Kerim beyin ölümünden sonra Lola Hanım üç oğluyla çok zor günler geçirir.
Bir komşuları o günlerde daha önceden Samsun’a göç eden yakınları olduğunu ve gidenlerin Samsun’da rahat ettiklerini söyler. Lola hanım Buhara’dan ayrılmanın hüznünü henüz üzerinden atamamışken, yapacağı bir
göçü daha kaldıramayacağını düşünür ve Samsun’a gitme fikrine pek sıcak bakmaz. Ancak büyük oğlu Alişir Samsun’a gelmekte kararlıdır.
“Annesinin bütün itirazlarına karşın Alişir, ailesini,
toplayabildiğince ev eşyasıyla birlikte at arabasına yükleyerek Samsun’a doğru yola çıktığında yıl 1915’ti. Haftalarca süren yolculuk, Rus donanmasının Samsun’u bombardımana tuttuğu günlerde son bulduğunda Alişir on üç, Alim on bir, Feyzi dokuz yaşındaydı.”
Aile böylece Samsun’a gelmiş olur
Romandaki olayların bundan sonrası hep Samsun’da geçmektedir.
Büyük oğlan Alişir ve ortanca kardeşi Alim, bu süre zarfında Samsun’da bir çok işe girip çıkarlar.
O yıllar (1919) aynı zamanda savaş yıllarıdır. Alişir,
Samsun ve çevresinde yaşanan çete olaylarından son derece huzursuz olmaktadır. Bu rahatsızlık Alişir’i Kuva-yı Milliye’nin Samsun’daki faaliyetlerine katılmaya iter.
SAMSUN'DAKİ HAYATLAR
Alişir bu aşamada Kuva-yı Milliye’nin cesur bir temsilcisi olur. Rum çetelelerine büyük kayıplar verdirir. Ne yazık ki Alişir
bu kahramanlığının bedelini canıyla öder. Alişir’in ölümüyle aile, Kerim beyden sonra ikinci büyük kaybını vermiş olur.
Bu arada Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlattığı büyük atılım başlar ve bu atılım büyük bir başarıyla sona erer.
...........................................................(DEVAMI YARIN)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum